Fil'm Hafızası
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    We Live in Time (2024)
    Drama

    We Live in Time (2024)

    Selin Tanyeri
    5 gün önce
    Aniara (2018)
    Film Önerileri

    Aniara (2018)

    Nesrin Karadağ
    1 hafta önce
    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)
    Film Önerileri

    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
    Click (2006)
    Film Önerileri

    Click (2006)

    Merve Çolak
    2 hafta önce
    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)
    Film Önerileri

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    Tuba Büdüş
    2 hafta önce
    Eddington (2025)
    Western

    Eddington (2025)

    Serkan Kalender
    2 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Yalnızlıktan Yakınlığa: Fallen Leaves (2023)
    Eleştiri - İzlenim

    Yalnızlıktan Yakınlığa: Fallen Leaves (2023)

    Selin Tanyeri
    5 gün önce
    Çürüyen Düzenin Aynası: New Order (2020)
    Sinema Yazıları

    Çürüyen Düzenin Aynası: New Order (2020)

    Nesrin Karadağ
    1 hafta önce
    Polizei (1988): İki Coğrafya, Bir Beden
    Sinema Yazıları

    Polizei (1988): İki Coğrafya, Bir Beden

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
  • HABERLER
    İrlanda’nın En Prestijli Film Festivali Galway Film Fleadh Başlıyor!
    Haberler

    İrlanda’nın En Prestijli Film Festivali Galway Film Fleadh Başlıyor!

    Elif Arı
    5 saat önce
    Haftalık Sinema Özeti
    Haberler

    Haftalık Sinema Özeti

    Seher Kızılırmak
    1 gün önce
    Michael Madsen Hayatını Kaybetti
    Haberler

    Michael Madsen Hayatını Kaybetti

    İrem Naz Güvel
    1 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    2 ay önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    10 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    10 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    We Live in Time (2024)
    Drama

    We Live in Time (2024)

    Selin Tanyeri
    5 gün önce
    Aniara (2018)
    Film Önerileri

    Aniara (2018)

    Nesrin Karadağ
    1 hafta önce
    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)
    Film Önerileri

    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
    Click (2006)
    Film Önerileri

    Click (2006)

    Merve Çolak
    2 hafta önce
    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)
    Film Önerileri

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    Tuba Büdüş
    2 hafta önce
    Eddington (2025)
    Western

    Eddington (2025)

    Serkan Kalender
    2 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Yalnızlıktan Yakınlığa: Fallen Leaves (2023)
    Eleştiri - İzlenim

    Yalnızlıktan Yakınlığa: Fallen Leaves (2023)

    Selin Tanyeri
    5 gün önce
    Çürüyen Düzenin Aynası: New Order (2020)
    Sinema Yazıları

    Çürüyen Düzenin Aynası: New Order (2020)

    Nesrin Karadağ
    1 hafta önce
    Polizei (1988): İki Coğrafya, Bir Beden
    Sinema Yazıları

    Polizei (1988): İki Coğrafya, Bir Beden

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
  • HABERLER
    İrlanda’nın En Prestijli Film Festivali Galway Film Fleadh Başlıyor!
    Haberler

    İrlanda’nın En Prestijli Film Festivali Galway Film Fleadh Başlıyor!

    Elif Arı
    5 saat önce
    Haftalık Sinema Özeti
    Haberler

    Haftalık Sinema Özeti

    Seher Kızılırmak
    1 gün önce
    Michael Madsen Hayatını Kaybetti
    Haberler

    Michael Madsen Hayatını Kaybetti

    İrem Naz Güvel
    1 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    2 ay önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    10 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    10 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
Fil'm Hafızası
No Result
View All Result
Home Sinema Yazıları Liste

İnsan(lığ)ı İnşa Etmek: Doğa Durumunda Kurulu Filmler

Rabia Elif Özcan Rabia Elif Özcan
7 ay önce
Liste, Sinema Yazıları
Okuma Süresi: 10 min
0
0
İnsan(lığ)ı İnşa Etmek: Doğa Durumunda Kurulu Filmler
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

