Bu yıl İzmir Kısa Film Festivali, yirmi dördüncü kez sinemaseverlere kapılarını açmaya hazırlanıyor. Özellikle bizim ülkemiz gibi kısa metraj filmlere hak ettiği ilginin gösterilmediği bir dünyada istikrarlı bir şekilde yoluna emin adımlarla ilerleyen festivali, festival direktörü Yusuf Saygı ile konuştuk. Geçmişten bugüne festivalin arkasındaki en önemli mimarlardan biri olan Yusuf Saygı ile İzmir Kısa Film Festivali’ni enine boyuna değerlendirdik. Keyifli okumalar.
Geçmişten bu yana festivalde ne değişti? Olumlu veya olumsuz anlamda.
Geçmişten günümüze tabi iletişim olanaklarının ve teknolojinin artması ile bilinirlik ve ulaşım çok daha fazla arttı. İlk yıllarında yüz kadar film başvuruda bulunurken günümüzde dört binli rakamlardan bahsedebilirim. Özellikle yurtdışı iş birlikleri anlamında ve bilinirlik anlamında çok büyük yol alındı festival ile ilgili. Olumlu yönleri olarak günümüzde çok daha büyük kitlelere ulaştığımızı söyleyebilirim. Olumsuz anlamda ise ilk yıllarında festivalin görsel kimliğini tasarlayan ve reklam çalışmalarını yapan arkadaşlarımızın bu dönemde yanımızda olamaması içimde sanki ilk 10 yılın görsel zenginliğine şu yıllarda ulaşamıyoruz gibi hissettiriyor. Ama bahsettiğim gibi konuk sayımız, ulaşan filmler, katılmak isteyen genç sinemacılar günümüzde çok büyük artışlar kaydetti. İlk beş yılında akredite olunan uluslararası ağlar devam ettirildi yenileri festivale eklendi ve hatta bazı ağların oluşturulmasında kurucu üyeliğimiz oldu. Çin’den Amerika’ya birçok festival ile ortaklıklar ve projeler gerçekleştirildi.
Türkiye’de Oscar Academy onayı alan ilk ve tek kısa film festivali oldunuz. Bu süreçten biraz bahseder misiniz?
Süreç ile ilgili de yurtdışından bazı arkadaşlarımızın bu konuda deneyimi olan festival yapan dostlarımızın yönlendirmesi oldu. Kriterlerimizin rahatlıkla bunu karşılayacağını ve başvurmamız gerekliliği konusunda bizi motive ettiler. Daha sonrasında ise iki yıl kadar değerlendirme sürecimiz oldu. Biraz sor bir başvuru ve kriter formunu doldurduktan sonra süreç tamamlanmış oldu. Bu alanda bizi en çok mutlu eden husus Türkiye’den kısa filmlerin akademi ödüllerine katılımına bir yol daha eklememiz oldu. Daha önce festivale katılan Türkiye’de ilk gösterimini yapan birçok filmin Oscar yolculuğunu izledik ve paylaşımlarda bulunduk. Fakat bundan sonraki süreçte özellikle geçtiğimiz yıl kısa listeye Serhat Karaaslan’ın Suçlular (2020) filmi bizi çok heyecanlandırmış oldu. Umarım ilerleyen süreçte final hatta ödülü kazanma gibi başarılar sağlarız. Ekip olarak bizi çok mutlu edecektir.
Özellikle bizim gibi ülkelerde bir film festivalini düzenli olarak gerçekleştirebilmek çok zordur. Siz yirmi dört yıldır bunu başarıyorsunuz. Üstelik bir kısa film festivali… Bu bir hassa bizim ülkemiz için büyük bir başarıdır. Bu başarının sırrı nedir?
