Fil'm Hafızası
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    The Good Nurse (2022)
    Film Önerileri

    The Good Nurse (2022)

    Rabia Elif Özcan
    3 hafta önce
    We Live in Time (2024)
    Drama

    We Live in Time (2024)

    Selin Tanyeri
    3 hafta önce
    Aniara (2018)
    Film Önerileri

    Aniara (2018)

    Nesrin Karadağ
    4 hafta önce
    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)
    Film Önerileri

    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    4 hafta önce
    Click (2006)
    Film Önerileri

    Click (2006)

    Merve Çolak
    4 hafta önce
    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)
    Film Önerileri

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    Tuba Büdüş
    1 ay önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Küçük Şeyler, Büyük Sessizlikler: Small Things Like These (2024)
    Analiz

    Küçük Şeyler, Büyük Sessizlikler: Small Things Like These (2024)

    Yaşar Gülveren
    8 saat önce
    Çalı Köy Filmleri Festivali Ekibi ile Röportaj
    Röportaj

    Çalı Köy Filmleri Festivali Ekibi ile Röportaj

    Tuba Büdüş
    9 saat önce
    Yazsam Şiir Olur: İşe Yarar Bir Şey (2017)
    Sinema Yazıları

    Yazsam Şiir Olur: İşe Yarar Bir Şey (2017)

    Rabia Elif Özcan
    14 saat önce
  • HABERLER
    Nolan’dan Bir İlk Daha: Çekimleri Henüz Bitmemiş Filminin Biletleri Yok Sattı!
    Haberler

    Nolan’dan Bir İlk Daha: Çekimleri Henüz Bitmemiş Filminin Biletleri Yok Sattı!

    Can Turbay
    4 saat önce
    Yeni Sense and Sensibility Filminin Oyuncu Kadrosu Açıklandı
    Haberler

    Yeni Sense and Sensibility Filminin Oyuncu Kadrosu Açıklandı

    İrem Naz Güvel
    9 saat önce
    82. Venedik Film Festivali Jürisi Açıklandı
    Haberler

    82. Venedik Film Festivali Jürisi Açıklandı

    Nazlı Esen Albayrak
    2 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    2 ay önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    11 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    11 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    The Good Nurse (2022)
    Film Önerileri

    The Good Nurse (2022)

    Rabia Elif Özcan
    3 hafta önce
    We Live in Time (2024)
    Drama

    We Live in Time (2024)

    Selin Tanyeri
    3 hafta önce
    Aniara (2018)
    Film Önerileri

    Aniara (2018)

    Nesrin Karadağ
    4 hafta önce
    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)
    Film Önerileri

    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    4 hafta önce
    Click (2006)
    Film Önerileri

    Click (2006)

    Merve Çolak
    4 hafta önce
    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)
    Film Önerileri

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    Tuba Büdüş
    1 ay önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Küçük Şeyler, Büyük Sessizlikler: Small Things Like These (2024)
    Analiz

    Küçük Şeyler, Büyük Sessizlikler: Small Things Like These (2024)

    Yaşar Gülveren
    8 saat önce
    Çalı Köy Filmleri Festivali Ekibi ile Röportaj
    Röportaj

    Çalı Köy Filmleri Festivali Ekibi ile Röportaj

    Tuba Büdüş
    9 saat önce
    Yazsam Şiir Olur: İşe Yarar Bir Şey (2017)
    Sinema Yazıları

    Yazsam Şiir Olur: İşe Yarar Bir Şey (2017)

    Rabia Elif Özcan
    14 saat önce
  • HABERLER
    Nolan’dan Bir İlk Daha: Çekimleri Henüz Bitmemiş Filminin Biletleri Yok Sattı!
    Haberler

    Nolan’dan Bir İlk Daha: Çekimleri Henüz Bitmemiş Filminin Biletleri Yok Sattı!

    Can Turbay
    4 saat önce
    Yeni Sense and Sensibility Filminin Oyuncu Kadrosu Açıklandı
    Haberler

    Yeni Sense and Sensibility Filminin Oyuncu Kadrosu Açıklandı

    İrem Naz Güvel
    9 saat önce
    82. Venedik Film Festivali Jürisi Açıklandı
    Haberler

    82. Venedik Film Festivali Jürisi Açıklandı

    Nazlı Esen Albayrak
    2 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    2 ay önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    11 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    11 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
Fil'm Hafızası
No Result
View All Result
Home Sinema Yazıları Röportaj

Çalı Köy Filmleri Festivali Ekibi ile Röportaj

Tuba Büdüş Tuba Büdüş
9 saat önce
Röportaj, Sinema Yazıları
Okuma Süresi: 20 min
0
0
Çalı Köy Filmleri Festivali Ekibi ile Röportaj
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Doğanın kalbinde, sinemanın sesiyle yankılanan bir buluşma noktası: Çalı Köy Filmleri Festivali… Bu yıl 24–27 Temmuz tarihleri arasında dokuzuncu kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanan festival, sadece bir film gösterimi etkinliği olmanın çok ötesine geçiyor. Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Çalı köyünde, 1934 yılında çekilen Aysel Bataklı Damın Kızı filminin çekildiği topraklarda doğan bu festival, Türkiye sinemasının ilk köy filmini bir çıkış noktası olarak benimsiyor ve sinema ile doğanın, kolektif ruhla iç içe geçtiği benzersiz bir deneyim sunuyor. Yalnızca köy filmlerine odaklanan bir formatla yola çıkan festival, her yıl değişip dönüşmeye devam ediyor. Bu yıl, Ulusal Disiplinlerarası Sinema Sempozyumu ile akademiyle sinema sahasını aynı masa etrafında buluşturmayı hedefliyor. Film gösterimlerinin yanı sıra konserler, atölyeler, doğa yürüyüşleri, yoga seansları, kamp alanları ve genç sinemacılarla yapılan yuvarlak masa buluşmalarıyla Çalı, her yıl sinemaya gönül vermiş yüzlerce insanı bir araya getiriyor. Köyde film çekmenin tarihsel belleğinden ilham alarak yeşeren bu festival, yalnızca sinemaya değil; dayanışmaya, birlikte üretmeye ve kırsal alanlarda kültür sanatın yaşam bulmasına da alan açıyor. Festivalin bu yılki seçkileri, yenilikleri ve katılımcıları üzerine sorularımızı yöneltmek üzere festival ekibinden; ÇEKÜDER Başkanı Sadık Emre Sakin ve Çalı Köy Filmleri Festivali Yarışma Koordinatörü Sezer Ağgez ile bir araya geldik ve merak ettiğimiz soruları yönelttik. Samimi cevapları ve tüm emekleri için Fil’m Hafızası adına çok teşekkür ederiz. Herkes keyifli okumalar ve keyifli festivaller diliyoruz.

