Pierrot Pierrette (yön: Louis Feuillade, 1924)
Bir sanatçının çok yönlülüğü, kendi yaşamında kazandığı birbirinden farklı edinimlerden beslenir. Nitekim Fransız sinema ekolünün erken dönem öncüllerinden ve Sürrealizmin ilk izlerini somutlaştırarak beyazperdeye taşıyan yönetmenlerden Louis Feuillade, bunun en güzel örneklerinden. Mesleki hayatına muhasebeci olarak başlayıp sonrasında sırasıyla boğa güreşi eleştirmenliği, promotörlük, şarap eksperliği, muhabirlik yapması fakat kariyer çizgisini sinemada sonlandırması bunun bariz bir örneğidir. Çocukluğunda Katolik Kilisesi’nde aldığı dini eğitimin etkisini ise tüm eserlerine yansıtmıştır. Muhafazakâr çizgisi, onun tutucu bir yorumlamadan ziyade daha çok keşifçi bir ruha sahip olmasını sağlamıştır. Çok farklı türleri bir araya getirdiği yapımlarında ise mitoloji, peri, vampir masalları, melodram, western, tarihi drama alanlarında çeşitli örneklerden esintiler görürüz.
Her bir filmi kendi alternatifini oluşturmuştur. Örneğin Pierre Souvestre çizimlerinde rastlanan anti-kahraman Fantoma’nın ilk film örneklerini vermesi, sürrealizmin sinemada somutlaşması adına da elzemdir. Nitekim sonrasında üretilen Supermen, Kaptan Amerika karakterlerine oldukça esin kaynağı oluşturmuştur. Filmlerindeki anlatım üslubunda ise senaryodan ayrı bir noktada duran karakterlerin kostümleri ve hareketleri, belirli bir abartının üzerine kurgulanarak iddialı oyunculuk performanslarına müsaade eder. Kostümlerde ve dekorlarda açıklanamayan elips şekiller ya da karakterlerin tipolojisini tersyüz eden ilginç plastik nesneler, her an herhangi bir yerden hortlayabilmektedir. Tüm bu denemelerine, dramatik bir dünyanın içinden tasvir ederek çektiği, abi kız kardeş hikâyesi Pierrot Pierrette’de (1924) bile fazlasıyla rastlarız. Eski bir sirkin müdürü olan dedelerinin huzurevine yerleşmesi ile hayırsever bir kadının onarı yetimhaneye yerleştirmesi bir olur. Kardeşlerin yaşadığı o eğlenceli ve eski sirkten kalma karavanları artık yoktur. Hâlbuki yaşamlarını sokaklarda bir sirk sanatçısı edasıyla şarkı söyleyip dans ederek kazanabilmektedirler. Yetimhane, özgür ruhlu bu kardeşleri mutsuz etmiştir. Pierrot ve Pierrette’nin buradan kaçmaları çok fazla zaman almayacaktır. Fakat bu kaçış sonrası karşılaştıkları korumasız dünya, onları soyguncuların eline düşürecektir. İşte gerçek sirk karşılarındadır. Oysaki kardeşlerin tek arzuları eskisi gibi mutlu bir yaşam sürebilecekleri yuvaya sahip olabilmektir.
1924 yılında halk arasında büyük rağbet gören bu film yıllarca izini kaybettirmiştir. Ta ki La Cinémathèque Gaumont tarafından tozlu arşivlerden gün yüzüne çıkarılana kadar. Filmin eksik bir sürümü Pordenone Uluslararası Festivali’nde sergilenmiştir. Daha sonrasında ise bu eserden bir müzikal oluşturması isteğiyle filmin orijinal nüshası Roberto Tricarri’ye emanet edilmiştir. Meraklılar filmin restore edilmiş tam sürümüne birazcık emekle çeşitli mecralardan ulaşabilirler. (Alpaslan Paşaoğlu)