Orijinal ismi La hora de los hornos ve Türkçe’ye Kızgın Fırınların Saati (1968), olarak çevrilen yapım, 1966’da Arjantin askeri darbesinin ardından gelen ağır baskı döneminde geçer. Çekimler, Peronist muhalefetin desteğiyle üç yıl gibi bir sürede büyük bir gizlilik içinde sürmüş ve yine aynı şekilde tüm gösterimlerini gizlice gerçekleştirmiştir. Cine Liberaction grubunun üyeleri, işçiler, entelektüeller ve sendika liderlerinden oluşan yüz elli kişinin röportajlarından oluşan belgesel, iki yüz saatlik ham görüntünün iki yüz altmış dakikaya düşürülmüş, sonu asla gelmeyecek bir eylemlilik hâlidir. Yönetmenler, seyirciyi sokağa, mücadeleye çağıran belgeseli, birbirinden farklı uzunlukta üç bölüm hâlinde tasarlamıştır: “Yeni Sömürgecilik ve Şiddet” bölümünde Arjantin’in toplumsal ve tarihi yapısına, “Bir Özgürlük Hareketi” bölümünde Peronizm tarihi ile Peron sonrası sürece, “Şiddet ve Özgürlük” başlığını alan üçüncü bölümde ise daha çok sendika liderlerinin röportajlarına yer verilir.
Baştan sona her anı gerilla tarzıyla çekilen; yerel tam tamlı müzikleri, çarpıcı kurgusu, dinamik kamera görüntüleriyle öne çıkan belgesel, kelimenin gerçek anlamıyla bir manifestodur. Belgesel, yine yönetmenler tarafından kaleme alınan “Üçüncü Bir Sinemaya Doğru” manifestosunun yazılmasının yolunu açmıştır. Böylelikle belki de ilk kez pratik, teoriden önce gerçekleştirilmiştir. Belgesel, tıpkı manifestoda dile getirildiği gibi kitleleri harekete geçirebilmiş ve dünyanın dört bir tarafındaki sinema anlayışına etki etmiştir.