1. Dünya Savaşında ölmüş bir asker, insanların ölmeden önce beliren gölgelerinin 10.000 fotoğrafını çekmesi karşılığında hayata geri dönecektir. Tom Van Avermaet yönetmenliğindeki Oscar adayı kısa film Death of a Shadow (2012), ölüm sonrasına dair oldukça ilgi çekici bir anlatıya sahip. Öyle ki, film hakkında yorum yapan birçok seyirci filmin kısa olmasından yakınmış. Ancak Avermaet kısa metraj seçimi ile seyirciyi karakterlerde kaybetmek, yeni yollara sapmak yerine hikâyenin sembolik yapısına odaklanmayı tercih etmiş.
Filmde aşk, büyük bir yer kaplasa da akılları asıl kurcalayan ölüm sonrası anlatısı ile filmin kendi medyumu üzerine yaptığı gönderme oldu. Ancak filmin her teması o denli iç içe ve birbiriyle konuşur halde ki herhangi bir sırayı takip edecek düzen belirlemek çok zor.
Kamera Obscura, Karanlık ve Yalnızlık
Öncelikle mekanik işleyişi bir gözden geçirelim:
Bedenin gölgesi ilk önce vizörden geçer. Vizörde kişi ancak tek başınayken ismi görünür. Bir tabanca misali görüntü ateşlenir, fotoğraf çekilir. Sayaç bir ileri alınır. Gölgeler büyütülerek koleksiyoncunun devasa galeri duvarında yerini aldıktan sonra iki iğne yardımıyla sabitlenir. Rijckx ise kendi gölgesindeki iğneleri sökebilmek için bu işlemleri 10.000 defa tekrarlayacaktır.
Kamera ışığa dair bilgiyi işleyerek görüntüyü üretir ve sabitler. Bundan dolayı kamera karanlık bir kutudur en basitinde, yani camera obscura’dır. Rijckx önce gölgeyi vurur sonrasında ise onu karanlığa hapseder aslında bir bakıma. İlk sekansın sonunda bu yüzden fotoğrafı çektikten sonra özür diler. Artık gölgenin temsil ettiği ne ise o bir mahkûmdur. Üstelik başka bir mahkûm tarafından mahkûm edilmiştir.
Filmdeki kameraya dönecek olursak, o sadece gölgeyi almaktadır, manzara bu fotoğraflarda eksiktir. Bağlamından koparılmış, yapayalnız bırakılmıştır her biri. Herkes yalnız ölür: Son fotoğrafımız, zamanımızın durduğu an, ne bizi öldüresiye döven kişi yanımızdadır ne de bizi yıllar yılı çevreleyen şehrin duvarları. Karanlığın içerisinde yapayalnızız. Hem biz karanlığız hem de sonunda vardığımız yer karanlık.
Mumya Kompleksi, Gölgeler
Andre Bazin’e göre, plastik sanatlar psikanalize tabi tutulduğunda, yaratının temelinde yatanın ölüyü mumyalamak olduğu görülecektir. Bu bağlamda mumya kompleksi ölümün bir reddedilişi ve yaşamın devamıdır. Zamana bir meydan okumadır.
Death of a Shadow filminde de mumya kompleksini net bir şekilde görmekteyiz. Hayatın bir replikası aracılığıyla muhafaza edilmesi de zaten filmin konusudur. Gölgelerin birer birer hayatları temsil ettiği aşikâr, fakat burada bir özden söz etmek mümkün müdür? Mumyalanan, sergilenen ruh mudur? Daha da önemlisi eğer Bazin’in yolu takip edilecekse, bu öz kime aittir?
Öncelikle kameranın kaydedebildiği gerçeklik ile bizim algıladığımız gerçeklik arasında farklılıklar var. Ruhun gölgeye geçmesi ve gölgenin bir ruh, öz işlevi görmesi mümkünse bile kameranın tüm bu bilgiyi işlemeyebileceğini düşünmek mantıklı olur. Ancak öyle değil, film de bizi bu şekilde yönlendirmiyor. İğneler çıkarıldığında gölge bedene geri dönüyor.
Bazin’in izinden, fotoğraf otomatik bir süreç olması ve sanatçının parmak izini içermemesi sebebiyle kişiliği ancak seçtiği kadrajdan belli olabilir. Rijckx ise tüm bunları yapma motivasyonu dışında zaten kamera gibi mekanik işlenmiş bir karakter. Hatta daha da ileri giderek onun özünün hala gölgesinde olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü ancak gölgesi bedenine geri döndüğünde Rijckx bir seçim yapmaktadır.
Death of a Shadow, bedeni olmadan bir sokakta yürüyen iki kişinin gölgesi ile açılıyor. Rijckx ölümü fotoğraflamak için orada ve kamerasını gölgelere doğrultuyor. Kamerada bu iki kişinin gölgelerine ek olarak bedenlerini de görmekle beraber, yalnız kaldığı anda maktulün ismini görüyoruz. Rijckx fotoğraflıyor ve sonrasında özür diliyor.
Peki Rijckx neden özür diliyor? Çünkü 10.000 fotoğrafı çekerken kendini yaşatamıyor. Rijckx bir sanatçı olarak fotoğraflarına da herhangi bir şey katmıyor, katamıyor. Çünkü verecek hiçbir şeyi yok. Verebilmesi içinse önce alması gerekiyor, yani 10.000 fotoğrafı koleksiyonere teslim edip gölgesine kavuşması ve bir nefes alması gerekiyor.
Mumya Kompleksine geri dönecek olursak, gölgeler arkalarından ışık yansıtılarak birer kanvasın üzerinde sergilenmektedir. Zaman ve mekân üstü veya çok “varlıklı” bir alıcıları varmış gibi gözükmektedir. Ruhlardan bir koleksiyon da günahlardan bir koleksiyon da tahmin edileceği üzere yüklüdür. Bu seremoni, ritüel, mumya kompleksindeki gibi bir onurlandırma ve koruma amacı taşıyor mu yoksa ölüm anında takılı kalarak acıları sonsuzluğa mı iğneliyor belirsiz.
Başlangıç ve Son: Aşk
Rijckx hayatını geri alır ve öğreniriz ki aşkından kovalamış tüm gölgeleri. Bir pozlama kadar kısacık, sonsuzluğa kıstırılmış gölgeler kadar uçsuz bucaksız bir aşkla 10.000 ölümde kavuşacağını zannetmiş.