Yönetmenliğini Serpil Altın’ın üstlendiği Bir Zamanlar Gelecek: 2121, Roma’da düzenlenen Uluslararası Cinema d’iDEA Kadın Yönetmenler Film Festivali’nden iki ödülle döndü.
Türkiye’nin ilk kadın uzun metraj bilim kurgu ve distopya yönetmeni unvanına sahip Serpil Altın’ın Bir Zamanlar Gelecek: 2121 filmi, Roma’da bu yıl yedincisi düzenlenen Uluslararası Cinema d’iDEA Kadın Yönetmenler Film Festivali’nden iki ödülle döndü. Dünyada sayıları az olan kadın yönetmenlere görünürlük kazandırmak, sinemada ve toplum içinde kadın bakış açısındaki boşluğu yetenekli kadınların filmlerini seyirciyle buluşturarak doldurmak amacı taşıyan festival, yalnızca kadın yönetmenlerin filmlerini kapsıyor. Bir Zamanlar Gelecek: 2121 festivalde En İyi Film Ödülü’nün sahibi olurken filmin kadın başrol oyuncusu Selen Öztürk de En İyi Oyuncu ödülünü kazandı.
Festival jürisi, her biri kendi tarzındaki anlatımıyla baskıcı bağlamı okuyan ve yorumlayan Türk yönetmenlerden birçok ilginç başvuru aldıklarını ve bu filmler arasında bir tanesinin öne çıktığını belirtti. Bir Zamanlar Gelecek: 2121, söylenmemiş ve sembolik olanı araştırmanın, farklı sesleri dinlemenin ve bakış açılarına görünürlük kazandırmanın her zamankinden daha önemli olduğunun altını çiziyor.
Jüri, Selen Öztürk için de kilit bir karakter vurgusu yaptı: “Bir Zamanlar Gelecek: 2121’in klostrofobik evreninde Selen Öztürk, yemekten eve, işten anneliğe kadar karakterlerin her ihtiyacını yöneten, felaket sonrası toplumun masada oluşturduğu kurallarla bir arada var olmaya zorlanan kahramanlar dörtlüsünün kilit karakterini canlandırıyor.”
“Bizi ayakta tutacak şey, iyi bir şeylerin olması hayali ve umudu”
Bir Zamanlar Gelecek: 2121, Türkiye prömiyerini geçtiğimiz yıl Adana’da gerçekleştirdi. Fil’m Hafızası olarak ekiple yaptığımız söyleşide, filmin yönetmeni ve senaristi Serpil Altın, filmdeki sürdürülebilirlik çabası ve ‘sistem’ metaforuyla ilgili şunları söyledi: “Modernizm ve kapital düzen tüketimi teşvik ediyor. Bizim bahsettiğimiz şey ise tam tersi; Geri dönüştürülebilen, sürdürülebilen, yerin altında, minimalist kurulmuş bir dünya. Bu kavramların altını çizmek gerektiği duygusuyla harekete geçtik. Film boyunca kendisinden bahsedilen sistem ve modernleşme arasında tabii ki bir benzerlik kuruyoruz. Bu çağdaki sistem metaforu çalışmak ve tüketmek üzerine.”
Filmin başrol oyuncusu Selen Öztürk ise aynı konu hakkında, “Bu sistemler hep var olacak. Bizi ayakta tutacak şey, iyi bir şeylerin olması hayali ve umudu” şeklinde konuştu.