Fil'm Hafızası
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)
    Film Önerileri

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    Tuba Büdüş
    3 gün önce
    Eddington (2025)
    Western

    Eddington (2025)

    Serkan Kalender
    4 gün önce
    An Angel at My Table (1990)
    Biyografi / Tarih

    An Angel at My Table (1990)

    Tülay Işık Kalafat
    4 gün önce
    Warfare (2025)
    Savaş

    Warfare (2025)

    Yaşar Gülveren
    7 gün önce
    Lamb (2021)
    Korku / Gerilim

    Lamb (2021)

    Zeynep İlay Yalçın
    1 hafta önce
    The Young Girls of Rochefort (1967)
    Film Önerileri

    The Young Girls of Rochefort (1967)

    Burakhan Yanık
    2 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Magarsus (2023-) ve Postkolonyal Bir Okuma
    Analiz

    Magarsus (2023-) ve Postkolonyal Bir Okuma

    Serkan Kalender
    4 gün önce
    Resim Tutkusundan Vazgeç(e)meyen Ressamları İşleyen Filmler
    Liste

    Resim Tutkusundan Vazgeç(e)meyen Ressamları İşleyen Filmler

    Tülay Işık Kalafat
    4 gün önce
    Irk, Kan ve Blues Arasında Gotik Bir Hatırlayış: Sinners (2025)
    Analiz

    Irk, Kan ve Blues Arasında Gotik Bir Hatırlayış: Sinners (2025)

    Yaşar Gülveren
    7 gün önce
  • HABERLER
    David Lynch’in Yarım Kalan Projesi: Unrecorded Night
    Haberler

    David Lynch’in Yarım Kalan Projesi: Unrecorded Night

    Nehir Arslan
    7 saat önce
    Russell Crowe, Highlander Yeniden Çevriminde Henry Cavill’in Mentorü Oluyor!
    Haberler

    Russell Crowe, Highlander Yeniden Çevriminde Henry Cavill’in Mentorü Oluyor!

    Ulaş Ceylan
    8 saat önce
    Shanghai Uluslararası Film Festivali Ödülleri Belli Oldu
    Haberler

    Shanghai Uluslararası Film Festivali Ödülleri Belli Oldu

    Nazlı Esen Albayrak
    17 saat önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    1 ay önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    10 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    10 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)
    Film Önerileri

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    Tuba Büdüş
    3 gün önce
    Eddington (2025)
    Western

    Eddington (2025)

    Serkan Kalender
    4 gün önce
    An Angel at My Table (1990)
    Biyografi / Tarih

    An Angel at My Table (1990)

    Tülay Işık Kalafat
    4 gün önce
    Warfare (2025)
    Savaş

    Warfare (2025)

    Yaşar Gülveren
    7 gün önce
    Lamb (2021)
    Korku / Gerilim

    Lamb (2021)

    Zeynep İlay Yalçın
    1 hafta önce
    The Young Girls of Rochefort (1967)
    Film Önerileri

    The Young Girls of Rochefort (1967)

    Burakhan Yanık
    2 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Magarsus (2023-) ve Postkolonyal Bir Okuma
    Analiz

    Magarsus (2023-) ve Postkolonyal Bir Okuma

    Serkan Kalender
    4 gün önce
    Resim Tutkusundan Vazgeç(e)meyen Ressamları İşleyen Filmler
    Liste

    Resim Tutkusundan Vazgeç(e)meyen Ressamları İşleyen Filmler

    Tülay Işık Kalafat
    4 gün önce
    Irk, Kan ve Blues Arasında Gotik Bir Hatırlayış: Sinners (2025)
    Analiz

    Irk, Kan ve Blues Arasında Gotik Bir Hatırlayış: Sinners (2025)

    Yaşar Gülveren
    7 gün önce
  • HABERLER
    David Lynch’in Yarım Kalan Projesi: Unrecorded Night
    Haberler

    David Lynch’in Yarım Kalan Projesi: Unrecorded Night

    Nehir Arslan
    7 saat önce
    Russell Crowe, Highlander Yeniden Çevriminde Henry Cavill’in Mentorü Oluyor!
    Haberler

    Russell Crowe, Highlander Yeniden Çevriminde Henry Cavill’in Mentorü Oluyor!

