Festivalde Dün
TÜRK KLASİKLERİ YENİDEN! Festivalin Groupama işbirliğiyle yedi yıl önce başlattığı “Özel Gösterim: Türk Klasikleri Yeniden” bölümünde bu yıl Yavuz Turgul’un yazıp yönettiği 1987 yapımı Muhsin Bey filmi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi tarafından restore edilerek izleyicilerle buluştu. Gösterime filmin yönetmeni Yavuz Turgul, filmin oyuncuları Şener Şen, Uğur Yücel, Osman Cavcı, Erdoğan Sıcak ve Sönmez Yıkılmaz’ın yanı sıra bu yıl festivalde Sinema Onur Ödülü alan yapımcısı Abdurrahman Keskiner ile özgün müziklerini besteleyen Attila Özdemiroğlu katıldı. Başta Groupama Genel Müdürü Ramazan Ülger’e ve bu filmin restorasyonunun gerçekleşmesini sağlayanlara teşekkür edilip plaketlerinin verildiği gecede filmde yer alan tüm sinemacılar gösterim öncesi birer konuşma yaptılar. Bu restorasyonu Muhsin Bey filminin ikinci kurtuluşu olarak nitelendiren Turgul, gösterime girdiği zaman sinemada sadece 5 kişiyle izlediğini, ilgi görmeyen bu filmi sahiplenen ve Altın Portakal’da 5 ödül birden almasını sağlayan Prof. Sami Şekeroğlu’nu tanımanın kendisine çok şey kazandırdığını söyleyip başta Şekeroğlu olmak üzere filmde ve restorasyonda emeği geçen herkese çok teşekkür etti. Muhsin Bey’i yenilenmiş kopyasıyla yarın 16.00’da Rexx Sineması’nda ve 13 Nisan Pazar günü 21.30’da Feriye Sineması’nda izleyebilirsiniz.
NASIL, NEREDE VE NEDEN PROJE SUNUYORUZ Köprüde Buluşmalar panelinin başlangıcında ağ oluşturmanın, ilişki kurmanın öneminden ve bu süreçte festivallerin rolünden bahsedildi. Hemen ardından (ortak yapım marketleri, festivaller, atölyeler gibi) film yaratıcılarının senaryolarını ve projelerini sunabilecekleri alanlar ve her bir alan için izlenmesi gereken farklı yollar genel hatlarıyla açıklandı. Özellikle ilk filmini yapan yönetmenler için filmin gireceği festival ve pazarların seçiminin çok önemli olduğunu vurgulayan Köprüde Buluşmalar danışmanı Tobias Pausinger, bu gibi yapımların büyük filmlerin gölgesinde kalmadan büyüyebilecekleri bir alana ihtiyaç duyduklarını söyledi. Nasıl sunum yapılacağının ayrıntılarına da girilen panelde Marten Rabarts, akılda kalıcı, net ve film yapma tutkusunu karşı tarafa geçirmeyi başaran sunumların her zaman öne geçeceğinden bahsetti.
SURİYE’DE NELER OLUYOR? Humus’a Dönüş filmi dün son kez izleyiciyle buluştu. Diğer gösterimlerden farklı olarak bu kez salonda yönetmen Talal Derki’ye yöneltilen eleştirel soruların sayısı fazlaydı. “Özgür Suriye Ordusu içinde Aleviler var mı?” sorusuna, “Evet var, ama içerde gizli olmak zorundalar, o yüzden medyada görünür olmaları, onları kayıt altına almak mümkün olmadı. Daha çok tamir işlerinde, çadır kurma gibi işlerde çalışıyorlar, geri plandalar. Eğer varlıkları keşfedilirse aileleri anında yok edilebilir, bu yüzden görünmeleri çok riskli.” diye yanıtlayan yönetmen, filminde kadınların neden olmadığını da şöyle yanıtladı: “Bu filmin odağında Esad rejimi ya da savaş yoktu, 19 yaşında barış isteyen bir gencin neler yaşadığını anlatmaktı amaç. Tabii bir neden de çatışma ortamlarının kadınlar için çok tehlikeli olması ve kocalarının onları çekmeme izin vermesiydi.” diye açıkladı. Son olarak, “Peki ya sizce muhalifler kazanırsa, rejime ne olur sorusunu ise “ben sinemacıyım, şu ya da bu olacak gibi iddialı politik yorumlarda bulunamam ama umutluyum” diyerek yanıtladı.