Festivalin doğuş hikâyesine dair çok özel bir detay var: 1934 yapımı Aysel, Bataklı Damın Kızı filmi, Çalı Köy Filmleri Festivali’nin ortaya çıkışında belirleyici bir rol oynamış. Muhsin Ertuğrul’un yönettiği, Nâzım Hikmet’in Selma Lagerlöf’ün bir hikâyesinden uyarlayarak senaryosunu yazdığı ve Cemal Reşit Rey’in müziklerini bestelediği bu film, sadece edebi ve sanatsal açıdan değil, Türkiye sinemasında bir kadının başrolde yer alması bakımından da tarihî bir öneme sahip. Bu film, Çalı Köy Filmleri Festivali’ne nasıl ilham oldu? Festivalin temelleri nasıl atıldı, bu fikir ilk kez kimden çıktı?

S.E.S. Çalı Köy Filmleri Festivali’nin temelleri, Çalı Çevre ve Kültür Derneği (ÇEKÜDER) üyelerinin dernek binasında bir araya gelerek düzenlediği, oldukça samimi geçen film izleme ve yorumlama gecelerine dayanıyor. 2012-2015 yılları arasında ÇEKÜDER; gençleri müzikle buluşturmak için ücretsiz gitar kursları düzenledi, resim kursları ile onların çizim yeteneklerini keşfetmesine katkı sundu, tiyatro çalışmalarıyla sahne sanatlarına ilgi uyandırdı ve kurduğu gönüllü kütüphane ile okumayı, araştırmayı teşvik etti. Bu dönemde başlatılan film günleri ise sinema kültürünü Çalı halkına sevdirmek adına önemli bir adım oldu. Gençler film gösterimlerinden önce dernek binasında toplanıp çaylarını, kahvelerini demliyor, ardından hep birlikte film izleyip üzerine sohbet ediyordu. Bu içten etkinlikler zamanla büyüdü ve kapalı mekânlardan açık alanlara taşındı. İlk olarak pazar yerinde balon ekranla başlayan bu yolculuk, daha sonra Çalı Futbol Sahası’na —bugünkü festival alanına— ulaştı.

Gösterimler sırasında alınan olumlu geri dönüşler, Çalı’da bu tür kültürel etkinliklere duyulan ihtiyacı açıkça ortaya koyuyordu. Büyüyen ve sanayileşen bir dünyada, insanların şehir gürültüsünden uzaklaşıp nefes alabileceği, kendi köyünde geçen bir filmin adını öğrenmekle kalmayıp hikâyesine de ortak olabileceği bir ortam yaratmak artık bir hayal olmaktan çıkmıştı. Festivalin altyapısı; Çalı Futbol Sahası’nın tribünlerinde ve Aysel, Bataklı Damın Kızı filminin çekildiği alanlarda gerçekleştirilen toplantılar ve çalıştaylarla şekillendi. “Bir film düşünün ki hâlâ çekildiği köyde yaşasın” mottosuyla yola çıkıldı. Bu film üzerine yapılan araştırmalar, onu nasıl yaşatabileceğimiz ve festivale nasıl entegre edebileceğimiz konularında uzun ve verimli tartışmaları beraberinde getirdi. Ve nihayet, 2016 yılında, kampsız ve iki günlük bir programla ilk Çalı Köy Filmleri Festivali gerçekleştirildi. Ancak tarih seçiminin uygun olmaması ve ilk defa düzenlenmesinin getirdiği çeşitli zorluklar nedeniyle festival istenilen etkiyi yaratamadı. Etkinlik sonrası yaşanan moral bozukluğu, festival için bir dönüm noktasıydı. O gün “devam etmeyelim” deseydik, bugün Çalı Köy Filmleri Festivali belki de hiç var olmayacaktı.

Sadık Emre Sakin

Peki, biz ne yaptık? Pes etmedik. Hemen bir sonraki yıl için kolları sıvadık. Daha doğru bir tarih belirledik, festivali kamplı hale getirme kararı aldık, süresini uzattık ve gün boyu süren atölye ve etkinliklerle içeriği zenginleştirdik. Tüm odağımızı ikinci festivale yönelttik. Sonuç olarak hem biz emeklerimizin karşılığını aldık hem de bu yolculuk boyunca en büyük destekçimiz olan Nilüfer Belediyesi, sürece olan katkısının gururunu yaşadı.

