Babamın Kanatları (Kıvanç Sezer-2016)
28. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin Ulusal Uzun Film Yarışması’na dahil olan Babamın Kanatları izleyiciye çok şey anlatmaya çalışıyor ve konusuyla da Türk sinemasında önemli bir yer teşkil ediyor. Bir insanın hayatının kaç para ettiğini kim ya da ne belirler? Var mıdır böyle kriterler gerçekten? Sanırım varmış! Babamın Kanatları, üçleme olarak planlanan serinin ilk filmi olarak sunuluyor. İlk filmde inşaat işçilerinin gözünden modern dünyanın inşasını izlerken, söylenene göre diğer filmlerin o inşa edilen evde oturacak insanların ve işçilerin ölü bedenlerinin üzerine inşa ettikleri yapının en tepesinden dünyaya bakan şirket sahiplerinin gözünden izleyeceğiz.
İbrahim (Menderes Samancılar), depremzede ailesini yeniden ev sahibi yapabilmek için İstanbul’a gelip inşaatta çalışan bir işçidir. Tüm yaşadıkları, daha doğrusu yaşayamadıkları yetmiyormuş gibi üstüne bir de kanser olduğunu öğrenir. Durun daha bitmedi! Doktor ona, tedavi olurken çalışamayacağını söyler. Tabii ki böyle bir dünya yoktur. Hiçbir güvence vermeden “Çalışamazsın” demenin kolaylığı bir yana, bu durum günden güne İbrahim’i köşeye sıkıştıracaktır. Bir yandan isyan ettikleri için tazminat ödenmeden kovulan işçiler, bir yandan inşaattan düşüp ölen hukuk öğrencisi, bir yandan parasını ödemeyip oyalamakta ısrarcı Resul, öbür yandan da tüm bunları görüp hala işverenlerinin yanından ayrılmayan Yusuf (Musab Ekici) çöker İbrahim’in üstüne. Etrafı dikenlerle çevrili bu tuzaktan kurtulmanın bir yolu yoktur. İbrahim için artık hayatta kalmak, ölmekten çok daha korkutucudur. Kızını, eşini bir daha görememek acı verse de, yaşamak daha çok acı veriyordur. Hem ölüsü dirisinden daha fazla para edecektir, tazminat ödenecektir sonuçta. Daha fazla edecek midir? Etmeyecektir. Çünkü işverenleri ona bir değer biçmiştir bile, kimsenin haberi olmadan.
İşçilere hiçbir ödeme yapmayıp durmadan çalışmalarını isteyen işverenlerden birinin “Ben de işçilikten gelmeyim” sözü asla unutulmamalıdır. Paradan gözleri kör olan, duygu ve düşüncelerine para yedirip susturan bu insanların her yerde var olduklarını biliyorsunuzdur sanırım. Hele bir de filmdeki gibi kendilerinin suçlu olduğunu bildikleri için, işçi ailelerine sus payı vermeye, onları kandırmaya çalışanlar her yerdeler. İşçilerin bedenleri üzerine inşa ettikleri o binalarda hepimiz oturuyoruz. Film ekibinin söylediğine göre, Babamın Kanatları’nı işçilere ulaştırmaya çalışıp ulaştıramamışlar. “Bakın sizlerin sesini duyurmak için bir şeyler yaptık” demek istemişler; ama işçiler, kendileri için yapılan bu filmi izleyememiş. Böylece bir Türkiye gerçeğine daha tanık oluyoruz.