Önemli belgesellerde imzası olan Mahmut Fazıl Coşkun’un bol ödüllü ilk filmi Uzak İhtimal, önyargı ve dinsel çatışmalardan tamamen uzak, olanca sadeliği ve kalbiyle düşünebilen her bireyin hissedebileceği titizlikle çalışılmış senaryosuyla keyifli bir seyir sağlıyor. Asırlardır süregelen baskıcı geleneğin maruz bıraktığı “öteki” kavramıyla yüzleşmemiş olan müezzin Musa’nın mesleğindeki ilk ataması İstanbul Galata’da bir camiye çıkar. Hayatında ilk kez İstanbul’a gelen ve olanca naifliğiyle yeni düzenine adapte olmaya çalışan Musa, kiliseyle evi arasında bir hayata sıkışmış İtalyan asıllı rahibe adayı Clara ile kapı komşusu olur. Clara’nın mabedinde yer alan, Musa’nın ise karanlığın içine düştüğü anda yaşamını aydınlatan mumun alevi gibi coşku içinde yanan iki gencin kendilerine bile söylemekte güçlük çektiği ve dışa vuramadığı aşk duygusu filmin her anına yayılırken sahaf Yakup Bey ile yollarının kesişmesi başka bir hikayeyi doğurur. “Çeşitlilik”, “farklılık”, “eşitlik” temalarına değinmeden ilerleyen hikayede Musa ve Clara’nın yakınlaşması inançlarına rağmen mümkün olacak mıdır, yoksa tüm bu arzular uzak bir ihtimal olarak mı kalacaktır sorgusunun sağladığı sıcak atmosfer filmin sonuna kadar kendini koruyor.