Milk (2008)
“İsmim Harvey Milk ve sizi örgütlemek istiyorum. Demokrasiyi koruma mücadelesinde sizi örgütlemek istiyorum. Erkek ve kız kardeşlerim, açığa çıkın. Ailelerinize açıklayın. Eğer gerçekten arkadaşlarınızlarsa, arkadaşlarınıza açıklayın. Komşularınıza, iş arkadaşlarınıza açıklayın. İlk ve son kez bu efsanelere bir son verelim. Bu yalanı ve kokuşmuşluğu devirelim. Sizin, onların iyiliği için. Dale ve Eugene’in oylarından beri korku duyan tüm gençlerin iyiliği için. Özgürlük Anıtı’nda der ki: ‘Bana, özgürlüğe hasret duyan fakir ve yorgun kitleleri getirin.’ Bağımsızlık bildirgesinde şunlar yazar: ‘Tüm insanlar eşit yaratılmıştır ve kesin vazgeçilemez haklara sahiplerdir.’ Bu yüzden Bay Briggs ve Bayan Bryant ne kadar denerseniz deneyin Özgürlük Anıtı’ndan o kelimeleri kazıyamazsınız! Çünkü Amerika oradadır. Ya sev ya terk et!”
1978, Amerika Birleşik Devletleri’nin en hoşgörüsüz yıllarından biri ve Harvey Milk San Francisco’da belediye meclisine seçilen ilk eşcinsel aktivist. Ve aynı yıl rakiplerinden biri tarafından suikasta kurban edilen bir insan. Çünkü bir eşcinseldi ve haklı olarak kendisini açığa çıkaramayan diğer herkesi de cesaretlendirmek istiyordu. Ama kabul edilemezdi, o yıllarda hiçbir yerde kabul edilmediği gibi. Bugün de çoğu yerde durum farklı değil…
Gus Van Sant’ın yönetmenliği ve Sean Penn’in muazzam oyunculuğu birleşiyor ve Harvey Milk’in trajik ve bir o kadar da cesaretlendirici hayat öyküsünün şahane filmi Milk (2008) ortaya çıkıyor.
Yukarıdaki kısa monolog, Harvey Milk belediye meclisine seçildiğinde yaptığı konuşmadan alıntı. O kürsüye çıktığında, karşısında ondan cesaret almak isteyen ve en doğal hakları olan özgür yaşamın peşindeki yüzlerce insan duruyor. Milk konuştukça halk coşkulanıyor ve yarının hepsi için daha özgür olacağına dair hiç şüphe kalmıyor sanki. Günümüz dünyasında hâlâ özgürlüğe hasret duyan milyonlarca insan var. Eşcinseller ve daha birçokları. Milk gibilerin önü üst kuvvetler(!) tarafından kesilmeseydi belki bugün her şey daha farklı olabilirdi.
Dünün yarını bugündü, ama daha bugünün yarını var.
Umutla…
Nurbanu Gursoy