İnsan mı doğa içindir, yoksa doğa mı insanın hizmetindedir? Aristoteles’ten bu yana sorulan ve her politik çerçevede farklı bir anlam edinen bu soru, XVIII. yüzyıla gelindiğinde Rousseau, Hobbes ve John Locke arasında derin bir felsefe tartışmasına dönüşmüştür. Başta Rousseau’nun ortaya koyduğu Toplumsal Sözleşme kuramına göre insan, bağlı olduğu toplumun yöneticisi, yani hükümetle yazılı veya yazısız bir sürerlik sözleşmesi içindedir. Hükümet, bireyin bütünlüğünü ve kişisel haklarını koruduğu müddetçe birey de hükümetine bağlı kalıp onun varlığını sürdürmeye yönelik hizmette bulunacaktır. Ancak hükümetin yerle bir olduğu, toplumsal bütünlüğün dağıldığı, anarşinin hâkim olduğu, “doğa durumu” olarak adlandırılan kaotik bir bağlamda güvenliğin ve emniyetin temin edildiği bir düzen nasıl kurulabilir? Daha da düşündürücüsü, kurulabilir mi?

Bu sorulardan hareketle toplumsal sözleşmenin doğa durumunda mümkün olup olmadığını sorgulayan alternatif apokaliptik senaryolar, bugüne değin pek çok filmin de konusu olmuştur. Doğal durum üzerine kurulu yapımlardan oluşan bu listede Rousseau’nun olumlu yaklaşımına karşıt “İnsan insanın kurdudur,” mantığını öne süren Hobbes’un distopyasına konuk olacağız.

Lord of the Flies (Yön. Harry Hook, 1990)

60’lardaki ilk uyarlamasının ardından Harry Hook yönetmenliğinde 1990 yılında yeniden kameraya alınan eşsiz yapım, William Golding’in aynı adlı eserinden beyazperdeye aktarılmıştır. Geçirdikleri uçak kazası sonucu ıssız bir adaya düşen bir grup çocuk ve genci anlatan film, özellikle en masum olduğunu düşündüğümüz bir kitleyi merceği altına almıştır. Başta tüm gerçekliği bir oyun gibi görüp adanın keyfini çıkarmaya çalışan çocuklar, zamanla yetişkinlerin dünyasını neredeyse birebir, hatta daha acımasız bir soğukkanlılıkla yansıtmaya başlarlar. Grubu oluşturan en güçlüler arasında demokratik bir seçimle yönetici tayin edilir; fakat fiziksel zorbalığın karşısında böylesi bir demokrasinin işlemeyeceği çok geçmeden anlaşılır. Öncelikle adaya, sonra diğer çocuklara, yiyeceğe, aletlere, sığınaklara ve nihayetinde tüm yönetim otoritesine ‘sahip olma’ vurgusu üzerinden insanlığın her ölçekte aynı içgüdüleri taşıdığı, her kaotik koşulda eski düzeni yeniden kurma veya sürdürme eğiliminde olduğu, beklenmedik bir sonla anlatılır.

Children of Men (Yön. Alfonso Cuaron, 2006)

Herhangi bir eserde, medeniyet ve insanlık timsali olarak yansıtılan her unsurun yanına bir soru işareti koymak gerekir. Nitekim Children of Men (2006) de koruyucu, uygar bir İngiltere temsilinin arkasında nasıl bir insanlık dramının işlediğini, dolaylı bir yoldan anlatır. Kadınların artık doğurganlıklarını yitirdiği, dolayısıyla insan soyunun üreyemediği bir distopyada kurulan film, hamile olan mülteci bir kadının sözde kurtuluş yolculuğunu anlatır. Fakat bir umut olarak gösterilen her dayanak, kendini terör örgütlerinin hâkimiyetinde, yolsuzluk kanunlarının geçerli olduğu kontrolsüz güce teslim eder. Bu güçler zehirlenmesi içinde kendini ve karnındaki bebeğini kurtaracağına inandığı kıyıya ulaşmaya çalışan Kee; mültecilerin maruz kaldığı yaşam koşullarını, bu koşulları hangi yasal güçlerin yasa dışı biçimlerde belirlediğini de yolculuğunun her adımında gözler önüne serer. Terörist gruplarla anarşi bağlamını kuran film, bu çerçeve içinde mutlak otoriteye sahip olabilmek için insan hayatının nasıl itibarsızlaştırıldığını, tam da insanlık soyunun tükenme noktasında anlatarak bir ironi de çizer.