1934 yılında Aysel, Bataklı Damın Kızı filminin Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Çalı köyünde çekilmiş olması, hem sinema tarihimiz hem de kırsal alandaki toplumsal hafıza açısından çok özel bir yere sahip. Düşünün ki o yıllarda Anadolu’nun bir köyüne sinema seti kuruluyor ve köylüler muhtemelen ilk kez kamera görüyor. Üstelik bu film, Türkiye sinemasının ilk köy filmi olarak kabul ediliyor. Aradan geçen onlarca yıl sonra bu tarihi olaydan ilhamla bir festival doğuyor. Bu olağanüstü başlangıç noktasına sahip Çalı Köy Filmleri Festivali’nin dünyada benzerleri elbette var. Örneğin; ABD’deki Lone Pine Film Festivali, geçmişte birçok Western filminin çekildiği kasabada düzenleniyor. Sırbistan’da yönetmen Emir Kusturica’nın bir film için inşa ettiği köyde gerçekleşen Küstendorf Film Festivali ise sinema ile kırsal yaşamı iç içe geçiriyor. Avustralya’daki Vision Splendid Outback Film Festivali, çekim yapılan kırsal kasabanın sinemayla yeniden canlandırılmasını amaçlıyor. İngiltere’deki Borderlines Film Festivali ise filmleri köy salonları, ahırlar gibi yerel alanlarda göstererek merkezin dışında kalan bölgeleri kültürel olarak güçlendiriyor. Bu örneklerden yola çıkarak sormak isterim: Çalı Köy Filmleri Festivali, çıkış noktası itibarıyla bu festivallerden hangisine daha yakın duruyor sizce? Sizce Çalı, daha çok sinema tarihine tanıklık etmiş bir yerin belleğini yaşatma amacını mı taşıyor, yoksa bir köyde sinema kültürünü yeniden kuran canlı bir toplumsal hareket olarak mı konumlanıyor?

S.E.S. Dünyada kırsal temalı film festivalleriyle ortak yönlerimiz olsa da Çalı Köy Filmleri Festivali’ni benzerlerinden ayıran çok daha derin ve özgün bir geçmişe sahibiz. Evet, köy ortamı, yerellik, kolektif üretim ve ticari kaygılardan uzak duruş gibi değerlerde bazı festivallerle kesiştiğimiz doğru; ancak bizi farklı ve özel kılan çok daha köklü bir hikâyemiz var. Çalı’nın sinema ile olan bağı, sıradan bir “köy temalı festival” olmanın çok ötesindedir. 1934 yılında, Türkiye’de ilk kez İstanbul dışında bir bölgede sinema filmi çekilmiş, köyümüz doğal bir film platosu hâline getirilmiştir. Bu sadece teknik bir tercih değil; köy halkının sinemayı sahiplenmesiyle oluşmuş eşsiz bir kültürel etkileşimdir. Köylüler evlerini filmcilere açmış, kamera karşısına ilk kez çıkmalarına rağmen figüran olarak yer almış ve belki de en sembolik olanı: doğan çocuklarına film karakterlerinin isimlerini vermiştir. Bu durum, sinemanın köyümüzde nasıl yaşayan bir kültüre dönüştüğünü ve yıllar sonra bu festivalin neden organik bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığını anlamak için çok kıymetlidir.

Bu yıl itibariyle Güney Kore’deki DMZ Uluslararası Belgesel Film Festivali ile doğrudan iletişime geçme şansı yakaladık. Onlarla sinema yoluyla kırsal bölgelerin nasıl birbirine ilham verebileceğini tartışmak ve gelecekte ortak projelerde buluşma fikri, bizim için heyecan verici bir başlangıç. Bugün Çalı Köy Filmleri Festivali, her türlü ticari kaygıdan uzak, gönüllülüğe dayalı, katılımcı ve kolektif bir üretim kültürünü yaşatan bir festivaldir. Bu yönüyle sadece Türkiye’de değil, dünyada da benzerine az rastlanır bir model oluşturuyoruz.

Bu yıl Çalı Köy Filmleri Festivali’nin dokuzuncusu düzenleniyor. Ancak biliyoruz ki böyle festivallerin her yıl kesintisiz bir şekilde sürmesi her zaman kolay olmuyor. Pandemi gibi küresel krizlerin yanı sıra, Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik ya da politik dalgalanmalar da kültürel etkinliklerin sürdürülebilirliğini ciddi biçimde etkileyebiliyor. Belediyelerin desteğiyle gerçekleşen festivaller dahi zaman zaman büyük zorluklarla karşılaşıyor. Bu anlamda, festivalin bugüne kadarki sürecinde hiç aksama yaşandı mı? Özellikle pandemi döneminde nasıl bir yol izlendi? Festivalin devamlılığını sağlamak adına nasıl çözümler üretildi?

S.E.S. Elbette her yıl festivalin tamamen kesintisiz ve sorunsuz geçmesi mümkün değil. Ancak bizim için belirleyici olan şey, bu festivali bir gelir modeli üzerinden değil, bir dayanışma ve gönüllülük ruhuyla gerçekleştirmemizdir. Buraya gelen gönüllülerimiz ve ÇEKÜDER üyeleri arasında öyle güçlü bir uyum ve enerji doğuyor ki yaşanabilecek her türlü sorunun önüne geçmek mümkün oluyor. Bu atmosfer, festivalin ruhunu koruyan en önemli unsurlardan biri. Umuyoruz ki geçtiğimiz yıl olduğu gibi, bu yıl da ekibinizden katılacak olan dostlarımız bu enerjiyi doğrudan deneyimleme fırsatı bulacaktır.

