David W. Griffith’ın ‘sinemanın babası’ ünvanını aldığı, ırkçılık nedeniyle çok eleştirilen filmi The Birth of a Nation (1915)’dan 1 sene sonra çektiği Intolerance, The Birth of a Nation’a yönelik eleştiri ve sansüre doğrudan bir yanıt niteliği taşır. Film, tarihin değişik dönemlerinde geçen 4 paralel öykü üzerinden hoşgörüsüzlük temasını ele almaktadır. Bunlar sırasıyla, İsa’nın çarmıha gerilişi, Protestanların Fransa’da uğradıkları kıyım, Persler’in Babil’i ele geçirişi ve çağdaş kurmaca bir öyküden oluşmaktadır. Intolerance, Griffith’in, kurgu tekniğine getirdiği yeniliklerle, devrimci nitelik taşıyan çekim teknikleriyle, zamanına göre inşa edilen inanılmaz dekorlarıyla, binlerce insandan oluşan figürasyonlarıyla sinema tarihinin en görkemli epik filmlerindendir. Fakat o zamanlar dört öykünün karmaşık bir kurguyla birbirine bağlanması, geniş bir temaya sahip olması, 3,5 saatlik bir uzunlukta olması gibi sebeplerden dolayı izleyici tarafından anlaşılamayınca, gişede inanılmaz bir hüsrana uğrar ve Griffith, hayatını bu filmin borçlarını ödemekle geçirerek unutulup gider.