Bu yıl 40. İstanbul Film Festivali Haziran gösterimlerinde izleme şansı yakaladığım filmlerden bir diğeri ise Ulbolsyn oldu. 2020 Kazakistan Fransa ortak yapımı filmin yönetmenliği ve senaryosu ise Adilkhan Yerzhanov’a ait. 2020 Tallinn NETPAC Ödülü’nün de sahibi olan film, Türkiyeli izleyicilere çok da yabancı olmayan bir konuyu beyaz perdeye taşıyor.
Filmin baş kadın kahramanı Ulbolsyn kardeşini yurt dışında okutmak için Karataş’a köyüne döner. Ama Ulbolsyn bu isteğini gerçekleştirmesi hiç de kolay olmayacaktır. Ulbolsyn’ın Karataş’ta geçirdiği bir iki günlük sürece odaklanan film yalnızca Karataş’taki kadın erkek ilişkilerini değil aynı zamanda ataerkil düzen içindeki kadının rolünü de gözler önüne seriyor.
Ulbolsyn, film süresince kız kardeşini yurt dışında okutmak isteğinden diğer bir deyişle onu içinde bulunduğu düzenden kurtarmak için verdiği mücadeleden vazgeçmiyor. Ulbolsyn’ın verdiği bu mücadele ise ataerkil düzen içindeki toplumsal cinsiyet rollerinden modern ve geleneksel yapı arasındaki uçuruma, bürokrasiye, işlevsiz devlet kurumlarına hatta medya gücüne kadar farklı konuları da eleştirel bir tutumla gözler önüne seriyor.
Ulbolsyn kız kardeşinin naklini almak için Azhar’ın okuluna gidiyor. Ulbolsyn bambaşka bir bürokratik çıkmazla meşgul olurken Ahzar kaçırılıyor. Ulbolsyn, Karataş için bir öteki. Şehirde yaşayan, bir televizyon reklamında oynayan, ekonomik özgürlüğü olan ve Karataş’ta yaşıyan kadınlara benzemeyen bir öteki. Karataş’ta bulunmadığı süre zarfında orada neler olup bittiğinden de belli derecede habersiz. Bu yüzden tüm Karataşça bilinen bu kaçırılma olayını kimin, ne için gerçekleştirdiğini de bilmiyor. Ulbolsyn önce kardeşini bulmaya çabalıyor. Kardeşini bulduktan sonra da kapana kısıldıkları Karataş’tan düzenden kurtulmak için türlü yollar deniyor.
Ulbolsyn’ın karakolda karşılaştığı durumaları filmin işlevini yitirmiş devlet kurumlarına olan ironik eleştirisi olarak yorumlamak yanlış olmayacaktır. Ulbolsyn saatlerce karakola herhangi bir polisin gelmesi için bekliyor. Ulbolsyn kız kardeşini kaçıran arabayı görmüş, plakasını almış olmasına rağmen hiçbir polis memuru onu ciddiye almamakla kalmayıp Ulbolsyn’ın ifadesini bile almıyorlar. Polisler bunun yerine karakolun duvarlarının rengine karar vermekle ya da bulmaca çözmekle meşguller. Ama film polislerin bu tutumunun yalnızca Ulbolsyn’a karşı değil genel olarak karakoldaki işleyişin bu yönde olduğunun da altını çiziyor. Polislerden herhangi bir yardım alamayacağını anlayan Ulbolsyn ise çareyi arkadaşı olan bir SAT komandosunu ve ekibini çağırmakta buluyor.
Azhar köylüler tarafından oldukça saygı gören bir “doktor”, şifacı hoca tarafından kaçırılıyor. Azhar, sadece on altı yaşında olmasına rağmen kendisinden yaşça büyük bu şifacı hoca ile ikinci karısı olarak evlendirilecek. Son derece geleneksel ve batıl yöntemlerle “hastalarını” iyi ettiğine inanılan doktor Karataş halkının saygı duyduğu kadar korktuğu da bir figür. Tüm köy haklı sadece SAT ekibini bertaraf etmekle kalmıyor, Ulbolsyn’ın daha sonra yardım isteyeceği gazeteciyi de etkisiz bırakıyor. SAT ekibi de, gazeteci de sonradan Ulbolsyn’ın başka bir kurtarma planı yapacağı arkadaşı da Karataş’la ve ataerkil düzenle işbirliği yapmayı tercih ediyor. Öyleki Karataş’a Ulbolsyn’ yardım etmek için gelen ve başlangıçta düşman olarak görülen SAT ekibi de, gazeteci de doktor ve çevresindekiler tarafından son derece misafirperver bir şekilde ağırlanmaya başlıyorlar.
Filmin öne çıkan yanlarından biri de Ulbolsyn’ın karşı karşıya kaldığı her zorlukta dışarıdan bir yardım çağırması ama bu yardımların hiçbirinden sonuç alamaması. SAT ekibi de Ulbolsyn’ın daha sonra başvuracağı birçok yardım gibi sonuçsuz kalıyor. Ulbolsyn filmde ataerkil düzenin temsili haline gelen Karataş diğer bir değişle Karataş’ta yaşayan insanlarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Kız kardeşi Azhar da dahil olmak üzere film süresince herkesçe dışlanan ve önüne sürekli farklı engeller çıkarılan Ulbolsyn sonunda kurtuluşu kendisi sağlıyor.
Kapana kısılan, dışarıdan almaya çalıştığı her yardım bir şekilde bertaraf edilen Ulbolsyn kendi yaptığı plan dahilinde kendilerini zorla alı koyan herkesi vurmak zorunda kalıyor. Ulbolsyn filmin sonunda tüm film boyunca taktığı boyunluğunu çıkarıp kardeşi ile yeni bir hayata başlıyor.