KAYBOLAN İSİMSİZLERE Zar Oyunu’nun dünkü gösterimine filmin başrol oyuncusu Geetanjali Thapa katıldı. Seyircilerden filmin mekânları ve kullanılan dillerle ilgili gelen sorular üzerine Thapa, kısaca Hint-Tibet kültüründen ve kullanılan farklı lehçelerden bahsetti. Hindistan’da tarıma dayalı sistemin çökmesi sonucu kırsal bölgelerinden kente çalışmaya giden ve haber alınamayan birçok insana ithaf edilen film izleyicileri derinden etkiledi. Daha iyi koşullar bulma umuduyla her yıl yaklaşık yirmi milyon insanın köyden kente göçtüğünü; fakat ne yazık ki kötü yaşama şartları sonucu bu insanların çoğunun yaşamını yitirdiğini belirten Thapa, bu film sayesinde bu istatistiki artışın daha görünür olmasını ve buna bir çözüm sağlanabilmesini temenni etti.
BERTOLUCCI SİNEMASI Bertolucci’den Bertolucci dün akşam ikinci kez festival izleyicisiyle buluştu. Bu çok özenli ve detaylı bir arşiv çalışmasının ürünü filmin sunumunda Walter Fasano sinemada yer aldı. Fasano filmden söz ederken, Bertolucci ile Roma’da sinema okurken tanıştıklarını ve filmi birlikte yaptıkları Luca Guadagnino ile Bertolucci’yi ikna etmek için yemeğe çıktıklarını söyledi. Dünyanın dört bir yanından, 300 saati aşkın arşiv kaydının bir araya geldiği film Bertolucci sinemasını kendine has üslûpla ve eğlenceli bir dille anlatıyor.
BÜYÜK KÖTÜ KURTLAR
Sitges’den Montreal’e birçok ödül kazanan İsrail yapımı Büyük Kötü Kurtlar filminin Nişantaşı City’deki gösterimine başrol oyuncularından Tzahi Grad ile yapımcılarından iki kardeş, Avraham Pirçi ve Tami Leon katıldılar. Çocukluklarının İstanbul Şişli’de geçtiğini söyleyen Avraham Pirçi, yönetmenlerden Navot Papuşado’nun babasının da İzmirli olduğunu söyleyerek elli yıl sonra geri dönmekten ne kadar memnun olduklarını söyledi ve filmi sundu. Gösterimin ardından izleyicilerin sorularını yanıtlayan Pirçi, yönetmenlerin filmin sonuna dek izleyiciyi masumiyet konusunda kararsız bırakmayı hedeflediklerini, iyi-kötü, kahraman-kötü adam ikiliği ve “kötülük” algısıyla son ana kadar cesurca oynadıklarını söyledi. Tzahi Grad, çekimler sırasında bazı anlarda motivasyon için kendi kızını aklına getirdiğini, film boyunca dikkati dağıtmak ve gerilimi hafifletmek için komedi unsurlarının kullanıldığını söyledi. Tami Leon ise yönetmenlerin filmin senaryosunu sadece 3 haftada bitirdiklerini ve yapımcılar olarak senaryonun üzerinde hiç değişiklik yapmak zorunda kalmadıklarını anlattı. Filmin bugün geceyarısı gösteriminin ardından Topless’taki partiyi kaçırmayın.
Festivalde Bugün
NELERE GÜLÜYORUZ? “Türkiye’de Sinemada Neler Oluyor” söyleşileri kaldığı yerden devam ediyor.” “Nelere Gülüyoruz? – Türk Sinemasında Komedi” başlıklı sohbette sinemamızda komedinin yeri, “Hababam Sınıfı”ndan “Küçük Hanım”a, “Ayşecik”ten “Recep İvedik”e bu komik yolda nelere güldüğümüz konuşulacak. Uluslararası Yarışma’da Altın Lale için son filmi İtirazım Var ile yarışan yönetmen Onur Ünlü ile sinema yazarı Melikşah Altuntaş’ın katılacağı söyleşi İstanbul Modern’de saat 16.00’da başlayacak.