    Ulaş Ceylan
    8 saat önce
    Shanghai Uluslararası Film Festivali Ödülleri Belli Oldu
    Haberler

    Shanghai Uluslararası Film Festivali Ödülleri Belli Oldu

    Nazlı Esen Albayrak
    17 saat önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    1 ay önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    10 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    10 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
Fil'm Hafızası
No Result
View All Result
Home Sinema Yazıları Röportaj

Yönetmen/Senarist Deniz Akçay ile Röportaj

tugce tugce
12 yıl önce
Röportaj, Sinema Yazıları
Okuma Süresi: 8 min
0
0
Yönetmen/Senarist Deniz Akçay ile Röportaj
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Televizyon için yazdığı uzun soluklu serilerden tanıdığımız Deniz Akçay geçtiğimiz yazın sonunda ilk filmini çekti. İlk film haberlerinin, bu hayatta alınabilecek en güzel haberlerden olduğunu düşündüğümüzden kapısını tıklattık. Bizi kırmadı sağ olsun. Onunla hem yazdığı hem yönettiği filmi Köksüz’den, ilk filmlerden, sinemadan ve biraz da her şeyden bahsettiğimiz samimi röportajımızı büyük bir zevkle paylaşıyoruz. Okurken bizim kadar heyecan duymanız dileğiyle!

Tuğçe Güleç: Köksüz, senin ilk filmin. Hangi insanların, nasıl muhitlerin öyküsü bu anlatmakta olduğun?

Deniz Akçay: Köksüz, temelde babasını kaybetmiş bir ailenin, bu kayıp üzerine oluşan o derin oyuğu beceriksizce kapatma çabası. Beceriksizce diyorum zira yapabildikleri tek şey bu durumu ‘normalleştirmeye’ çalışmak. Üzerine konuşmadan, içindekini kusmadan… Oysa ölüm, bizim hayatımızdaki en anormal normaldir. Hayat ‘hep böyle devam edecekmişçesine’ devinirken bir sabah bambaşka bir role uyanırsın. Bütün ezberin değişir ve bir ailenin külliyen ezber değiştirmesi kolay göğüslenecek bir süreç değildir. Hele ki o ezber nesillere dayanıyorsa.

Köksüz’de anlattığım ailenin annesi Nurcan, annesinden, ihtimal o da annesinden kendi sınırlarını evin içinde çizmeyi öğrenmiştir. Kocası -ve artık aslında neredeyse kendisinin de babası olmuştur- resimden çekilince, Nurcan’ın kendine aile içinden yeni bir koca seçmekten başka umarı yoktur. O da bu rol için en yakınını, büyük kızını bulur. Zaten anne kız ilişkileri, her ikisinin de taşıdığı cinsel kimlik dolayısıyla daha en başından ayrılmazcasına özürlüdür çoğu zaman. Denklemdeki görece denge unsuru ‘baba / koca’ çekilince, bu özür artık üstü örtülemez hale gelir ve aralarında gündelik tek tük cümlenin naifliğine sırtını vermiş ağır bir savaş başlar.

T.G: Televizyonda uzun soluklu diziler yazdığını biliyoruz. Yazdığın televizyon serilerinin uzun sürmesi, senin ulaşabildiğin pek çok seyirci olduğu anlamına da geliyor. Işler güçler yolundayken, nedir seni film yapmaya iten? Kim ya da kimler için bu film?