Festivalimizin sürekliliğini sağlamak adına karşılaştığımız zorluklara rağmen geri adım atmadığımız zamanlar oldu. Örneğin, pandemi gibi daha önce benzeri yaşanmamış bir dönemde bile hazırlıklarımızı koşullara göre şekillendirerek festivali iptal etmedik. 2020 yılında gerçekleşen 5. Çalı Köy Filmleri Festivali’ni sosyal mesafe kurallarına uygun bir biçimde, sahaya monte edilen kamp sandalyeleriyle ve sınırlı sayıda ücretsiz davetiye ile daha sade, ama bir o kadar anlamlı bir formatta gerçekleştirdik. Bir sonraki yıl ise ülkemizi derinden etkileyen orman yangınları nedeniyle festivalimizi iki kez ertelemek zorunda kaldık. Sonunda Eylül ayında, bu kez de olumsuz hava koşulları nedeniyle etkinliği tamamen iptal etmek durumunda kaldık. Ancak yalnızca bir yıl ara vermemiz bile, bir sonraki sene çok daha güçlü bir şekilde dönmemize yetti. O yıl öyle bir program hazırladık ki izleyicimizle sanki hiç ara verilmemiş gibi bir bağ kurmayı başardık. Çalı Köy Filmleri Festivali’nin sürekliliğini sağlayan şey, aksaklıklara rağmen yolumuza devam etme kararlılığımız ve bu yolda bizi bir arada tutan kolektif ruhumuzdur.

Bu yılın programına geçmeden önce festivalin genel yapısını biraz konuşmak isterim. Yanılmıyorsam Çalı Köy Filmleri Festivali, ilk yıllarında yalnızca köy temalı uzun ve kısa metrajlı filmlerin gösterildiği bir seçkiyle yola çıktı. Ancak zamanla bu yapıya bir yarışma bölümü de eklendi. Bu dönüşüm nasıl gerçekleşti? Kısa film yarışması fikri nasıl doğdu? Sizce bir festivalin bünyesinde yarışma bölümü olması neyi değiştirir ya da nasıl bir anlam taşır?

S.A. Çalı Köy Filmleri Festivali’ni iki ayrı çizgide değerlendirmek bence en doğru yaklaşımlardan biridir. Bu çizgileri ayıran en önemli husus ise festivalimizin iki farklı kitleye karşın iki farklı sorumluluğa sahip olmasıdır. Her ne kadar bir yarışmamız olsa da festival, yarışmadan daha eski bir oluşum. Bu noktada Çalı Köy Filmleri Festivali’nin ortaya çıkma sebeplerini ve bölgenin insanları için ne ifade ettiğini unutmadan ilk olarak festival kimliğiyle sahip olduğu sorumlulukları hatırlamak gerekir. Bu bağlamda hem yerel izleyicinin taleplerine cevap veren hem de yarışma ve diğer sinemasal faaliyetleri önemseyerek gelip kamp yapan dostlarımıza uygun bir festival seçkisi, Çalı Köy Filmleri Festivali’nin en önemli önceliklerinden biridir. Tabii bir diğer yandan ülkemizdeki üretim dinamiklerine ve oranına uygun şekilde festival seçkimizde bir belgesel film olmasına da özen gösteriyoruz. Bu sene de aynı şekilde bir uzun metraj belgeselimiz festival seçkisinde yer alacak.

Çalı Köy Filmleri Festivali’nin bir diğer önemli sorumluluğu ise kısa film camiasıyla ilgili. Etik değerlere saygılı, şeffaf, adaletli ve en önemlisi her yönetmenin gerçekten yönetmen gibi hissedebileceği bir festival inşa etmek istiyoruz. Yarışmamız sadece kısa film gösterme hevesiyle amiyane bir çabayla oluşturulan bir seçki ile başladı. Bugün her ne kadar amiyane desem de gelen tüm yönetmenlerimiz gibi festivalimize âşık olan arkadaşlarımızın; başta Sezer Ağgez olarak ben de dâhil olmak üzere “Acaba bu festival için bir şey yapabilir miyiz?” düşüncesiyle her sene üstüne koyan bir yaklaşıma dönüşmesine vesile olduğunu görüyoruz. Çalı Köy Filmleri Festivali bu bağlamda çok önemli bir iş birliğini de temsil ediyor. Yapımcı kurumlarımız Nilüfer Belediyesi ve Çalı Çevre ve Kültür Derneği ile gönüllüler olarak bizler Çalı’da bir heves olarak başlayan seçkiyi bu yıl 130 başvurulu ve Türkiye’nin en iyi filmlerinin, en kalabalık kitlelerle buluşabildiği harika bir etkinliğe dönüştürdük. Bu gelişimin en önemli sebebi ise kurumların, halkın ve gönüllüler olarak bizlerin başarılı iş birliği olduğunu düşünüyorum. Tecrübelerimizi kullanmamız konusunda bizlere hiç mani olmayan kurumlarla çalışıyoruz ve bu da devamlı gelişen bir yapı kazanmamıza vesile oluyor. Bununla ekipçe gurur duyuyoruz.

Festivalin adı her ne kadar yalnızca film gösterimlerini işaret ediyor gibi görünse de içeriği aslında çok daha katmanlı. Konserlerden yoga seanslarına, doğa yürüyüşlerinden kamp yapmaya kadar uzanan etkinlik yelpazesi, Çalı Köy Filmleri Festivali’ni sinemanın ötesine taşıyor. Bu çok yönlü yapı ilk günden beri planlanan bir vizyon muydu, yoksa zamanla gelişen bir ihtiyaçtan mı doğdu? Sizce bu anlamda Çalı’yı benzerlerinden ayıran en özgün yön nedir? Özellikle kamp kısmı dikkat çekici. Bugün birçok şehir merkezli festivalin aksine burada sinemaseverler filmleri izledikten sonra aynı alanda çadır kurup geceyi geçiriyor. Bu fikrin ortaya çıkışı, uygulama süreci ve izleyiciyle kurduğu bağ hakkında neler söylersiniz? Kamp deneyimi festivalin ruhuna nasıl katkı sağlıyor?

