The Great Dictator (Yön: Charles Chaplin, 1940)
Sanat, ortaya çıktığı ilk günden bu yana kendini ifade etmenin önemli bir aracı olmuştur. Neredeyse her sanatçı bu yolla derdini anlatmaya, onları öfkelendiren, huzursuz eden şeylere karşı koymaya çalışmıştır. Charlie Chaplin için ise sinema, her şeyden önce bir kavganın sesiydi. Kendi öfkesini ezilenlerin suskunluğuyla birleştirmiş, kahkaha attırarak dövüşmenin yolunu çizmişti. İkinci Dünya savaşı sürmekteyken, bu savaşın yaratıcılarını resmettiği The Great Dictator’da artık sözünü tamamen açık bir biçimde söylemeye karar verir. Filmde Hitler’in bir karikatürü olarak yer alan diktatör Hynkel aralarındaki fiziki benzerlikten ötürü Yahudi bir berberle karıştırılır ve o meşhur son sahnede berber, adeta Chaplin’in sözcüsü oluverir. Sanki Chaplin, tüm benliğiyle gerçekten kamera karşısına geçer ve izleyicinin gözlerinin içine baka baka manifestosunu sunar. Chaplin’in son sözü ise biz izleyenlere pek çok yerden tanıdık gelmektedir, kendi içimizdeki dünyayı değiştirme arzusundan aynı arzuyla yanıp tutuşan milyonlarca insana kadar, gerçekleşene kadar tekrarlamaktan bıkılmayacak bir sözdür bu: Birleşin!
Deniz Sayınhan