D.A: Televizyon kendi kurallarını dayatmada sınır tanımayan bir mecra. Aynı zamanda üretimin -ne olursa olsun devam ettiği, kepenk indirmeyen bir fabrika. Yine de televizyona bir drama hazırlarken kendimi karartmadan yol alırım. Var olmayan ülke hayali kurmadan ama kalıplarla oynamaktan da vazgeçmeden. İşte sinema tam da bu anların imdat çekici. Eğer hikaye anlatmaksa derdin, -ki sen de bunu iyi bilenlerdensin- ille var olmayan o ülkeyi hayallersin. Kısıtlanmadan, önüne servis edilen şablonlar olmadan, salt hissine sırtını dayayarak yol alabildiğin o özgür alanı. Burada bir parantez açıp özellikle bu topraklarda, handiyse imece usulü yapılmaya çalışılan sinemanın yönetmeni / yazarı zerrece sınırlamayan bir cennet vadisi olduğunu ima etmediğimi de belirtmek gerek. Yine de sinemanın kendi ritmine ahenk bir türkü tutturmana elvermesi, bir hikayeci olarak bana şunu muştuladı: ‘’Umudunu kaybetme!’’

T.G: Oyuncu seçiminden bahsedebilir miyiz? Bilinen oyuncularla daha evvel hiç görmediğimiz oyuncuların bir arada. Neye göre seçtin oyuncularını?

D.A: Köksüz‘ü yazmaya başladığımda, Feride henüz adı bile konmamış bir karakterken yüzü hep Ahu’nun yüzüydü. Bittiği zaman ilk okuyan, hayale ilk ortak olan, zor bir düşünce sürecinin ardından biraz da ağzımın içinden, çekinceyle verdiğim ‘ben çekiyorum’ haberi üzerine filme daha coşkuyla omuz veren de hep o oldu. Bu karşılıklılık açısından şanslı sayıyorum kendimi. Yine sette beni zorlayacak sahnelerin odağı Gülten karakteri için Mihriban Er incelikli bir özveriyle destek oldu filme. İlk oyunculuk deneyiminin beşiğindeki ergen oğlumuza öyle zarafetle rehberlik etti ki, sette elim çok kolaylaştı. Diğer şansım Lale Başar ve Savaş Alp Başar’ın, filmin diğer iki majör karakterinin, anne Nurcan ve oğul İlker’in gerçek hayatta da ana-oğul oluşuydu. Bu iki karakter için bildik arama süreçlerinden, mide kasılmalarından, kramplardan geçtim. Nihayet Lale Abla ve Alp’le anlaştığımda, aile kafamda oturmuş oldu. Oyuncu seçiminde özellikle üzerinde durduğum nokta, bilinen – bilinmeyen oyuncu ayrımından ziyade ailenin organik bağına ters düşmeyecek kararlar vermekti.

T.G: Gündelik hayat akarken, sen, haftalarca anlatmak istediğin hikayenin anlatıcısı olarak sete gittin, orda bir ritmin belirleyicisi ve orkestra şefi oldun. Kurgun olanı yaratma safhasında, birçok “reel/ rasyonel” koşula maruz kaldın. İnsanın kendi hikâyesini kurgulamak gücüne sahip olduğuna inananlardan olduğunu biliyorum. İki hikâyeyi eşzamanlı oluşturmak nasıldı? Neler hissettirdi yahut nasıl tümseklerle karşılaştırdı seni?

