Bu yıl 18.si gerçekleştirilen !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, çeşitliliğin birlikteliğinden ilham alarak çıktığı yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor.
!f Çocuk, !f Efsaneler ve !f Belgeseller gibi birçok seçki ile dopdolu bir program hazırlayan festival, 13 – 22 Eylül tarihleri arasında sinema severleri bekliyor.
19 Eylül günü !f İstanbul kapsamında gösterimi yapılacak yapımları buradan inceleyebilirsiniz.
19 Eylül – Perşembe
Yönetmen: Carlos Reygadas
Tür: Dram
Süre: 177 dakika
Varoluşçu filmleri ile tanınan Meksikalı yönetmen Carlos Reygadas, son projesi Our Time’da karakterler irdelemelerine sadık kalarak kendi çizgisinde ilerlemeye devam ettiğni gösteriyor. Reygadas’ın kendisinin canlandırdığı karakter Juan ve eşi Esther’in beraber işlettikleri boğa çiftliğine Amerikalı at yetiştiricisi Phil’in gelmesi ile çift aşk ve sadakat bağlamında evliliklerini gözden geçirir. Açık bir evlilik yürütmelerine rağmen eşinin Phil ile ilişkisi Juan’ın içinde kıskançlık ile beraber başka duyguları da uyandırırken üçlünün arasındaki iletişim eksikliği büyük bir probleme işaret eder. Bir kadının benliğini tanıma hikayesinin ataerkil bir kendini tatmin etme yarışına dönüşmesinin getirdiği gerginlik, modern zamanın beklentileri çerçevesinde maskülenliğin kanıdı ihtiyacına dönüşümünü gösteriyor ve filmin temposunu belirleyen ana nokta oluyor.
Suç Unsuru – Kadıköy Sineması / 13.00
Yönetmen: Süleyman Arda Eminçe
Tür: Dram, Komedi
Süre: 81 dakika
Komiser Baran ve ekibi yapılan ihbar ve savcının emriyle geldikleri evde, olayı aydınlatmak için dikkatlerini garip ve tekinsiz buldukları bu ikiliye yöneltmiştir. Olaya, görevi gereği dahil olan apartman yöneticisi, Arslan Bey ise yeni taşınan komşularını hiç tanımadığı gerçeğiyle yüzleşirken kapı komşularının iddialar karşısındaki soğukkanlı duruşlarına da anlam veremez. Arama süresince varolan şüphelere yenileri eklenir.
Görülmüştür – Kanyon 9 / 16.00
Yönetmen: Serhat Karaaslan
Tür: Dram, Komedi
Süre: 95 dakika
Yönetmen Serhat Karaaslan, gerçekleştirdiği kısa filmlerinin ardından ilk uzun metraj deneyimi olan Görülmüştür filminde, mahkum mektuplarını denetleyen Zakir karakteri ile sansür konusuna değinmiştir. Hikaye anlatıcılığıyla ilgilenen Zakir’in rutin hayatını, denetlediği bir mektubun içinden çıkan fotoğraf değiştirir. İlham umudu ile başlayan bu fotoğrafın hikayesi; Zakir için bir takıntı alırken, izleyiciyi ise algılanan gerçeklikten koparmaya başlar. Öncesinde varlığını hissetmediğimiz tutku, artık Zakir karakterinin mukavemetini temsil eden önemli bir parçasıdır. Yazın hayatı ile gerçekliği girift bir kurgu ile bağlayan film üzerinden, kontrol etme pratiğiyle gelişen tutkulu bir hikayeyi izlemek mümkün.
* Görülmüştür filminin 19 Eylül Perşembe 16.00 Kanyon Salon 9’da gerçekleşecek gösteriminden sonra yönetmen ve film ekibiyle soru-cevap yapılacaktır.
Nosferatu – Kadıköy Sineması / 19.00
Yönetmen: Friedrich Wilhelm Murnau
Tür: Fantezi, Korku
Süre: 94 dakika
Thomas Hutter bir emlakçının sekreteri olarak çalıştığı Wisborg’ta eşiyle mutlu mesut yaşamaktadır. Bir gün şefi onu Transilvanya’ya, Kont Orlok’la bir evin satışını görüşmek üzere iş gezisine gönderir. Bir terslik olduğunu sezen eşi Ellen, kocasının kendini içine attığı tehlikeyi fark eder, ancak onu gitmekten alıkoyamaz. Karpatlarda kaldığı misafirhanenin sahipleri Hutter’ı Orlok hakkında uyarır ve ona “kan emici vampir” hakkında bir kitap verirler. Daha sonra Kont, Hutter’ı şatosunda yatılı bir akşam yemeğine davet eder ve satış sözleşmesini imzalar. Yemeğin ertesi günü uyandığında Hutter, boynunda kırmızı lekelerin olduğunu fark eder ve dehşet verici gerçekle yüzleşir: Orlok bir vampirdir. Şatodaki ikinci gece Orlok Hutter’a saldırır ve takip eden sabah tabutlarla yüklediği faytonuna binerek oradan ayrılır. Kendisinin ardından Orlok’un karısının peşine düşeceğinden korkan Hutter da şatodan hızla ayrılır. Günlerden bir gün içi veba, ölüm ve ecel ile yüklü kaptansız bir hayalet gemi Wisborg’a yanaşır. Orlok şehre gelmiştir ve gelişiyle veba şehre yayılmaya başlar. Ellen yapması gerekenin farkına varır ve kendini feda ederek vampire teslim olur. Ertesi günün ilk ışıklarıyla beraber bu gizemli figür hiçliğe karışarak kaybolur.
The Dead Don’t Die – CKM / 21:30
Yönetmen: Jim Jarmusch
Tür: Komedi, Korku
Süre: 104 Dakika
Amerikan bağımsız sinemasının isyankar yönetmeni Jim Jarmusch’un 72. Cannes Film Festivali’nde olay yaratan açılış filmi The Dead Don’t Die, oldukça huzurlu Centerville kasabasında ölülerin mezarlarından yükselerek kasaba halkının kendisini bir zombi istilası altında bulmasının trajikomik hikayesini anlatıyor. Film dev oyuncu kadrosuyla (Bill Murray, Adam Driver, Tilda Swinton, Steve Buscemi, Iggy Pop ve Tom Waits) tüketim kültürünün zombileştirdiği günümüz insanlığına bir eleştiri niteliğinde.
The Death of Dick Long – Kanyon 6 / 22:30
Yönetmen: Daniel Scheinert
Tür: Komedi, Dram
Süre: 100 Dakika
Bir müzik grubunun provasının sonu ne kadar kötü bitebilir ki? Grup üyelerinden birinin ölmesi dışında… Swiss Army Man filminin yönetmenlerinden Daniel Scheinert, bizi Amerika’nın güneyinde isimleri ile lakaplarının alakası olmayan insanların yaşadığı bir kasabada çözülmeyi bekleyen bir ölüm ve bundan kaçan grup üyelerinin absürdlüğüyle buluşturuyor. Film boyunca kulağımızdan eksilmeyen ağır güney aksanı ve hiç bitmeyen aksilikler suratınızda saçma bir gülümseme bırakıyor. Başlangıçta çirkin bir cinayete kurban gittiği düşünülen Dick’in ölümü aslında hiç sanıldığı gibi değildir.