Blindness (Yön. Fernando Mierelles, 2008)

Jose Saramago’nun aynı adlı eserinden Fernando Meirelles’nin yönetmenliğinde uyarlanan yapım, açıklanamayan bir göz hastalığı salgını neticesinde kocaman bir kentte beyaz bir körlüğün yayılmasını konu edinir. Salgına yakalanan herkesin görüşünü bembeyaz bir perde kaplar, tespit edilenlerse derhal karantina bölgesi adı altında bir merkeze kapatılır. Bu noktaya kadar her şeyin sıra dışı olayları takip ettiği senaryoda objektif, merkeze alınan insanlara eğildiğinde hepimize tanıdık gelen hiyerarşik düzenin yavaş yavaş yeniden inşa edildiği görülür. İnsanlar; öncelikle yaş ve itibara bağlı bir düzene riayet eder, sonrasında saf güce bağlı bir otoriteye tâbi olmak zorunda kalırlar. Başlangıçta herkes görevliler tarafından aynı muameleyi görürken bu yeni düzenle beraber cinsiyet, yaş, ırk, meslek gibi sıfatlar hayatta kalmaları için tutunabilecekleri tek unsur veya ölümleri için tek yeterli sebep hâline gelir. Blindness (2008), görememe durumu üzerinden herkesin eşit olduğu bir tabloda otorite gücünü elde edenin nasıl bir diktatöre dönüştüğünü en acımasız yönleriyle gösterir.

The Road (Yön. John Hillcoat, 2009)

Her rengin solarak donuk bir griye dönüştüğü, canlılığın dünyadan günbegün çekildiği, yaşamın durma noktasına geldiği post-apokaliptik bir evren tasarlayalım. Her şey böylesine canlılıktan yoksun bir griye bürünmüşken siyah ve beyaz kadar kesin bir duruşla var olabilmek mümkün müdür? Renklerin her sekansta farklı bir metaforu üstlendiği The Road (2009), bir baba ile oğulun, dünyayı altüst etmiş bir kaostan kurtulma umudunu konu edinir. Film boyunca adı belirtilmeyen babayla felaketten sonra dünyaya gelmiş çocuğu, hayatı bambaşka kavramlarla tanımlarlar. Baba için insanlık, bir zamanlar bizzat içinde bulunduğu bir mevcudiyet durumu, idealize edebileceği bir nostaljidir. İnsanlığı yeniden inşa edebileceklerine inanan baba, kendilerinin “iyi insanlar” olduğunu, bu nedenle vahşilerden ayrıldıklarını ve bu onurlarını daima koruyacaklarını öğütler oğluna. Oğlu ise ilk olarak insanlığın yamyamlık, kıyım, vahşetle yüzleştiği bir dünyayı tanımıştır. Onun için iyilik ve kötülük, onurdan önce hayatta kalma mücadelesindeki kurt kanunları tarafından belirlenir. Bir taraftan babasının yolunda ilerlemeye çalışırken diğer yandan karşılaştıklarıçeteler ve duygulardan arınmış insanlarla beraber renklerin keskinliğini sorgulayan çocuk, zamanla babasıyla yollarını ayırmaya meyledecektir. Doğa durumunda salt iyi ve kötünün mümkün olup olmadığını sorgulayan The Road, post-apokaliptik bağlamda hayatta kalma mücadelesinin çok ötesinde, insana dair varoluşsal soruların masaya yatırıldığı, tabiri caizse bir ‘düşünce’ filmidir.

