Yönettiği kısalar ve En kärlekshistoria(1970), Giliap(1975) gibi uzun metraj çalışmalarıyla birlikte sinemaya adım atan İsveçli yönetmen ya da “Büyücü” Roy Andersson, üçüncü uzun metraj filmiyle 25 yıllık bir aranın ardından sonra sinemaseverlerin karşısına çıkıyordu. Sinemasını yakından takip eden sinemaseverler için bu ayrılık sayıları aşıp daha da derinleşse de, Andersson öyle bir filmle geri geldi ki toplumsal yapıya -özellikle batı- ve moderniteye de büyük bir başkaldırı ve eleştiri ortaya koydu. Andersson, “En çok ilgimi çeken suçluluk meselesi. Hepimiz insan olarak suçluluk barındırıyoruz. Bundan arınmamız gerek. Çünkü bu bir hastalıktır.” derken, aslında kendi kaleminden çıkan “bireyin” de şifrelerini veriyordu. Birbirinden kopuk olsa da, her karakterinin sonunda birbirine takılarak büyük bir çarkı döndürdüğünü gösteren Andersson, gerçek ve düşün birlikteliğini muazzam renk skalası ve sinematografisiyle de katmerlendirmeden geçmiyor. 2000 yılında Cannes’da Altın Palmiye için yarışıp Jüri Ödülünü kucaklayan film, sinemada yenilikçi tavrın önemli temsilcilerinden olup bakmaya kıyamayacağınız güzellikte de bir metafor bahçesi.
Filmin Künyesi
Yönetmen: Roy Andersson
Oyuncular: Lars Nordh, Stefan Larsson, Bengt C.W. Carlsson