D.A: Bir senaryo yazarı olarak temelde benim yaptığım iş ‘ol’ demektir. İlgili onay süreçlerinden de geçtikten sonra yazdığım şey ‘olmuş’ halde karşıma gelir. Bunun handikapları olduğu kadar leziz bir konfor alanı da vardır. İzlediğin karşısında yazdığını daha da cilalayıp, olmayanlar hakkında uzun uzun yakınabilme hakkı mesela. Sete çıkmadan önce uzun ve detaylı bir ön hazırlık süreci geçirmeme, özellikle 2 ay boyunca gün aşırı / tam gün temposuyla her sahnenin oyunlarını oyuncuların da enfes özverisiyle çalışmış olmama rağmen setteki bileşenler karşısında çok zorlandığım anlar oldu. Eksiğini göre göre düzeltemediğim planlar. Kendimi dövmek yerine teslim olmayı, setin getirdiklerini olabilecek en verimli şekilde kullanmayı seçtim. Diğer türlüsü ilk fiLmin harcı değildi. Aylarca kağıt üzerinde idealize ettiğin bir hikaye var elinde. Fakat olanakların belirli. Çekim süren, bütçen vs. Bu noktada senin o olmayan ülkenin İzmir asfaltında bir yere toslamaması mümkün değil. O anlarda, Ahmet’in ön hazırlığa gömülmüşken yaptığı uyarı hep kafamın arkasında bir yerde, rehberlikteydi: ‘’Şimdi filmi dilediğin gibi toparla , her karesine hakim ol ki sete çıktığımızda olabildiğince dağıtabilesin, daha sonra kurguda tekrar toplayacaksın.’’ Aşağı yukarı böyle işledi süreç.

T.G: Evet, bu bir ilk film. İlk filmler beni müthiş heyecanlandırıyor. En çok bundan söz etmeni istiyorum. Henüz “stilini oluşturacak kadar tecrübe sahibi olmadığın” bir işi yaparken, üstelik bu iş hem öz hem biçim konusunda ciddi bir birikim gerektirirken, el yordamıyla bulduğun, bulamadığın, bulup heybene koyduğun yahut yaptıktan sonra pek de hoşlanmadığın şeylerden bahseder misin bize biraz? yüzme bilip, denizi hep görüp ama hiç yüzmemiş olanın denize atlayıvermesi gibi bu çünkü. Boğulacak gibi oldun mu?

D.A: İlk filmler tam da bahsettiğin üzere, el yordamıyla yol tayin etmeye çalıştığın karanlık labirentler gibi. Boğulacak gibi olmadıysam da pek mühimsediğim sahnelerin sabahlarında mesela, korkudan yataktan kalkmak istemediğim oldu. Az önce bahsettiğim gibi anlar yaşadığım da. Olmadığını görüp hissedip velâkin ne yaparsam yapayım değiştiremeyip teslim olduğum anlar. Sevdiğim bir sinefil arkadaşımın sözü kulağımda, ‘herkes ilk filminde Citizen Kane yapmak istiyor ama işte bir tane Orson Welles var.’ Gerçi bunun devamında Orson Welles’in bir röportajında etmiş olduğu pek sevdiğim açıklamasını anmak gerekir, ‘ilk filmimde zirveye çıktığım doğru, o günden bu yana kariyerimde zirveyle zemin arasındaki yolu tamamlıyorum’ minvalli bir açıklama idi. Sanıyorum o aralığa ille ihtiyaç var. Sete çıkana kadar cephaneliğimi olduğunca istifleme arzusundaydım, aşık olduğum filmler, başucu romanlarım, beni an’dan alan ya da an’a mıhlayan müzisyenler, uzaklarda bir başıma karaladıklarım, gördüklerim, kadınlar, erkekler, hikayeler, hikayeler… Fakat sette hepsi silindi, tek bir şeye ihtiyaç duydum, hislerim.

T.G: Filminin son hâli, senin hayal ettiğinle denk mi?

D.A: Ahahah. Pek şakacı, pek latifsiniz azizem. Ama diyebilirim ki, bir duygunun peşindeydim bu filme soyunurken ve sanıyorum o duygu elle tutulur bir anlatıma dönüştü. Filmin her aşaması, hayallemenin bitmediği bir yolculuğa çıkarıyor yönetmeni. Yazarken hayalim başkaydı, çekerken dönüştü, kurguda bambaşkaydı. Hepsine denk bir görsel var mı, inan bilmiyorum.

T.G: İlk filmini bitirmiş bir yönetmenin o “sonrası” hissi sende nasıl cereyan etti? “Yönetmen yalnızlığı” tiyatro oyunlarının ilk gösteri gecesinden sonra, tiyatro yönetmenlerini bile vurur. Böyle söylenir. Sen ne dersin, “yönetmen yalnızlığı”na?