NAZİ İŞGALİ VE HOLOKOSTUN İZLERİ Polonya asıllı İngiliz sinemacı Pawel Pawlikowski’nin ülkesinde çektiği ilk film olan Ida, 1960’larda geçiyor ve dönemin atmosferini yansıtabilmek amacıyla siyah-beyaz çekilmiş. Özellikle olağanüstü görselliğiyle dikkat çeken Ida’nın Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda saat 16.00’daki gösterimine yönetmen Pawel Pawlikowski ile filmde Ida’yı canlandıran Agata Trzebuchowska katılacak.
DÖRT DUVAR ARASINDA “Dünya Festivallerinden” bir başka dikkat çeken film ise, A Prophet / Yeraltı Peygamberi’nden sonra çekilen en iyi hapishane filmi olarak görülen, David Mackenzie imzalı Yüksek Risk. Ödüllü psikoterapist Jonathan Asser’ın kaleminden beyaz perdeye uyarlanan film, genç olmasına rağmen, aşırı şiddete eğiliminden dolayı, yetişkin hükümlülerin kaldığı bir hapishaneye nakledilen Eric’in öyküsünü anlatıyor. Filmin Atlas Sineması 19.00 seansındaki gösterimine katılacak olan Asser izleyicilerin filmle ilgili sorularını cevaplayacak.
SİRK BÜYÜLÜ BİR YERDİR “NTV Belgesel Kuşağı” filmlerinden, görselliğiyle insanın aklını başından alan Gökyüzüne Teğet sirkte çalışan akrobatların akıl almaz bedensel mücadelesini mercek altına alırken, türlü sorunlara göğüs geren bu insanların zorlu yaşamlarını gözler önüne seriyor. Yedi yıl sirk sanatlarıyla ilgilenmiş olan yönetmen Horacio Alcalá beş yıl içinde on bir ülkeyi dolaşarak, farklı ülkelerde özel akrobasi okullarında yetişmiş sekiz akrobatın yaşamını filme aktarıyor. Beyoğlu Sineması saat 19.00’da yönetmenin katılımıyla gerçekleştirilecek gösterimi kaçırmayın.
ZAR OYUNU Geetu Mohandas’ın “Yeni Bir Bakış” bölümünde yer alan ilk uzun metrajlı filmi Zar Oyunu bir kez daha Feriye Sineması saat 21.30’da izleyicilerle buluşuyor. Filmin gösteriminde güzel oyuncu Geetanjali Thapa da seyircilere eşlik edecek.
FİL’M HAFIZASI’YLA GECEYARISI ÇILGINLIĞI Fil’m Hafızası işbirliğiyle, oyuncusu Tzahi Grad’ın da katılacağı Büyük Kötü Kurtlar filminin geceyarısı gösterimiyle Topless’ta saat 24.00’te başlayacak partide içeceklerimizi yudumlayarak film üzerine sohbet ederken, gecenin ev sahipliğini yapacak sürpriz bir isim size sinsice yaklaşarak korku eşiğinizi ölçmek isteyebilir! Etkinlik, Büyük Kötü Kurtlar filminin geceyarısı gösterimine katılan izleyiciler için ücretsizdir.
HEM DENEYSEL HEM ANİMASYON Polonya Deneysel Canlandırma Sineması’nı yakından tanımak isteyenler, Pera Müzesi Oditoryumu 11-13.30-16.00 seanslarında Kazimierz Bendkowski ve Zbigniew Rybczyński gibi yönetmenlerin kısalarına izleme fırsatını kaçırmasınlar.
POLONYA CANLANDIRMA SİNEMASI PANELİ Polonya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 600. yılı şerefine festival kapsamında toplam kırk deneysel animasyon filmden oluşan üç programlık özel bir bölüm hazırlandı. Bu bölüme paralel olarak Polonya canlandırma sinemasının en yaratıcı yönetmenlerinden Mariusz Wilczyński ve film eleştirmeni Adriana Prodeus, canlandırma sanatçısı Berat İlk moderatörlüğünde bir söyleşi yapacak ve deneysel canlandırma sineması ile görsel sanatlar arasındaki ilişki üzerine konuşacaklar. Marius Wilczynski, panelde henüz üzerinde çalışmayı sürdürdüğü yeni uzun metrajlı canlandırma filmi Kill it and Leave This City (Öldür ve Kenti Terk Et)’den söz edecek. Panel Pera Müzesi Oditoryumu’nda saat 16.00’daki gösterimin ardından başlayacak.
