“Tüket – itaat et – öl” çizgisini kestirmeden kıran gerçek bir hikayenin tezahürü… Avusturyalı yönetmen Michael Haneke, Kent Üçlemesi’nin bu ilk filminde, meta egemenliğinde stereotipleşmiş, orta sınıf bir ailenin intiharını anlatır. Filmin başından sonuna kadar görülen tüketim maddelerinin, insan yüzlerinin önüne geçmesi çöküşü hızlandırır. Kurtuluş ise elde edilen her başarıdan, kazanılan her kuruştan, alınan her maldan uzaklaşmakta bulunur. Fakat sistemi ayakta tutan o duvarlara bir balyoz darbesi indirmeden, onları kapladığınız tabloları, aynaları ne kadar parçalarsanız parçalayın, kaçış münferit olacaktır. Yedinci sanatın uzak kıtası, izleyenlerine, üstüne düşünecek çok şey vaat ediyor. .