Mommy (Yön: Xavier Dolan, 2014)
Xavier Dolan’ın çektiği filmlerle yaşı arasında bağlar kurmaktan, buna şaşırmaktan, geleceğiyle ilgili parlak sözler yinelemekten vazgeçmenin zamanı artık geçiyor. Zira bu kez de Cannes’dan Jüri Ödülü’nü, ana yarışmada ilk kez ödül alan 83 yaşındaki Jean-Luc Godard’la paylaştı Dolan. Son filmi Mommy’de ise naif ve pek tatlı ilk filmi J’ai tué ma mère’in (2009) duygusal ve fiziksel aksiyonlarının yükseklerde gezindiği çarpıcı bir tür remake’ini çekmeyi başarıyor. Filmdekilerin bakış açısının kadraja yansıtıldığı ve böylelikle özgün bir sinemasal lezzet uyaran Mommy, anneyle oğlu arasındaki sorunlu ilişkiye sabbatical bir komşunun dâhil olmasıyla birlikte banliyödeki hayatların darlığını ve korkunç bayatlığını sahneler. Komik, hüzünlü, güncel diyalogların gücü; Fransız Yeni Dalga’ya refere çocuk vurgusu, karaoke-otopark mizansenleri ve içindeki müzik kullanımıyla genç bir soluk, yeni ufuk.
Whiplash (Yön: Damien Chazelle, 2014)
Michael Jordan’ın efsane olmak için kendisini nasıl programladığı hikâyeleriyle; Rocky, Karate Kid gibi figürlerle, ‘Beyazlar Beceremezler’le büyümüş nesiller olarak Whiplash’teki otoriter koro şefi – hevesli genç baterist ilişkisinden etkilenmemek mümkün değil! Fakat ‘sert usta’ karakterinin altında bir blues barda piyano çalar naifliğe, baterist çırağı çok erkenden sınıfa çağırıp tam vaktinde derse girmeye, ‘’seni motive etmek için onu kullandım’’ demeye uzanan türlü klişeye göz yummanın sonu Whiplash’i Full Metal Jacket’in ilk yarım saatiyle karşılaştırmaya kadar gider. Usta çırak arası ters motivasyonun, gelişme sürecindeki hırslı bir gencin hayatındaki sarsıcı etkilerini gösteren, esasında kişiye ‘aferin’ denilerek onun kendi kapasitesini aşmasına veya Charlie Bird Parker’laşmasına engel olunduğunu aktaran filmin; 15 dakika boyunca süren canlı, kanlı bir performansın sergilendiği Carnegie Hall’daki son konser sahnesiyle coşku had safhaya ulaşır ve Rocky izler gibi oluruz: Acı yok, çal baterist çal!
Salihcan Sezer