Ben festivalin ilk yılından bu yana hep içerisinde oldum. Yolculuğum üniversite yıllarında festivale katılan izleyici, sonrasında ekip arkadaşı ve son gelinen noktada festivali düzenleyen kişi olarak devam etti. İlk yıllarda temeli sağlam atılan, kullanılan görselleri ile akılda kalan ve gerekli önemin gösterilmediği kısa film alanında nitelikli bir organizasyon olarak başlayan İzmir Kısa film Festivali şimdi özellikle de yurtdışında gereken saygınlığı görmekte. Ülkemizde ise gerçekten devam ettirme konusunda çok zorluk yaşamaktayız. Biraz da süregelen ekonomik durumlardan ya da kısa filmin tam olarak akıllarda tanımlanamamasından kaynaklı olabilir. Bizim festivali sürdürmemizdeki başarı sırrımızı tek bir şeye bağlayabilirim; o da beraber yol aldığımız arkadaşlarımız ile sağladığımız özveri, yıl boyunca bu organizasyon için çalışmamız ve kendi kaynaklarımızı yaratma mücadelemizdir. Biraz da bu anlamda şanslıyım belki çünkü ekip arkadaşlarım ile gerçekten çok verimli çalışabiliyoruz. Hepimiz bir bütünün parçası gibi değil bütüne hâkim bir şekilde çalışıyoruz. Arkasında bir kurum gücü olmadan tamamen kendi kurduğumuz sivil toplum örgütümüz ile yürüttüğümüz bu organizasyon, genç ve dinamik ekibimiz ile yürütülüyor. Bahsettiğiniz gibi yirmi dört yıldır devam ediyor, bunun on yılında ben organizasyonun başındayım. Daha öncesinde başka arkadaşlarım yürüttü, bundan sonra da yine festivali sahneden değil izleyici koltuğundan yöneten arkadaşlarım devam ettireceklerdir. Genç sinemacı kuşak için bu organizasyonları çok önemli buluyorum. Ve içerikler oluşturulurken gerçekten festival izleyicisi gözünden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
23.İzmir Kısa Film Festivali’nde Başka Sinema ile de iş birliği yapmıştınız. Bu yıl da devam edecek mi? Bu iş birliğinden de biraz bahseder misiniz?
Başka Sinema ile çok güzel bir iş birliği oldu ve kısa filmler yurtiçinde gösterime girmiş daha çok izleyiciye ulaşmış oldu. Bunu devam ettirmeyi ve kısa filmlerin ilerleyen süreçte festival yolculuğu sonrasında vizyon görmelerini sağlama, hatta bu filmlerin ticari bir değer olarak ekranlarda yer almasını görmeyi çok isterim. Başka Sinema ile gösterim salonlarında seçilen kısa filmler vizyon şansı buldurlar. Bu yıl da devam ettirmek ve hatta ileriye taşımak gayretinde olacağız. Başladığımız işleri sürdürmek ve sonuçlarını görmek temel motivasyonumuz.
Uluslararası bir festival olan İzmir Kısa Film Festivali’ne yurtdışından ilgi nasıl? Türkiye’den ve yurtdışından gelen başvuruları kıyaslayınca nasıl bir değerlendirme yapabilirsiniz?
İzmir Kısa Film Festivali yurtdışında daha çok tanınan bir festival. Özellikle Avrupa ülkeleri, Rusya, ABD ve İran’da çok popüler olduğumuzu söyleyebilirim. Her yıl yüz yirmi kadar ülkeden birçok film katılım göstermekte. Güzel tesadüfler de yaşıyoruz ve bu bizi çok mutlu ediyor. Farklı ülkelerde festivalimize farklı zamanlarda katılan yönetmen arkadaşlar bizim hakkımızda orada Türkiye’den katılan arkadaşlar ile konuşup iyi dileklerini gönderiyorlar. Bu bağlamda festival, aldığı akreditasyonlar ile de dünyada çok bilinir bir durumda. Türkiye’de de her yıl üretilen neredeyse tüm kısa filmler katılım için başvuruda bulunuyor. Bu konuda çok fazla reklam yapmamıza, kendimizi duyurmamıza da çok gerek kalmadığını düşünüyorum. Her iki kategorinin ulusal ve uluslararası filmleri karşılaştırmak gerekirse en büyük sorunun dağıtım konusunda yaşanan sıkıntılar olduğunu söyleyebilirim. Bundan 5 yıl önce belki teknik anlamda yurtdışı filmlerinin daha önde olduğu yapımların çok daha profesyonel olduğunu söylerdim fakat artık günümüzde benzer niteliklerde kameralar kullanılabiliyor. Büyüyen fark ise bütçeler. Yurtdışı prodüksiyonlarında inanılmaz büyük bütçeleri kısa filmlerde görebiliyoruz. Bu da haliyle prodüksiyona ve sonrasında post prodüksiyona yansıyor.
Festivalde film gösterimleri dışında da birçok etkinlik gerçekleştiriliyor. Bize bu etkinliklerden de biraz bahseder misiniz? İzmir Film Lab, İzmir Film Work gibi…Bu yıl ilk kez yapılacak bir etkinliğiniz var mı?
