Rüya (Dervis Zaim-2016)
Ulusal Uzun Film Yarışması’nın bir diğer filmi Rüya, Derviş Zaim’in son filmi olma özelliğini taşıyor. Filmin iki ayrı tarafı bulunmakta. İlk tarafı kentsel dönüşüm ve bu dönüşüm yönteminin yanlışlığıyla birlikte halkın yaşadığı sorunlarken; diğer tarafı genç bir mimar kadının kendi içerisinde kendinden kurtulup dönüşüme girme çabaları oluyor. Yani hem toplumsal, hem kişisel bir film diyebileceğimiz Rüya, bazı eksiklikleriyle izleyiciyi tatmin etmekte zorlanmasına rağmen farklı senaryosu ve anlatmaya çalıştığı şeylerle kendini ilginç kılmayı başarıyor.
Amcası ile birlikte bir şirkette çalışan mimar Sine’ye (Gizem Erdem), aralarında bir şey olup olmadığını anlayamadığımız Yaren (Mehmet Ali Nuroğlu) gelip bir cami projesi yapmasını ister. Ama Sine’nin ortaya çıkardığı mimari yapı toplumun cami anlayışının çok ötesindedir. Caminin yapılmasını isteyen mahalleli ise içinde ibadet ettikleri yapının onlara ilahiliği hissettirmesini ve geleneklerini zedelememesini isterler. Dolayısıyla bu süreç Sine için hiç de kolay olmayacaktır. Sine’nin çalıştığı şirketin inşa ettiği binaların yıkılması da bu sürece tuz biber ekecektir. Bu hikayenin ilk ayağını oluşturur. İkinci kısma gelecek olursak; Sine’nin uyku problemleri vardır. Bu problemler çok ileri seviyelere ulaştığı için bir uyku kliniğine yatar. Bu klinik Sine için bir dönüşümün başlangıcı olur. Gerçek olup olmadığını anlayamadığımız bir şekilde, Sine her uykuya yattığında farklı biri olarak uyanır ve gününü o şekilde geçirir. Geçirdiği her değişim sonrasında kişiliğinde de değişimler görülür.
Yedi uyurlar efsanesinden de referanslar alan Derviş Zaim yönetmenliğindeki Rüya, biraz da tasavvufi bir hikaye sunmaya çalışıyor. Ama tasavvufi kısım, hikayenin üçüncü ayağını oluşturabilecekken çok da etkili olmayı başaramıyor.