D.A: Ağır bir hadise olduğunu söyleyebilirim. 8 aylık bir kızım var: Çiçek. Çiçekkız, geçtiğimiz yaz tam da filmin ön hazırlığının içine doğdu. Hemen arkasından da o 4 aylıkken sete çıktık. Ne olduğunu anlayamadan iki doğum birden yapmış oldum. Kurgu bitip kendime kaldığımda , Post Partum depresyonla leziz bir işbirliğine giren , senin ‘yönetmen yalnızlığı’ diye adlandırdığın , bendeki tezahürü ‘şimdi ne olacak?’şaşkınlığıyla anlatılabilecek süreç canıma okudu. ‘Köksüz’ yazımı, projelendirilmesi, teknik hazırlıkları ile 3 senedir hayatımın en kırılgan hayali. Bitirip çalışma odama çekildiğimde derin bir boşluk hissiyle boğuşmak zorunda kaldım.

T.G: Türkiye’de yapılan sinemayı, devinen sinema camiasını ve sinema platformlarını nasıl buluyorsun ? İnternet üzerinden dönen bilgi akışını, sinema sayfalarını, yazılıp çizilenleri takip ediyor musun? Mesela Fil’m Hafızası’nı okuyor musun?

D.A: Seni 5 yaş yaşlandıracak kadar üzerine konuşabileceğim, dilin zembereğini boşaltacak genellikte bir soru. Daha geniş mecralarda tartışmak üzere es geçeyim. İnternette pek çok sayfa ve blog takip ediyorum. Fil’m Hafızası da buna dahil. Film okumalarını hep çok sevdim. Ama özellikle haz aldığım nokta, festivaller dışında kıyı köşede gözden kaçırabileceğim pek çok taze yönetmenden eli –iyi ki de ve hayli lezzetle- kalem tutan sinefiller sayesinde haberdar olmak.

T.G: Bir sinefil olarak listende en başta duran “ilk film”i sormak istiyorum sana…

D.A: Listeler beni hep irkiltiyor. Devingen mahluklarız. Her günümüz başka. Her güne bir liste yapmak mümkün. Elbette , -klişe olacak ama klişeler her zaman öcü değildir diyerek devam edelim- Citizen Kane’den bahsetmeye teşneyim. En hayranlık duyduğum ilk film olmamakla birlikte Köksüz’den sonra, Sofia Coppola’nın Virgin Suicides’ı da daha bir yakınıma düştü.

T.G: Yurt içi ve yurt dışındaki festivallerle ilgili bir tasarrufun var mı? Hayal ettiğin bir şey? Ya da bizlere müjdeleyebileceğin bir gelişme?

D.A: İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma’ya seçildik. Birlikte ne yönetmenler tanıdığımız, ne hikayeler keşfettiğimiz Atlas Sineması’nda şimdi Köksüz oynayacak. Bu bile içimi titreten hayal tezahürlerinden biri. Bundan sonrasında yol bizi nereye götürürse.

T.G: Peki, ya sonra? Şimdi neleri plânlıyorsun? Filmi görücüye çıkarmanın geri dönüşlerini henüz almadın, o duygulanımı yaşamadın biliyorum, ama film yapmayı sürdürmek istiyor musun? Yoksa bu “oluşuna bırakmayı” tercih ettiğin bir şey mi olacak?

D.A: İnanın bu soruya yanıt vermek benim için çok erken.

T.G: Köksüz, bir film değil de bir şarkı olsaydı, senin zaviyenden bakıldığında, hangisi olurdu?

D.A: Bu minval karşılaştırmalardan hep imtina ederim. Fakat filmi çekerken, bazı günler neredeyse her set arasında kulaklığımda Wim Mertens – The Fosse vardı. Köksüz şarkı olsa bu olmazdı belki ama fonunda süreğen bir melodi dönseydi, sanıyorum bu olurdu.