S.A. Şahsen festivalimizi diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin tabii ki kamplı bir köy festivali olduğunu düşünüyoruz. Buraya geldiğinizde sadece bu festivalde vakit geçiriyorsunuz; buradaki etkinliklerin bir parçası oluyorsunuz ve tüm gününüz sinemayla iç içe geçiyor. Hemen hemen tüm katılımcılarımızın sinema ile bir şekilde ilişkisi bulunduğundan aynı zamanda önemli bir network şansı da tanıdığımızı düşünüyorum. Bu bağlamda festivalimizin sunduğu bu iletişim imkânının bizi diğer festivallerden ayıran en önemli faktör olduğunu söyleyebilirim. İlaveten doğanın tam ortasında olmamız da bize bazı avantajlar sunuyor. Sizin de söylediğiniz gibi doğa aktiviteleri, atölyeler ve oldukça önemsediğimiz akademik etkinlikler ile 360 derece sinema deneyimi sunmak ve diğer yandan sinema ekosistemine de katkı sağlamak istiyoruz. Atölyelerimiz zamanında festivalimize bir şekilde katılmış, atmosferden etkilenmiş ve bir şekilde katkı sunmak isteyen insanlar tarafından şekilleniyor. Sene boyu planladığımız atölyelerde sinemayla ilgili olsun olmasın herkesin bir şekilde fayda sağlamasını hedefliyoruz.

Tabii ilaveten biz festival olarak filmleriyle festivalimizi şenlendiren yönetmen arkadaşlarımızı da yalnız bırakmamak ve her türlü sorununu çözmek için de devamlı alanda oluyoruz. Bütün ekip tek bir alanda olduğumuzdan yönetmenlerimiz her türlü isteklerini bizimle paylaşabiliyor ve onlara sadece festivalde güzel vakit geçirmek kalıyor. Biliyorsunuz ki bir festivali gerçekleştirmek hiç kolay değil. Ama bununla birlikte her şeyin doğru yapıldığı bir festivalin hedefi de gerçekten oldukça zor. Ben de bir yönetmen olarak gittiğim festivallerde karşılaştığım ilgiden besleniyorum ve tüm yönetmenlerin hem seyirciden hem festivalden aynı ilgiyi görmesi gerektiğini düşünüyorum. Filmin türü, metrajı ya da popülaritesi ne olursa olsun herkese aynı saygıyı göstermeye ve olabilecek en fazla seyirciyle paylaşmak için gösterdiğimiz çaba, festivalimize gelenlerin unutulmaz bir deneyim yaşamasını sağlıyor gibi görünüyor. Bu konuda tevazu göstermek istemiyorum çünkü Türkiye’de hangi büyük festivallerin ne gibi imkânlar tanıdığı, ne kadar yönetmenine yahut filmine saygı duyduğu ve en önemlisi ne kadar telif ödediği(!) net örneklerle ortada. Buna karşın bugüne dek festivalimize katılan bir tane yönetmenden bir tane olumsuz dönüş almamış olmamız da taşıdığımız en büyük nişan, bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Çalı Köy Filmleri Festivali’nin katılımcı profili beni ayrıca çok meraklandırıyor. Festivalin yalnızca sinemaseverleri değil, farklı yaş ve ilgi gruplarını da bir araya getirdiği görülüyor. Bu anlamda köy halkının festivale katılımı nasıl? Çalı sakinleri etkinliklere aktif biçimde dâhil oluyor mu? Ayrıca izleyici profili sadece Nilüfer ve Bursa çevresiyle mi sınırlı kalıyor, yoksa Türkiye’nin farklı bölgelerinden de katılım sağlanıyor mu? Özellikle yaz dönemine denk gelmesi nedeniyle lise ve üniversite öğrencilerinin ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bölgedeki sinema kulüpleri ya da kampçılık grupları festivale dâhil oluyor mu? Yaş, eğitim düzeyi veya ilgiler bakımından genel bir katılımcı profili çizmek mümkün mü?

Sezer Ağgez

S.A. Festivalin iki yüzü olduğundan bahsetmiştik. Bununla ilişkili olarak yine gözlemlediğimiz kadarıyla katılımcı profilini de iki kategoride değerlendirebiliriz. Bunlardan ilki yerel ya da çevresel katılımcılar olarak öne çıkıyor. Bu kategorinin katılımcısı festivalin daha çok akşam programı ve yan etkinlikleriyle ilgileniyor. Madalyonun diğer yüzünde ise Türkiye’nin her yerinden gelip kamp yapan sinemacı dostlarımız bulunuyor. Genellikle sinema öğrencisi yahut profesyoneli olan bu grubun bir kısmı da sadece kamp yapmayı sevdiği için gelen kişilerden oluşuyor. Nilüfer ve Bursa’dan katılım oldukça harika ancak bir o kadar iyi olan diğer mesele ise ülke genelinden misafirlerimizin de yoğunluklu bir şekilde katılıyor olması. Yaş grubumuz çok karışık gerçekten 7’den 70’e her kesimden izleyicimiz var ve bir şekilde herkese hitap etmeyi başarıyoruz. Bu da bizim için festival kavramını oluşturan en önemli unsur.

Bu yılki programa geçmeden önce, festivalin genel yapısında gerçekleşen bazı önemli değişiklikleri konuşmak isterim. Bunlardan ilki, festivalin artık yalnızca “köy filmleri” ile sınırlı olmaması. Bu değişiklik zorunluluktan mı kaynaklandı? Köy filmi üretimi gerçekten bu kadar az mı, yoksa festivalin vizyonu mu genişledi? İkinci ve belki de en heyecan verici gelişme ise sempozyum. Açıkçası ben bilim kurulunu görünce çok şaşırdım, çünkü Türkiye’de sinema alanında çok saygı duyduğumuz akademisyenlerin pek çoğu bu yapının içinde yer alıyor. Böyle bir yapılanma nasıl doğdu? Sempozyum fikri ilk nasıl ortaya çıktı? Böylesine yoğun emek harcanan bir etkinliğin festival çatısı altında hayata geçirilmesi oldukça etkileyici. Bu süreçte neler yaşandı?

