Günümüzde yapay zekânın son derece süratli bir şekilde gündelik hayatlarımıza dâhil olduğunu görüyoruz. Yaşamı biz insanlar için kolaylaştıran pek çok yardımcı işlevin yanında yapay zekâ uygulamaları, başta bilgi üretimi olmak üzere insan beyninin eşsiz fonksiyonlarına atfedilen görevleri henüz emekleme çağında da olsa üstlenir durumda. Gelecekte yapay zekânın insanlığın gidişatında önemli bir rol oynayacağı aslında uzun zamandır var olan ve pek çok filme konu olmuş bir öngörü. Bu listede kült filmlerden deneme aşamasındakilere, hazin aşk öykülerinden gerilim dolu dakikalara, türlü çeşit yapay zekâyı başrolde izlediğimiz filmleri birlikte hatırlayalım istedik. İyi okumalar.
Her (Yön. Spike Jonze, 2013)
Theodore, profesyonel el yazısı mektuplar üreten bir şirkette çalışan yalnız ve içe dönük bir adamdır. Çocukluk aşkı olan eşinden boşanma sürecinde kendini depresif hissettiği bir dönemde kullanıcı etkileşimine göre özelleşerek kendini geliştirebilen bir yapay zekâ programı satın alır. Samantha ismini verdiği bu kadın sesli program ile aralarında gitgide derinleşen bir ilişki gelişir. Theodore, Samantha’nın öğrenme tutkusunu hayranlıkla beslerken, aralarındaki bağ güçlendikçe hayatının her alanında daha işlevsel ve doyum içinde yaşamaya başlar. Öte yandan zaman içinde birlikte dönüşen ikilinin yolları bir süre sonra birbirinden ayrı düşecektir.
Spike Jonze’un dünya çapında büyük yankı uyandıran eseri başta En İyi Orijinal Senaryo dalında Akademi Ödülü ve En İyi Senaryo dalında Altın Küre olmak üzere katıldığı pek çok törenden ödülle dönmüştür. Başrollerinde etkileyici performanslarıyla Joaquin Phoenix, Amy Adams ve sesiyle Scarlett Johansson’ın yer aldığı Her (2013), bir zamanlar yakın gelecek olarak değerlendirilen vaktin artık gelmiş olduğunu da ayrıca gözler önüne sermektedir.
Tau (Yön. Federico D’Alessandro, 2018)
Deney kapsamında ensesine takılan bir çip aracılığıyla beyin hücreleri arasındaki bağlantıları kaydeden bir yapay zekâ programına zorla bağlanan Julia’nın kaçış hikâyesini konu edinen Tau (2018), günümüzde sıkça gündeme gelen yapay zekânın bağımsızlaşması senaryosunu ekrana taşır. Genç kadın, Tau isimli bu yapay zekâ ile gün geçtikçe bağ kurarak ona dış dünyayla ilgili bilmediklerini öğretirken karşılığında esir tutulduğu yer ile ilgili bilgi toplar. Julia, özgürlüğüne kavuşmak uğruna her yolu denerken, Tau ile aralarında tarifi güç bir etkileşim gelişecektir.
Yapay zekânın insan hükmünden kurtularak farkındalık, yargılama ve karar verme yetilerini geliştirmesine dair yapılan sayılı filmlerden biri olan Tau, ileride bu konuda izleyeceğimiz yapımların da henüz olgunlaşmamış habercilerinden biri sayılabilir.
2001: A Space Odyssey (Yön. Stanley Kubrick, 1968)
HAL 9000 insan benzeri bir karaktere sahip bir bilgisayar programıdır. ABD’li bilim insanlarına uzayın keşfi görevlerinde eşlik ettiği bir Jüpiter yolculuğunda, uzay gemisindeki bir cihazın arızalandığını bildirir. Bilim insanları tarafından herhangi bir sorun saptanmayan cihazın tekrar kullanıldığında arızanın belireceğini öne süren HAL 9000’in bir hata yaptığı düşünülür. İnsanlar ve yapay zekâ arasında meydana gelen anlaşmazlık çok geçmeden bir ölüm kalım mücadelesine dönüşecektir.
Yönetmen Kubrick’in geleneksel anlatım tekniklerinden kaçınarak müziği adeta bir karakter gibi kullandığı 2001: A Space Odyssey (1968), sinemanın gelmiş geçmiş en etkili filmlerinden biri olarak görülmektedir. En iyi Görsel Efekt dalında Akademi Ödülü dâhil bol ödüllü kült film, izleyicisini yapay zekânın gün geldiğinde formatlanmış mantıksal algoritmalardan çıkarak duygularıyla hareket edip edemeyeceği veya insan topluluğuna aidiyet arayışında olup olamayacağı gibi güncelliğini hiç yitirmeyen sorularla baş başa bırakmaktadır.