T.G: Benim sormayı atladığım, ama senin bahsetmeyi dilediğin bir şey var mı? Röportajımız demokratik koşullarla son bulsun.

D.A: Pek de güzel olurdu lakin afili kapanış cümlelerinin insanı değilim. Röportajın tamamında ışık görmüş tavşan gibiliğim elvermiştir sanıyorum.

tugce

1983 yılında İstanbul’da doğdu. 2004 yılında, Eskişehir’deki konservatuvarın oyunculuk bölümünden mezun olarak öğrencilikten men edildi. Ödenekli ve özel tiyatrolarla çalıştı, reklamlar seslendirdi, televizyon serilerinde yer aldı. Bugünlerde otuzlarını selamlıyor ve bu dünyadaki çoğalmanın her şeyden çok sinema’yla gerçekleşebileceğine inanıyor. Argümanları konusunda ordinaryus sayılamaz ama pek hisli kız. Mucizesi sinema.

Etiketler: ahu türkpençedeniz akçayköksüzroportajtugce gulec
tugce

tugce

1983 yılında İstanbul’da doğdu. 2004 yılında, Eskişehir’deki konservatuvarın oyunculuk bölümünden mezun olarak öğrencilikten men edildi. Ödenekli ve özel tiyatrolarla çalıştı, reklamlar seslendirdi, televizyon serilerinde yer aldı. Bugünlerde otuzlarını selamlıyor ve bu dünyadaki çoğalmanın her şeyden çok sinema’yla gerçekleşebileceğine inanıyor. Argümanları konusunda ordinaryus sayılamaz ama pek hisli kız. Mucizesi sinema.

YazarınDiğer Yazıları

    Ucuz Bir Hikaye Seni de Üzerdi: Jobs

    Ucuz Bir Hikaye Seni de Üzerdi: Jobs

    22 Ağustos 2013
    Murat Emir Eren ve Talip Ertürk’le Söyleşi

    Murat Emir Eren ve Talip Ertürk’le Söyleşi

    11 Temmuz 2013
    Holy Motors: Ey Seyirci, Uyan!

    Holy Motors: Ey Seyirci, Uyan!

    16 Mayıs 2013
Sonraki Yazı
Charlize Theron

Charlize Theron

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editörün Seçtikleri

Av Ya Da Avcı Olmak, İşte Bütün Mesele Bu!: İnsanlar İkiye Ayrılır (2020)

Av Ya Da Avcı Olmak, İşte Bütün Mesele Bu!: İnsanlar İkiye Ayrılır (2020)

Tuba Büdüş
5 Ekim 2021

Bir İçerik Üreticisinin (Gerçek) Anıları: Sweat (2020)

Bir İçerik Üreticisinin (Gerçek) Anıları: Sweat (2020)

Selin Tanyeri
29 Eylül 2021

Sorry We Missed You (2019): Haksızlığa Öfkelenmiyorsan Nasıl Bir İnsansın?

Sorry We Missed You (2019): Haksızlığa Öfkelenmiyorsan Nasıl Bir İnsansın?

Büşra Soylu Küçükkaya
17 Temmuz 2021

Mafya Filmleri

Mafya Filmleri

Fil'm Hafızası
28 Haziran 2021

Bugün Dünün Aynısıydı: Zamansal Döngü Filmleri

Bugün Dünün Aynısıydı: Zamansal Döngü Filmleri

Burakhan Yanık
25 Haziran 2021

  • Biz Kimiz?
  • Gizlilik Politikası
  • KVKK
  • Çerez Politikası
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Biz Kimiz?
    • Ekibimiz
    • Gönüllülük İlanları
  • Film Önerileri
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
  • Sinema Yazıları
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
  • Haberler
  • Kısa Filmler
  • Spotify
    • Podcasts
    • Playlists
  • Etkinlikler
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • Galeri
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In