S.A. Festivalimizin nişine ve gücüne çok inanıyor ve ülkemizin film festivalleri ekosisteminde verimli bir yer edineceğimizi düşünüyoruz. Benim öğrencilik dönemimde film festivallerinde her şeyden önce harika bir iletişim ortamı vardı. İnsanlar birbirleriyle filmleri hakkında konuşuyor, tanışıyor, sohbeti arttırıyor ve aynı ekibin bir parçası olabiliyorlardı. Zaman içinde hem festivaller küçülmeye gitti, hem niteliksel ve niceliksel zayıflamalar oldu hem de film üretimimiz pandemi, ekonomik kriz gibi önemli sebeplerle ciddi bir düşüş yaşadı. Pandeminin ardından ise bambaşka bir festival ortamı bizi karşıladı ve gerçekten gittikçe filmcilerin ihtiyaçlarından uzaklaşan bir festival anlayışı peyda oldu ne yazık ki. Bu noktada geride de ifade ettiğim gibi Nilüfer Belediyesi ve ÇEKÜDER tarafından bizlere verilen bu imkân ve sorumluluk şansımız oldu ve bir şekilde isteklerimizi gerçekleştirerek her sene üstüne koymayı başardık. Hâl böyle olunca da kısa film camiasının tümüne ulaşmayı seçtik ve yarışmamızdan tür sınırlamasını kaldırdık. Ancak festival seçkimizde köy filmleri göstermeye ve etkinliklerimizi köy teması çevresinde inşa etmeye devam ediyoruz.

Sempozyum ise en çok gurur duyduğumuz çıktılarımızdan biri açıkçası. Bu sene ilk kez gerçekleştirdiğimiz bu sempozyumla birlikte sinemamıza hem teorik hem de pratik anlamda katkı sağlamayı başaran birkaç festivalden biri olduk. Başta akademik etkinlikler koordinatörü sevgili dostum Dr. Ali Gençoğlu ve diğer düzenleme kurulu üyelerimizle birlikte altı aylık bir hazırlık sonucunda şimdiye dek başarıyla götürdüğümüz bir süreç inşa ettik. Sempozyumun da gelenekselleşmesi için ağır ama kararlı adımlarla ilerliyoruz. Disiplinlerarası Sinema Sempozyumu’nu var edebilmek için sözümüze güvenip bilim kurulunda yer alan tüm hocalarımızın desteği olmasa başaramazdık. Biz düzenleme kurulu olarak çok çalıştık, hocalarımız değerli zamanlarından bizlere ayırarak yürütmeyi devam ettirdiler. Artık dört gözle 24 Temmuz Perşembe günü katılımcı hocalarımızın sunumlarını gerçekleştirmesini bekliyor ve oluşan tabloyu büyük bir mutlulukla izliyoruz.

O zaman şimdi de her detayıyla bu yılki programa geçelim isterseniz. Hangi konserler gerçekleşecek, hangi atölyeler düzenlenecek? Film seçkileri arasında bu yıl neler var? Kısa film seçkilerini birazdan ayrıca konuşuruz; o yüzden isterseniz önce uzun metrajlar ve belgesellerle başlayalım. Özellikle son birkaç yıldır Filistin’le dayanışma amacıyla yapılan özel film gösterimleri de dikkat çekici. Bu yıl bu kapsamda gösterilmesi planlanan filmden de bahsedelim mi?

S.A. Programımız dolu dolu gerçekten boş geçirecek bir saat bile yok diyebilirim. Malum kısa zamanda pek çok şey yapmayı hayal edince özellikle gündüzler biraz yoğun geçiyor. Kronolojik bir sırayla gidersek açılışta film müzikleri konserimiz ve ardından iki önemli filmimiz gösteriliyor. Bunlardan biri festivalimizin var olmasını sağlayan ilham kaynağı olan filmimiz Aysel Bataklı Damın Kızı, restorasyonlu haliyle ilk kez çekildiği yerde izleyiciyle buluşuyor. Gösterimin ardından Sinematek Genel Koordinatörü Elif Ergezen, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç ve Çalı Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Sadık Emre Sakin’in süreç hakkındaki söyleşisinin de takip edilmesini şiddetle öneriyorum. Ardından ülkemizin bu yılki Oscar aday adayı Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri’ni (2024) yıldızların altında seyrediyor olacağız. Cumartesi ve Pazar günleri ise sabahtan akşama kadar pek çok etkinlik gerçekleşiyor olacak. Yoga atölyesinden müzik atölyesine, akademik söyleşiden kısa film yarışma filmlerinin gösterimine pek çok önemli etkinlikle akşamı bulacağız. Akşam ise sizlerin de bahsettiği gibi Oscar ödüllü belgesel No Other Land’i (2024) seyredecek ve Filistin’i anacağız. Filmin yapımcılarından Ahmet Boyacıoğlu sunumuyla gerçekleşecek bu etkinliği şahsen bir belgesel filmci olarak ben de heyecanla bekliyorum. Tabii belgesel demişken aynı gece yönetmenliğini Mehmet Ali Sevimli’nin yaptığı Yıkılmak (2025) adlı belgesel de izleyiciyle buluşacak, onun hakkında spoiler vermek istemiyorum ama gelen dostlarımızın mutlaka programa eklemesi gereken bir film olduğunu şahsen söyleyebilirim. Pazar günü ise atölyelerle başlayan günümüz yarışma filmleri gösterimi, ödül töreni ve akşam seansı gösterimlerimiz ile devam edecek. Konserlerle, söyleşilerle, atölyelerle üç dolu gün bizleri bekliyor.