AI: Artificial Intelligence (Yön. Steven Spielberg, 2001)
22. yüzyıl dünyasının çehresi küresel iklim kriziyle birlikte baştan aşağı değişmiş, insan nüfusu azalmış ve gelişmiş toplumlarda Mecha ismi verilen yapay zekâ ürünleri pek çok rolü üstlenmek üzere yaygınlaşmıştır. Sevgiyi deneyimleme yetisine sahip 11 yaşındaki prototip Mecha çocuk David, çocukları nadir görülen bir hastalığa yakalanan Swinton ailesine katılır. Anne Monica ile yakın bir bağ kurmayı başaran David, alışkın olmadığı insan topluluğunda karşılaştığı türlü tuzaklar sonucu çevresi için tehlike oluşturmaya başlar. İnsan ailesi tarafından yol kenarına terk edilen David’in asıl yolculuğu, sevgi bağını kurabileceği birilerini aramak üzere burada başlayacaktır.
Stanley Kubrick’in Steven Spielberg’e bir çeşit miras bıraktığı film, katıldığı pek çok festivalde ödül kazanmış olup Spielberg’ün en iyi eserleri arasında sayılmaktadır. Günümüz şartları düşünüldüğünde bilim kurgu niteliğinden çok gerçekçi bir atmosferi ekranlara taşıyan AI: Artificial Intelligence (2001), Pinokyo masalının fütürist bir hikâyesi olarak da yorumlanabilir.
Ex Machina (Yön. Alex Garland, 2014)
Bir arama motoru şirketinde programcı olarak çalışan Caleb, ofiste düzenlenen bir yarışma neticesinde şirketin CEO’su Nathan Bateman’ın lüks evine ziyaret şansı kazanır. Bu ziyaret esnasında Nathan, yarattığı insansı robot Ava’nın düşünebilme ve bilinçli olma durumu hakkında Caleb’tan bir test yapmasını ister. Robotik bir vücuda ve bir kadının yüzüne sahip olan Ava, dış dünyada yaşamaya oldukça meraklıdır. Caleb ile olan etkileşimlerinde birbirlerine karşılıklı ilgi duyarlar ve Ava’nın esaretinden birlikte kurtulmaları için bir plan yaparlar.
Yönetmeninin çıkış eseri olan Ex Machina (2014), insan eliyle üretilmiş yapay zekânın bağımsızlaşma ve özgürleşme serüvenini beyaz perdeye başarıyla taşıyan Britanya yapımı bir bilim kurgu filmidir. Yapay zekânın merak duygusuna, motivasyon ve plan yapma kapasitesine olan vurgusuyla film, manipülasyona dek varacak bilişsel becerilerin çok da uzak ihtimaller olmayabileceğini vurgulamaktadır.
Brian and Charles (Yön. Jim Archer, 2022)
Prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yapan Brian and Charles (2022), yapay zekâyı başrolde izlediğimiz benzerlerinden oldukça farklı bir tonda, bilim kurgu, komedi ve dram türlerini bir araya getirir. Kırsalda tek başına yaşayan mucit Brian, bir gün hurda toplarken bir cansız manken kafasına denk gelir. Bu buluntudan bir yapay zekâ yaratma fikriyle eve döndüğünde kendi kendine Charles ismini verecek olan robot ile bu denli samimi olabileceklerini tahmin etmemiştir.
Bir çocuğun büyüme ve gelişme sürecinde yaşadığı evreleri bir bir kat ederek, içine “doğduğu” dünyayı keşfetmeyi arzulayan Charles ile derin yalnızlığından çekip çıkardığı ancak kendisine bağımlı hâle gelen Brian’ın naif hikâyesi, insan ya da robot, zamanı geldiğinde ayrımlaşabilmenin önemini de hatırlatmaktadır.
The Matrix (Yön. Lana Wachowski, Lilly Wachowski, 1999)
Geçmişten günümüze en iyi bilim kurgu filmlerinden biri olarak kabul edilen The Matrix (1999), insanlığın yapay zekâ tarafından yaratılmış alternatif bir gerçeklik olan Matrix’in içinde farkında olmaksızın esir tutulduğu distopik bir geleceği konu edinir. Bir bilgisayar korsanı olan Neo, bir şeylerin ters gittiğinin farkındadır ve gerçeği öğrenmek için girdiği arayışta zorlu bir mücadeleye sürüklenir. İnsanların yapay zekâyı alt edebilmesi için kehanet edilen kişi Neo’dur.
Felsefe derslerine ve kuramlarına konu olmuş kült serinin ilk filmi, eşsiz kurgusu ve yenilikçi görsel efekt kullanımı ile aralarında dört Akademi Ödülü’nün bulunduğu pek çok ödüle layık görülmüştür. İnsanın gerçeği algılama ve anlamlandırma yetilerinin değişkenliğini yapay zekâ ile kurduğu girift ilişkiden yola çıkarak inceleyen The Matrix, bilgi kuramları ve simülasyon kavramı gibi güncel konuların yayılarak tartışılmasına da aracılık etmiştir.