The Book of Eli (Yön. Albert & Allen Hughes, 2010)

Kitleleri yöneten güçler, Louise Althusser tarafından incelenmiş ve fiziksel olanların yanı sıra inanç, devlet kurumları, politik görüşler, aile gibi birtakım topluluklar tarafından oluşturulan “ideolojik devlet aygıtları”nın da yer aldığı ortaya konmuştur. Nitekim din, bu unsurların en yaygınlarından biri olarak karşımıza çıkar. Zira pek çok dinin ön koşulu, kayıtsız şartsız iman, teslimiyet, sorgulamaksızın kabulleniştir. Böylelikle ne kadar büyük olursa olsun her kitle kolaylıkla yönetilebilir, otoritenin istekleri doğrultusunda manipüle edilebilir. Albert ve Allen Hughes yönetmenliğindeki The Book of Eli (2010), Güneş’in kavurduğu apokaliptik bir dünyada güç kavramını farklı katmanlara ayırmıştır. Fiziksel kuvveti ve nitelikli techizatı haiz çetelerin kontrolündeki köyler, despotların emrine kelepçelenmiştir. Yıllardır Amerika’nın ıssızlıklarında bir yerleşim yerine rastlamak için yollarda olan Eli, nihayet bu köylerden birine ulaşır. Ancak yanında taşıdığı İncil nüshası, köyü yöneten çete lideri Carnegie’in dikkatini çekince güç bölünmeleri ve çatışmaları bambaşka bir hâl alır.

Open Grave (Yön. Gonzalo Lopez-Gallego, 2013)

Hepimizin insan olarak ilk nefesimizden itibaren yaptığı, yaşamın bizzat içinden çevreyi anlamlandırmaya çalışmaktır desek yanılmış olmayız. Fakat ya bu süreci tersine çevirip ölümün içinden anlam devşirmeye mecbur kalırsak? Sıra dışı kurgusuyla Open Grave (2013), yaşama ilişkin tüm soruları tersten sorarak ilerlemeye çalışır. Cesetlerle dolu bir çukur içinde uyanan başkahramanımız, oraya kim tarafından nasıl ve ne zaman getirildiğini, dahası, kimliğine ilişkin hiçbir şeyi hatırlamamaktadır. Kendini bir anda içinde bulduğu bu dehşet verici ortamda onun gibi hiçbir şey hatırlamayan bir başka ‘yaşayan’ kişiyle karşılaşır. Birlikte çukurdan kurtularak bir eve ulaşırlar. Burada, dört kişi daha başlarına gelenleri anlamlandırmaya çalışmakta, ancak kim olduklarına dair bir şey hatırlayamamaktadır. Zamanla etraflarında buldukları fotoğraflar, kimlik kartları ve belgeler; bu altı kişinin arasında geçmişten gelen bağları kurmaya başlar. Ancak yerine gelen her hatıra, bu ilişkilerdeki tehlikeli boyutu da ortaya çıkarır: İçlerinde şüpheli bir katil ve suçlular bulunmaktadır. Bu sefer ölülerin çukurunda başlayan dehşet, yaşayanların arasında gezinmektedir. Bu korku imparatorluğunun bilinmezliğinde güven kavramı her adımda yeniden şekillenir. Hafıza kaybı ise bilinenlerle öğrenilenlerin temellerini iyiden iyiye sarsar: Bir anlama erişmek için bilmek mi gerekir, yoksa bilinmezin üzerindeki riskli yolu göze almak mı? Bu sefer bilgiyi elinde bulundurmanın pekâlâ bir zaaf olabileceğini gösteren yapım, doğal durumu hiçliğin ortasına kurmasıyla apokaliptik kurgular arasında özgün bir imzaya sahiptir.

