Love ailesinin akşam yemeği, kapının çalınmasıyla bölünür. Nat’in babası kapıyı açtığında tüm dünyası paramparça olur. Kötü şöhretli Rufus Buck (Idris Elba) ve onun çetesi eve girer. Nat’in anne ve babasını soğukkanlılıkla öldürürlerken, çocuğun alnına da bir haç çizerler. Henüz çocukken ailesi katledilmiş olan Nat Love (Jonathan Majors) hayatını bu cinayetin faillerinden alacağı intikama adar. Yirmi yıl sonra Rufus Back’in hapisten çıktığını öğrenen Nat, çetesiyle birlikte onun peşine düşer. Mary Fields (Zazie Beetz) ve Bass Reeves (Delroy Lindo), bu amaç uğruna Nat ile birleşir. Bu sırada Buck’ın ekibi de boş durmaz. Trudy Smith ve Cherokee Bill’in de dahil olduğu çete, Buck’ı mahkûm treninden kaçırmıştır. Batı’nın en büyük kötüleri, amansız bir savaşa hazırlanmaktadır.
Yönetmen ve yardımcı yazar Jeymes Samuel, tür klişeleriyle oynayarak tarihi ve siyasi referansları filme yedirir. Samuel’in dokunuşları; renk, boşluk ve ritmin akıcı ve kendinden emin bir şekilde kullanılmasıyla, filmin her boyutunda ortaya çıkar. Hikâye kurgusal ve neredeyse gerçek dışı olsa da, karakterlerin isimleri doğrudan tarih kitaplarından gelmiştir. Eğlenceli olay örgüsüne sahip olan Netflix yapımı film, güçlü oyuncu kadrosuyla birlikte izlemesi keyifli bir yapıma dönüşür.