Scarface (Yön. Brian De Palma, 1983)
Yeryüzündeki ilk başkaldırı, Habil ile Kabil hikâyesine dayanmaktadır. Bilindiği gibi Habil’in kardeşi Kabil’i kıskanması ve onun sahip olduklarını arzulaması, bir iktidar mücadelesine yol açmıştır. İnsanlık tarihi boyunca da para, güç ve iktidar sahibi olma savaşı hep devam etmiştir. Bu sebeple beyazperdede farklı dönemlere ait benzer hikâyeler karşımıza çıkar.
Scarface, ilk kez Howard Hawks tarafından 1932 yılında çekilmiştir. Sinema tarihinin en önemli gangster filmlerinden biri olan Scarface, 1983 yılında senarist Oliver Stone tarafından tekrar yazılmış ve yeni filmin yönetmen koltuğunda bu kez Brian De Palma otururken başrolünde ise Al Pacino yer alır. Elli yıl arayla çekilen iki filmde de güce, paraya ve sevdiği kadına kavuşmak için yasa dışı işler yapan Tony’nin hikâyesini izleriz fakat iki Tony de kendi döneminin kahramanıdır ve hikâyelerinin çıkış noktası gerçek hayattır.
İlk film, 1920 ile 1933 yılları arasında Amerika’da uygulanan içki yasağı dönemini anlatır. Bahsi geçilen dönemde alkolün üretilmesi ve satışı yasaktır. Bu yasakla beraber Amerika’da alkol kaçakçısı mafya grupları ortaya çıkar. Bu doğrultuda film; hem devletin aldığı bu politikaları eleştirmeyi hem de halkı bu durum karşısında bilinçlendirmeyi amaçlar.
Yeniden çekilen film ise 1980 yılında Küba Devlet Başkanı Fidel Castro’nun teknelerle Amerika’ya gönderdiği mültecilerden esinlenmiştir. Florida’ya ayak basan 125.000 Kübalı’nın 25.000’inin sabıkalı olduğu ortaya çıkar. Al Pacino’nun oynadığı Tony karakteri de sabıkalı mültecilerden biridir.
İki filmin genel hikâyesi birbirine benzese de olay örgüsü ve kurgusu birbirlerinden farklıdır. Orjinal filmde, didaktik bir anlatım vardır ve eleştirel bir kaygı güdülmüştür. İyi polislerin kötü insanlarla mücadelesi konu edilmiştir. Yeniden çekilen filmde ise daha karakter odaklı bir anlatım mevcuttur. İzleyici, hikâyeye ilişkin bütün sürprizleri ana karakterle birlikte öğrenir. Dolayısıyla yeniden çekilen filmde karakterin derinliğine dair daha fazla bilgi edinmiş oluruz.
1932 yapımı filmde Tony Camonte karakteri, 1983 yapımında Tony Montana olarak karşımıza çıkar. Orjinal filmin başlangıcında Tony, hâlihazırda çoktan suça bulaşmış biridir. Yeniden çekiminde ise sıfırın altında, kendini kanıtlayamamış ama yükselmek isteyen bir Tony vardır. İki filmde de Tony parayı ve gücü sevmektedir fakat hikâye geliştikçe remake yapımında Tony’nin yalnızca kiralık bir katil olmadığını, bir iş ahlakına da sahip olduğunu anlarız ki bu filmin en önemli farklarındandır.
İki filmde de genel hikâyenin işleyişi; Tony’nin suç dünyasında yükselişini, sevdiği kadına kavuşmasını ve ardından çöküşünü içerir fakat remake yapımında, yükseliş ve çöküş kurgusu daha epik anlatılmıştır. Böylece Tony’nin yaşadığı bu kırılımı, orijinal filme göre daha güçlü olmasını sağlar. Ayrıca Tony’nin kazandıkça yaşadığı kaybetme korkusu, remake filmde gerçek zamana yayılarak işlenirken; orijinal filmde yalnızca final sahnesinde Tony’nin korkusuna yer verilmiştir.
Büşra Soylu