Extinction (Yön. Miguel Angel Vivas, 2015)

Daha klasik apokaliptik kurguları sevenler için 2015 yapımlı Extinction, doğa durumunda dengeyi sağlamış bir toplulukta güçlere bağlı kutuplaşmalarla beraber nasıl yine kaotik bir duruma geçildiğini örnekler. Bu da doğa durumundaki denge hâlinin, güç hâkimiyetinden doğrudan etkilendiğini ortaya koyar. Kuduz benzeri bir hastalıkla yok oluşun eşiğine gelmiş insan ırkı, dünyayı mutant benzeri varlıklara teslim etmek zorunda kalmıştır. Hastalığa yakalanmayan nadir kişilerden Patrick, Jack ve Lu, karlarla örtülü ıssız bir sığınakta gözlerden uzak kalmayı başarmıştır. Ancak kurdukları bu düzen, Patrick ile Jack arasındaki kadim nefrete yenik düşer. İkili arasındaki anlaşmazlık, grubun dağılmasına neden olur ve güçler ayrılığından oluşan bu iki başlılık nedeniyle hayatta kalmak için hasta mutantlara karşı vermeleri gereken mücadele ikiye katlanır. Kurgusu her ne kadar olağanın dışına çıkamasa da Extinction doğa durumunda esas tehlikenin içten mi dıştan mı geleceğini, insanın kaotik bir bağlamda hayatta kalabilmek için önce çekirdek çevresindeki iç dinamiği düzene sokması gerektiğini gerilim dolu bir tempoyla örnekler.

Bird Box (Yön. Susanne Bier, 2018)

Doğrudan fiziksel gücün müdahale ettiği bir kontrol mekanizmasına karşılık yine apokaliptik bir kurguyla bizi karşılayan Bird Box (2018), sistemi korku imparatorluğuyla işletmeyi tercih etmiştir. Film boyunca hiçbir zaman bizzat görmediğimiz gizemli bir varlık, insanların gözlerine temas ettiğinde akıllarını başlarından alarak kendilerini öldürmelerine neden olur. Kimsenin açıklayamadığı bu varlıktan korunmanın tek yolu da gözleri bir bandana ile kapatmak, varlığa asla bakmamaktır. Malorie (Sandra Bullock) ve iki çocuğu, tam beş yıl boyunca bu dünyada hayatta kalmayı başarmış, nihayet telsizle habis varlığın erişemediği arındırılmış bir insan yerleşkesine ulaşmışlardır. Anne ve çocuklar yerleşkeye doğru ölümcül bir yolculuğa çıkarken bizler de artlarında bıraktıkları beş yıl boyunca verdikleri yaşam mücadelesine tanık oluruz. Bu süreçte karar mekanizmasına hâkim bir otorite kurmak için insanların güven duygusunu sömürüşünü, korkuyu kullanarak sahte kimliklerini gizlemelerini, ölüme ve yaşama karar verenin doğa kadar insanların bizzat kendileri olduğu görülür. Bu çerçevede Bird Box; göstermek yerine sezdirerek kurguladığı bir korku unsurunun, hem insanları kontrol edişini hem de gücü eline geçirmek isteyenlerin bu mekanizmadan nasıl faydalandığını gözler önüne serer.

Platform (Yön. Galder Gaztelu-Urrutia, 2019)

Toplum arasında sözde bir eşitlik bağlamı kurmak için ‘platform’ metaforu kullanmak gayet yerinde bir tercih. Zira bir platformun üzerine yerleştirilen herkes aşağıya aynı yükseklikten bakar. Ancak Galder Gaztelu-Urrutia’nın Platform’u (2019), hiyerarşisini sosyoekonomik ve statü temelli, katmanlara ayrılmış çoklu bir sistem üzerine inşa eder. Distopik bir gelecekte geçen filmde insanlığın temel kaynakları neredeyse tükenmiştir. Kendilerini ikişer kişilik özel hapishane hücrelerinde bulan insanlar, belli saat aralıklarında indirilen bir platformun üzerine bırakılmış yiyeceklerle karınlarını doyurur. Ancak platform, daima yukarıdan aşağıya hareket ettiğinden en üstte yer alanlar, yiyeceklerin tamamına erişim sağlayabilirken alta inildikçe platformun üzerinde kalanlar azalır, hatta kimilerine hiç kalmaz. Peki, hangi kişinin daha çok ve kaliteli besleneceğine, kiminse açlıktan yaşamını yitireceğine karar veren kimdir? Bu karar neye göre belirlenmektedir? Zihinleri bir yandan bu sorularla kurcalanırken diğer yandan hücre arkadaşlarıyla yiyecek temelli farklı dost-düşman ilişkileri kuran mahkûmlar, yoksunluk durumunda bırakılan insanın, temel içgüdüleri ile sağduyusu arasında nasıl bir mücadele verdiğini acımasız sonuçlarıyla sergiler.