Harika. O zaman artık kısa film yarışma seçkisine geçelim mi? Açıkçası bu yılki seçkinin oldukça zengin olduğunu söylemek mümkün. Filmlerin neredeyse yarısını yıl içinde izleme fırsatı buldum ve çoğunu gerçekten çok beğendim. Hatta birçoğu bu yılki önemli ödülleri de toplamayı başardı. Tabii henüz görmediklerim de var ama onların da güçlü işler olduğunu tahmin ediyorum. Siz bu yılki kısa film yarışma seçkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

S.A. Bizim için de oldukça keskin bir sene oldu geçtiğimiz yıla nazaran. Yarışmamızdan tema kalkınca sahne tüm filmlere açıldı ve festivalimizin en çok başvuru aldığı seneyi hep birlikte yaşamış olduk. Bu noktada bir parantez açmak istiyorum, ön jüri ve ana jürideki dostlarımız gerçekten içten ve samimi bir şekilde, tüm etik ve şeffaflık ilkelerine uyarak çalıştılar. Bu gerçekten yorucu bir şey: insanların “şu filmleri beğendim” diyip geçmediği, tartıştığı, kararını detaylandırdığı ve bunu yaparken hem birbirlerine hem de film için gösterilen emeğe saygılı olabilmesi için önemli birkaç unsuru göz önünde bulundurması gerekiyor. Herkesten oldukça razıyım ve teşekkür etmezsem eksik kalır. O yüzden bu seneki ön ve ana jüri üyelerimize gönülden teşekkür ediyorum. Filmlere gelince kendi adıma yarışma sonuçlanmamışken filmler hakkında konuşmam her ne kadar doğru olmasa da sene içerisinde adını sıklıkla duyduğumuz pek çok filme ev sahipliği yapıyor olmaktan dolayı çok keyifliyiz ve onları festivalimizde ağırlamak için sabırsızlanıyoruz.

Şimdi de beni en çok heyecanlandıran seçkiye geçmek isterim: Sevgili Fil’m Hafızası’nın Keşif Ekibi tarafından festival için büyük bir titizlikle oluşturulan Fil’m Hafızası Kısa Film Seçkisi. Geçen yıl da yer almıştı, bu yıl da devam ediyor. Umuyorum ki festival sürdükçe bu dayanışma da devam eder. Siz Fil’m Hafızası’yla gerçekleştirdiğiniz bu iş birliği hakkında neler söylemek istersiniz? Geçen yıl bu seçkiyle ilgili katılımcılardan nasıl geri dönüşler aldınız?

S.A. Fil’m Hafızası kabul etmek gerekir ki sinema topluluğumuzun en önemli haberleşme ağı günümüzde. Ve sinemaya katkı sunmak için hevesli insanlardan kurulu harika bir ekip. Bizim iş birliğimiz de doğal olarak onların titizliği ve dikkatiyle, festivalimize duyduğu ilgi ve saygıyla her sene artık konuşmadan şekillenen duygularla anlaştığımız bir noktaya evirildi. Bugüne dek iletişimimizin koordinatörü olan Çağla Demirbaş başta olmak üzere keşif ekibinden Ayşe Şimal Gürdamar, Günsu Akçatepe, Ekin Taneri, yine yazı işleri ekibinden İrem Yavuzer ve sana çok teşekkür ederim. Henüz sistem tarafından yutulmamış, akıntıya kapılmamış, memuruyla, köylüsüyle, yerlisiyle genciyle ve gönüllüsüyle amatör bir heyecanda sürdürdüğümüz festivalimize katkılarınızı asla unutamaz ve inkâr edemeyiz. Umarım iş birliğimiz katlanarak sonsuza kadar devam eder; zira bir festival olarak festival iletişimi ve etkinlik konusunda inşa ettiğimiz yapı bence tüm festivallere örnek olacak niteliğe erişmiş durumda. Şimdiden “Neden daha ileri götürmeyelim?” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Asıl biz çok teşekkür ederiz böylesine bir oluşuma destek vermemizi sağladığınız için.Nice iş birliklerine… Peki, son sorumu soruyorum: Çalı Köy Filmleri Festivali denilince akla gelen en özel etkinliklerden biri de hiç kuşkusuz Yuvarlak Masa buluşmaları. Yanılıyorsam lütfen düzeltin, ama bu etkinlik geçtiğimiz yıl başladı sanıyorum. Kısa film yönetmenleriyle yapılan bu samimi ve derinlikli sohbetler gerçekten çok etkileyici. Bu etkinliğin ortaya çıkış hikâyesini ve formatını biraz anlatır mısınız? Bu yıl nasıl gerçekleşecek? Katılım herkese açık mı? Açıkçası benim de mutlaka katılmak istediğim etkinliklerden biri.

