Vizyona girmesiyle belgesel dalında birçok adaylık kazanan, son olarak ise Oscar adaylarında son beşe kalan El Agente Topo (2020), yaşadığımız çağın en büyük dertlerinden birine odaklanır. Film, bir huzurevine konuk eder seyirciyi. Lakin bu konukluk hayli zor ve yıpratıcıdır. Kendisine verilen casusluk göreviyle huzurevine giren Sergio isimli dünyalar tatlısı bir yaşlıyı takip ederiz. Sergio, özel bir dedektif tarafından müşterisinin annesinin huzurevindeki hayatını incelemesi için görevlendirilir. Kendisine gözlemlerini yapmak için bazı kayıt donanımları verilir. Fakat sadece Sergio’nun kayıtlarıyla hayat bulmaz film. Sergio’dan önce başka bir bahaneyle huzurevinde çekimlere başlayan üç kişilik ekip, neredeyse 300 saatlik ham çekim yapar, bu yalnızlar ve terk edilenler diyarında.
Sergio’nun kamerayla takip edildiği sahnelerin çoğunlukta olduğu film, seyircide yer yer kurmaca hissiyatı yaratmaktadır. Fakat filmde kurmaca hiçbir yan olmadığı gibi her şey fazlasıyla gerçek ve yıpratıcıdır. Üstelik huzurevinde her şey olması gerektiğinden çok daha yolunda gitmesine rağmen… Çünkü en büyük sorun kötü muamele değil yalnızlıktır. El Agente Topo yer yer seyirciyi güldürme amacı taşısa da safi yürek acısıdır.
Henüz birçok yaşıtı gibi yalnızlığı tam olarak tatmamış, kısmen daha şanslı olan Sergio, yaşadıkları ve gözlemledikleri sonucunda hissettikleriyle seyirciyi öylesine yakalar ki onunla özdeşlik kurmamak adeta imkânsızdır. El Agente Topo, her ne kadar Oscar heykelciğine sahip olamamış olsa da unutulmazlar arasında yerini çoktan almıştır.