‘’ Herkes doğru insanla tanışmak için yazar, çizer, hayal kurar. Ama ben camdan atlar ve onun üstüne düşerim.’’1970’lerde Zero Mostel için yazdığı, 1977’de aktörün ölümü üzerine rafa kaldırdığı kusursuz senaryosu ve oyunculuklarıyla seyirciyi içine çekip asimile eden bir Woody Allen masalı… Filmde saf ve güzel taşra kızının şehre gelmesiyle yaşadığı büyük heyecanıyla ana karakterimize âşık olması, sanat insanları, sonradan görmeler, çarpık ilişkiler, kapitalizm eleştirisinden kesitler en yalın haliyle anlatılmaktadır. Öyle ki, toplum öğesini, üst benliği, din ve ahlak kavramlarını hayatınızdan çıkarırsanız ‘ Whatever Works’ karakterlerine dönüşebilirsiniz. Bu fazlasıyla ütopik fakat aynı zamanda gerçekçi filmde Boris, yüksek IQ ve entelektüel seviyesine rağmen çığır açan fikirlere sahip olmayan bir adamdır. Larry David insan ırkını genelleyerek aptal bulan, pesimistliği ile hayattan zevk alamayarak, tipik ölüm ve yaşlılık korkuları, takıntıları ve alt metinde hissettirilen yalnızlıktan hoşlanmama durumuyla baş başa olan bu karakteri canlandırmaktadır. Naif bir şekilde, bütün klişeler kullanılarak, şans faktörünün unutulmaması gerektiğini eğlenceli bir şekilde vurgulayan filmimiz, özetle, ne kuantum fiziğini yalayıp yutmuş olmak, ne çok satan kitapları kaleme almak, ne de düzenli olarak terapiste gitmek mutlu olmanın şartı değildir diyor.