Hayat, sonu belli dümdüz yolların ötesindekiler için değil, hiç ummadığımız patikaların bizleri götürdüğü bilinmezlikler uğruna yaşanır. İsimsiz kahramanlarla başlayan Once da rastlantıların ortaya çıkardığı inanılmaz ve bir o kadar etkileyici bir müzik öyküsünü anlatıyor.
Bir tarafta geçimini sağlamak için gündüzleri babasının tamirci dükkânında temizlik işlerine yardım ederken geceleri Dublin sokaklarında müziğini icra eden genç bir adam… Diğer taraftaysa bir yandan tuhaf işlere girip çıkan, akşam oluncaysa annesi ve kızına bakmak zorunda olan piyanist bir kadın… Kaderin yolu, bu iki ayrı hayatı müziğin bağıyla birbirine düğümleyince her şeyin anlamı ve amacı bir anda değişir. Rastlantı sonucu tanışan iki arkadaş, hayallerle süslü bir müzik kariyerine soyunur ve Londra’daki bir stüdyoyla anlaşmak için demo çalışmalarına başlar. Gündüz, sevdiklerine ve yakın çevrelerine zaman ayırmaları gerekirken gece birbirlerini bulan çift, aşkın dilsiz hâlini müziklerine yansıtır. Böylece ortaya John Carney yönetmenliğinde, Sundance World Dramatic Audience Ödülü’ne layık büyüleyici bir müzikal çıkar.
Duyguları bambaşka bir dilde duymak isterseniz, gözlerinizi kapatıp beyazperdeyi dinlemeniz yeterli.