Senelerdir büyük bir duvar ve tabu olarak karşımıza çıkan, ancak son yıllarda yalnızca dillendirilmekle kalmamış, aynı zamanda benimsenen ve geçerli bir destek kazanan bir kavram “kuir”. ‘İnsan’ algısına yeni bir boyut getiren bu yaklaşım, sinemanın beyaz perdesini de nitekim rengârenk hâle getirerek insanı, şeffaflığı, kucaklamayı bize yeniden öğretti, sevdirdi. Bu yolda ilerleyen gelişmelerden biri de Pembe Hayat KuirFest oldu. Ekibimiz renkli bir röportaj için KuirFest’in kapısını çaldı.
Pembe Hayat KuirFest onuncu senesine yaklaşırken yeni bir oluşumla karşımızda çıktı. Bu konu hakkında konuşmaya başlamadan önce Pembe Hayat KuirFest’le tanışmamış okuyucularımız için festivali bir kez daha tanıtmak isteriz. KuirFest ne zaman nerede başladı, çıkış mottosu neydi, nasıl gelişti, neler atlattı neler yaptı?
– Pembe Hayat KuirFest, 2011 yılında Ankara’da kuruldu. KuirFest, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığa ve şiddete dikkat çekerken, Türkiye’de kuir sinemanın, sanatın ve teorinin konuşulmasına, tartışılmasına ve de üretilmesine olanak yaratmayı amaçlıyor. Benim henüz festivalde birinci yılım dolmadığı için o dönemlere dair doğru bilgiler veremeyebilirim. Türkiye’nin ilk ve hâlen tek kuir film festivali olması, o döneme ve çıkış mottosuna dair birtakım ipuçları veriyor diyebiliriz.
Festivallerin çok fazla sizin yarattığınız gibi bir online platformları olmuyor. Siz oldukça geniş bir seçki sunuyorsunuz izleyicilerinize. Bu seçki nasıl hazırlandı, filmleri hangi kriterlere göre seçtiniz?
– Platform fikri, Ankara’daki malum LGBTİ+ etkinlikleri yasaklarından sonraki süreçte gelişerek, sizlere sunduğumuz şekilde son halini aldı. LGBTİ+ Film Platformu, devamlılık kaygısından dolayı ortaya çıktı diyebiliriz aslında. Platform filmlerini seçerken ise, festivalde seçki hazırlarken dikkat ettiğimiz noktaları temel alıyoruz. Öncelikle, filmlerin ırkçı, cinsiyetçi, seks işçisi fobik, LGBTİ+ fobik olmaması gerekiyor. Öznelerin kendilerini ifade ettiği, güçlendirici, kuir imaj ve hikâyelere öncelik verip, üretimlerini teşvik ediyoruz. Bunlara ek olarak, LGBTİ+ şemsiyesi altındaki her başlığa eşit bir şekilde değinmeyi ve coğrafi ve formal çeşitliliği önemsiyoruz.
Geniş bir seçki demişken, bütün dünyadan neredeyse filmler var bu platformda. Destekçileriniz kimlerdi, maddi bir destek aldınız mı yoksa kendi imkânlarınızla mı bu sistemi oluşturdunuz?
– Sivil Düşün ve Fransız Büyükelçiliği’nden destekler aldık. Aynı zamanda, filmlerini bizlerle paylaşan yönetmenlerin manevi destekleri ile platformu açabildik.
Bu film seçkisini oluştururken kısa ve uzun metraj filmler arasındaki dağılıma nasıl karar verdiniz? Online bir platform olması kararlarınızı nasıl etkiledi?
– Öncelikle yukarda da belirttiğim üzere, seçki hazırlarken formal çeşitliliğe çok önem veriyoruz. Platform özelinde ise; platformdaki filmler, hâlihazırda çevrimiçi erişime açık filmler. Biz filmleri altyazı desteğiyle, tek bir platformda bir araya getiriyoruz. Yönetmenler genellikle, sanırım sektöre dair faktörler nedeniyle kısa metraj filmlerini erişime açmayı tercih ediyorlar. Bu nedenle ister istemez, dağılımda çeşitlilik oluştu diyebiliriz.
Türkiye’de birçok LGBTİ+ etkinliği yasaklanıyor ya da dolaylı şekilde engelleniyor. Siz bu süreci nasıl atlattınız, nasıl çözümler buldunuz? Çevrimiçi bir platform yaratmak izleyiciye kolaylıkla ulaşmanın dışında, bu süreçte da size yeni çözümler sunuyor mu?
– Ankara’daki LGBTİ+ etkinlikleri yasaklarından sonra, aksatmadan gerçekleştirdiğimiz mekânlı ve de mekânsız aktivitelerle bir araya gelmeye devam ettik. Alternatif yöntem ve alanlar ararken, dijital alanlara taşınarak, LGBTİ+ Film Platformunu ve Pembe Hayat Youtube kanalını açtık. Diğer yandan, festivali İstanbul’a taşımak zorunda kaldık. İstanbul ayağı, Türkiye’nin farklı şehirlerinde ve yurtdışında diasporada yaşayan komüniteden arkadaşlarımızın, aktivistlerin bir araya geldiği, yasaklara karşı birbirimizin sesine ses kattığımız bir alan haline geldi. LGBTİ+ Film Platformu, filmleri çevrimiçi altyazı ile izlemenin yanı sıra, gösterim yapma imkânı da sunuyor. Türkiye ve yurtdışında, arşivdeki filmler kamusal alanlarda, panel, tartışma ve söyleşi gibi etkinliklerde de sinemaseverlerle buluşabilecek. Her yerde gösterim yapabilme gibi bir fırsatımız doğuyor. Keza, bu birçok şehir ve ülke ziyaret eden festivalin hedeflerinden biriydi.
9. Pembe Hayat KuirFest’in tarihini duyurdunuz ve filmler için çağrıya çıktınız. Festivalden önce veya sonra filmleri güncellemeye devam edecek misiniz?
– LGBTİ+ Film Platformu ile ilgili niyetimiz, platformu geliştirmek, arşivi büyütmek ve de, platformun devamlılığını herkesin destek sunabileceği bir şekilde sağlamak. Altyazı çevirisi için, gönüllüler ağı kurmayı planlıyoruz, mesela. Gönüllü olmak isteyenler, bizi bulsun, bize mail atsın. 🙂
En son olarak izleyiciye, sinemacılara ve okuyuculara söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
– #ÇokGüzelsinOnlineMısın