S.A. Evet, Yuvarlak Masa buluşmalarımız geçtiğimiz yıl başladı. Bunu inşa ederken aslında yapmak istediğim şey, insanların festivallerden ve kısa film camiasından beklentilerini dile getirip bir tartışma ortamı yaratarak birbirlerine tavsiyelerde bulunmasını sağlamaktı. İlkini yaparken pek ilgi gösterilmediğini gördüm ve çok üzüldüm. Çünkü gerçekten çok ihtiyacımız olan bir şey değil mi fikir alışverişi? Ne yalan söyleyeyim o an ciddi bir hayal kırıklığı yaşamıştım ancak sonra durum tamamen değişti. Mikrofonu kullanarak yaptığımız konuşma alanda duyuldu ve bir anda onlarca kişinin takip ettiği bir etkinliğe dönüştü. Ayrıca sorulan sorular ve tartışılan konular altını çizerek söylüyorum hiçbir festival tarafından söz hakkı verilecek ve üstüne konuşulacak meseleler değildi. Bu bağlamda etkinliğin sonunda gördüğüm tablo beni oldukça gururlandırdı ve üstüne ne koyabilirim diye biraz daha düşündüm. Hâlihazırda işim vesilesiyle sahip olduğum güdülerden olsa gerek bu sene bu konuşmaları kaydedip deşifre etmeyi ve akademisyenlerin kullanımına açmayı hedefliyoruz. Böylelikle o masada konuştuğumuz şeyler uçup gitmeyecek ve belki de kısa film, yapım, dağıtım vb. gibi problemli olduğunu düşündüğümüz alanların yeniden inşasına katkı sağlayacak. Her soruda ifade ettiğim gibi yaptığımız her şeyi bir sonraki sene bizlere ihtiyaç duyulmadan sürdürülebilir bir yapıda inşa etmeye gayret ediyoruz. Sonuçta bir Sezer gider bir Sezer gelir; biz gönüllüler olarak topluluğumuz için sıradan insanlarız ancak bir araya gelip oluşturacağımız bireylerden bağımsız sağlam temelli bir festival, topluluğumuzun iyileştirilmesinde bireylerin çok ötesinde bir fayda sağlayacaktır. Bu bağlamda yaptığımız her şeyi de bu yaklaşımı benimseyerek yapmaya gayret ediyoruz.

 

 

Tuba Büdüş

1985 yılında dünyaya geldi. Henüz ilkokul yıllarında yazmaya ve sinemaya olan ilgisini keşfetti. Bir süre sonra yazmak da sinema da onun için bir tutku haline geldi. 2005 yılında öğretmenlik yapmaya başladığında hayatında bir şeylerin eksik olduğunu fark etti. Ve nihayetinde 2015 yılında sinema hakkında yazmaya başladı. 2025 yılında SİYAD'a (Sinema Yazarları Derneği) kabul edildi. Her geçen gün sinema dünyasında yeni şeyler keşfederek hayata tutunuyor. İzliyor, yazıyor, okuyor ve dünyayı geziyor. Şu sıralar Marmara Üniversitesi’nde sinema alanında yüksek lisansa devam ediyor. Ve bir vegan olarak hayvan haklarını savunuyor.

Etiketler: Aysel Bataklı Damın KızıBursaÇalıÇalı Köy filmleri festivaliÇEKÜDERNilüferNilüfer BelediyesiSadık Emre SakinSezer Ağgez
Tuba Büdüş

Tuba Büdüş

1985 yılında dünyaya geldi. Henüz ilkokul yıllarında yazmaya ve sinemaya olan ilgisini keşfetti. Bir süre sonra yazmak da sinema da onun için bir tutku haline geldi. 2005 yılında öğretmenlik yapmaya başladığında hayatında bir şeylerin eksik olduğunu fark etti. Ve nihayetinde 2015 yılında sinema hakkında yazmaya başladı. 2025 yılında SİYAD'a (Sinema Yazarları Derneği) kabul edildi. Her geçen gün sinema dünyasında yeni şeyler keşfederek hayata tutunuyor. İzliyor, yazıyor, okuyor ve dünyayı geziyor. Şu sıralar Marmara Üniversitesi’nde sinema alanında yüksek lisansa devam ediyor. Ve bir vegan olarak hayvan haklarını savunuyor.

YazarınDiğer Yazıları

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    19 Haziran 2025
    Altın Lale’nin Peşinde: 44. İstanbul Film Festivali Yarışma Seçkisi

    O Da Bir Şey Mi (2024)

    6 Mayıs 2025
    44. İstanbul Film Festivali Günlükleri-9

    Gitmek ya da Kalamamak: Gündüz Apollon, Gece Athena (2024)

    6 Mayıs 2025
Sonraki Yazı
Küçük Şeyler, Büyük Sessizlikler: Small Things Like These (2024)

Küçük Şeyler, Büyük Sessizlikler: Small Things Like These (2024)

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editörün Seçtikleri

Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

İpek Ömercikli
1 Haziran 2025

All Quiet On The Western Front (2022)

Psycho Therapy: The Shallow Tale of a Writer Who Decided to Write About a Serial Killer (2025) Üzerine

Nesrin Karadağ
17 Mayıs 2025

Zamansız, Yersiz, Ama Bize Dair: David Lynch’in Ardından

Zamansız, Yersiz, Ama Bize Dair: David Lynch’in Ardından

Fil'm Hafızası
2 Nisan 2025

81. Venedik Film Festivali’nden İzlenimler

Hegemonyayı Öldürmek: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri (2024)

Tülay Işık Kalafat
8 Mart 2025

Foucault’un Biyo-İktidar* Perspektifinden Atwood’un Feminist Üstopyası: The Handmaid’s Tale (2017-…) -1

Foucault’un Biyo-İktidar* Perspektifinden Atwood’un Feminist Üstopyası: The Handmaid’s Tale (2017-…) -1

Tuba Büdüş
21 Temmuz 2024

  • Biz Kimiz?
  • Gizlilik Politikası
  • KVKK
  • Çerez Politikası
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Biz Kimiz?
    • Ekibimiz
    • Gönüllülük İlanları
  • Film Önerileri
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
  • Sinema Yazıları
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
  • Haberler
  • Kısa Filmler
  • Spotify
    • Podcasts
    • Playlists
  • Etkinlikler
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • Galeri
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In