İlk olarak bir isim karmaşası oluyor onu açıklığa kavuşturmak isterim. İzmir Film Lab olarak yola çıktığımız bölümümüzün ismini Boğaziçi Film Festivali’nin isim hakkı yani Bosphorus Film Lab markalarına aykırı bir durum olduğu ve İzmir Film Lab’ın kendilerinin bir şubesi ayrı bir ayağı olarak göründüğü üzerine açılan bir dava oldu ve itirazımız sonrasında yaklaşık 2 yıl sonra haklı görüldük ve İzmir Film Lab ismi ile devam edeceğiz. Festivalin film izleme ve yarışmalı bölümü dışında aklımızda olan bölümü, film proje geliştirme ve eğitimlerin yer aldığı bir laboratuvar bölümüydü. Yaklaşık 3 yıldır bu bölümü ve proje yarışmasını devam ettiriyoruz. Burada kısa filmciler için bir ağ oluşturma, yapımcılar ile bir araya getirme ve kısa filme dikkat çekme gibi birçok yapmak istediğimiz şey var. İzmir Film Lab içerisinde önem verdiğimiz diğer bir konu ise Yeşil Film. İtalya’da Trentino Film Komisyonu tarafından oluşturulan Green Film ile ilgili biz de sürdürülebilir film üretimi ile ilgili eğitimler ve farkındalıklar gerçekleştirmeye çalıştık. İlk yıl bir söyleşi, ikinci yıl tam bir günü kaplayan örneklerin yer aldığı bir organizasyon oluşturduk. Bu yıl da yine bu konuda Türkiye’de film üretmiş yapımcıları ağırlayacağız. Kısa film ile uğraşan arkadaşlarımıza çevreye duyarlı film üretim teknikleri, kuralları aktarmaya ve ayrıca Türkiye için bir yeşil film üretim rehberi oluşturmaya çalışıyoruz. İleride dağıtım konusu ile ilgili de bir market bölümü oluşturarak festivalin kısa filmlerin dağıtımı konusunda da bir ağ oluşturmasını sağlamak istiyoruz. Festival için gösterim, üretim ve dağıtım konuları üzerine kurulu bir organizasyon yapısı oluşturmak ve geliştirmek hedefimiz.
İzmir Kısa Film Festivali içinde bulunduğu kent ile var olan bir festival. Kent sakinlerinin festivale ilgisi nasıl? Ne kadar sahipleniyorlar? Veya ne kadar katılım gösteriyorlar?
Festival ile ilgili ciddi bir izleyici kitlesi oluştu. Yıl içerisinde gerçekleştirilen birçok sinema organizasyonu ve gösterimler ile bence İzmir’de sinema okuryazarlığı yüksek bir izleyici kitlesi var. Bunda festivalin büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında izleyicisi ile övünen bir festival olmak gerçekten çok büyük bir mutluluk. Festivali takip eden sinemaseverler çok bilinçliler ve festivali ciddi anlamda eleştiren ve daha iyi olmasını sağlayan bir güç. Biz de her zaman asıl önemli olan konunun filmlerin en iyi şekilde izleyici ile buluşması olduğunu düşünüyor ve gösterim koşulları ile ilgili sıkıntıları ortadan kaldırmak için sürekli çalışıyoruz. Bence festivalin en önemli konukları izleyicilerimiz. Bu yüzden de gösterim şartları, gösterim kalitesi ve program konusuna çok önem veriyoruz. Bazı aksaklıklar oluyor ama dediğim gibi en çok buna önem veriyoruz.
Bu yıl 24.İzmir Kısa Film Festivali’nin basın sponsoru olan Fil’m Hafızası da kısa filme ayrıca önem veren bir sinema platformudur. Kısa filmlerle ilgili çeşitli etkinlikler (Keşfetmenin Keyfi) yapan sadece kısa filmlerle ilgilenen bir ekibe (Keşif Ekibi) sahip olan, kısa filmlerle ilgili derinlikli analiz yazılarına sitede yer veren bir platform ile bu yıl iş birliği içine girmiş olmanız hakkında ne düşünüyorsunuz?
Film Hafızası ekibini yıllardır takip ediyorum ve daha önceki yıllarda da festivalimiz içerisinde yer aldı. Oradan edindiğim tecrübe gerçekten işlerini severek yapan ve festivali bir izleyici gibi de takip eden bir ekip. Böyle olunca yapılan işten de keyif alıyorlar ve ortaya çok güzel sonuçlar çıkıyor. Bunun yanında genç ve dinamik bir ekip olmaları da sevdiğim tarafları. Uzun yıllar daha devam etmesini ve her yıl yeni arkadaşların araştırma konuları, yazıları, eleştirileri ve festival takipleri ile içerisinde yer almasını dilerim. İyi bir iş birliği ve sinerji yaratacağımızı düşünüyorum. Festivali, siteleri üzerinden daha çok kişiye aktaracaklarına eminim.