Biri kadınlara, biri alkole, biri de kumara teslim olmuş çocuk ruhlu üç amcası ve kapitalizm düşmanı hassas babasıyla birlikte, dul büyükannesinin alacaklıların kapısını aşındırdığı mütevazı dairesinde sancılı fakat eğlenceli bir çocukluk geçiren Gunther, yazmak için pek çok trajedi biriktirdiği yılların ardından otuzlu yaşlarına gelmiş ve ünlü bir yazar olmuştur. Ancak başına gelen belki de en büyük trajedi, bir çocuğu iyi bir şekilde yetiştirme sorumluluğundan koşar adam kaçan insanlarla geçen bir hayatın ardından sevgilisinin hamile olduğunu duymak olur. Bebeği dünyaya getirmekte kararlı olan sevgilisi böylece Gunther’ı eksantrik geçmişine doğru zorunlu bir yolculuğa sevk ederken, genç adamın aklında, ‘’çocuğuna iyi bir baba olamasa da iyi bir amca olabileceği ‘’ düşüncesinin, evlat sahibi olması için ne derece yeterli bir gerekçe olduğu sorusu dolanmaktadır. 62. Cannes Film Festivali’nde Mansiyon Ödülü kazanan The Misfortunates, 2010 yılında ‘’Şeylerin Boktanlığı’’ ismiyle gösterildiği İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma bölümünde Altın Lale’nin sahibi olmuştu.