Rabia Elif Özcan

1995 yılının temmuz ayında, Konya’da doğdu. Bir elinde kalem, bir elinde kitap; okuyarak ve yazarak büyüdü. Ömrüne kelimelerden bir yol çizmek üzere 2014’te Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başladı. Yürürken, yerken, yaşarken okudu; kelimeleri nefes gibi tüketti, bir bir içindeki mürekkebe doldurdu. Ve gün geldi, bir film şeridinin üzerinde, mürekkep akmaya başladı.

Etiketler: albert hughesalfonso cuaronallen hughesBird BoxBlindnesschildren of mendoğa durumuExtinctionFernando Mierellesgalder gaztelu urritaGonzalo lopez-galllegoharry hookjohn hillcoatlord of the fliesMiguel Angel Vivasopen gravePlatformpost apokaliptikstate of naturesusanne bierthe book of elithe road
Rabia Elif Özcan

Rabia Elif Özcan

1995 yılının temmuz ayında, Konya’da doğdu. Bir elinde kalem, bir elinde kitap; okuyarak ve yazarak büyüdü. Ömrüne kelimelerden bir yol çizmek üzere 2014’te Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başladı. Yürürken, yerken, yaşarken okudu; kelimeleri nefes gibi tüketti, bir bir içindeki mürekkebe doldurdu. Ve gün geldi, bir film şeridinin üzerinde, mürekkep akmaya başladı.

YazarınDiğer Yazıları

    Tek “Kişilik” Sorun: Cassandra (2025)

    Tek “Kişilik” Sorun: Cassandra (2025)

    4 Temmuz 2025
    The Good Nurse (2022)

    The Good Nurse (2022)

    4 Temmuz 2025
    3:10 to Yuma (2007)

    3:10 to Yuma (2007)

    8 Mayıs 2025
Sonraki Yazı
Alireza Khatami İmzalı “The Things You Kill” Sundance Film Festivali’nde

Alireza Khatami İmzalı "The Things You Kill" Sundance Film Festivali'nde

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editörün Seçtikleri

Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

İpek Ömercikli
1 Haziran 2025

All Quiet On The Western Front (2022)

Psycho Therapy: The Shallow Tale of a Writer Who Decided to Write About a Serial Killer (2025) Üzerine

Nesrin Karadağ
17 Mayıs 2025

Zamansız, Yersiz, Ama Bize Dair: David Lynch’in Ardından

Zamansız, Yersiz, Ama Bize Dair: David Lynch’in Ardından

Fil'm Hafızası
2 Nisan 2025

81. Venedik Film Festivali’nden İzlenimler

Hegemonyayı Öldürmek: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri (2024)

Tülay Işık Kalafat
8 Mart 2025

Foucault’un Biyo-İktidar* Perspektifinden Atwood’un Feminist Üstopyası: The Handmaid’s Tale (2017-…) -1

Foucault’un Biyo-İktidar* Perspektifinden Atwood’un Feminist Üstopyası: The Handmaid’s Tale (2017-…) -1

Tuba Büdüş
21 Temmuz 2024

  • Biz Kimiz?
  • Gizlilik Politikası
  • KVKK
  • Çerez Politikası
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Biz Kimiz?
    • Ekibimiz
    • Gönüllülük İlanları
  • Film Önerileri
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
  • Sinema Yazıları
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
  • Haberler
  • Kısa Filmler
  • Spotify
    • Podcasts
    • Playlists
  • Etkinlikler
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • Galeri
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In