TÜRK SİNEMASINDA KITSCH VE QUEER Kitsch ve Queer’in gizli ve açık işaretlerinin Türk sinemasında nerelerde ne kadar yer aldığı sorusuna cevap arayacağımız “Türk Sinemasında Kitsch ve Queer” söyleşisi İstanbul Modern’de saat 16.00’da akademisyen Selim Eyüboğlu ve yönetmen Aykan Safoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilecek.
ÇAĞDAŞ BİR KAHRAMANLIK ÖYKÜSÜ Tek bir insanın dünyayı değiştirebilmesi nasıl mümkün oldu? Bu soru sadece siyasi değil; aynı zamanda psikolojiye de sesleniyor. Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda Walesa’da, memleketlisi ve dostu Dayanışma Sendikası’nın lideri Lech Walesa’nın özeline ve hatta mahremine kadar giriyor. Festivalin bu yıl Yaşam Boyu Başarı Ödülü, büyük usta Wajda sağlık sorunlarından ötürü İstanbul’a gelemeyeceğinden, yönetmenin adına, Atlas Sineması saat 16.00’daki gösteriminden önce filmin başrol oyuncusu Michel Kwiecinski’ye takdim edilecek.
ÜÇ TAKIMIN DİRENİŞ İTTİFAKI Farid Eslam ve Olli Waldhauer’in kitle fonlamasıyla çektikleri ortak projeleri, çoğumuzun ancak haberlerden takip ettiği bir altkültürün içyüzüne benzersiz bir bakış atıyor. İstanbullu üç büyükler (Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş) arasındaki ezeli rekabet malum. Ne var ki Gezi protestoları sırasında bu üç takım arasında bir ittifak kuruldu ve taraftarlar; çevreciler, aktivistler ve sıradan vatandaşlarla yan yana durdular. Bir süre sonra da bu ittifakın adı kondu: İstanbul United. “NTV Kuşağı Belgeselleri”nden İstanbul United’ın Atlas Sineması saat 13.30’daki gösterimine katılacak filmin yönetmenleri Olli Waldhauer ve Farid Eslam ayrıca 13 Nisan Pazar günü Köprüde Buluşmalar etkinlikleri kapsamında parkta ve sokaklarda eylemler sürerken böylesine bir kenetlenmeyi takip etme sürecini anlatacak.
ALBİNOLAR ÖLMEZ; KAYBOLUR 2007 yılından bu yana Tanzanya, Kongo ve Kenya’da albinolar oldukça kârlı ve o derece de iğrenç bir ticaretin hedefinde. Dünyanın bu bölgesinde, albinoların bedenlerinden alınan parçaların şans ve sağlık getirdiğine inanıldığından, büyücü şifacılar albino organları için binlerce dolar ödemeye hazır bekliyor. Beyaz Gölge’de, köyden kente kaçan Alias adındaki küçük bir albinonun öyküsünü izliyoruz. Filmin yönetmeni Noaz Deshe Feriye Sineması saat 13.30’daki gösterimde izleyicilerin sorularını yanıtlayacak.
TAHRAN’DA YOLUNU BULMAK Reza Dormishian’ın Berlin Film Festivali Panorama bölümünde prömiyerini yapan toplumsal dramı Sinirlenmeyeceğim! Berlin’de yer alan tek İran filmiydi. “Yeni Bir Bakış” bölümünde yer alan filmin Feriye Sineması 16.00’daki gösterimine katılan izleyiciler yönetmenle film üzerine konuşma fırsatı bulacaklar.
IDA YA DA ANNA Birçok festivalden ödüllerle dönen Pawel Pawlikowski’nin 1960’larda geçen son filmi Ida bir kez daha festival kapsamında izleyiciyle buluşacak. “Dünya Festivallerinden” bölümünde izleme şansı bulacağımız Ida’nın Atlas Sineması saat 19.00’daki gösteriminin hemen ardından yönetmen Pawel Pawlikowski filmle ilgili sorularımızı yanıtlayacak.
BİR MÜZENİN SAHNE ARKASI Büyük Müze; Viyana Sanat Tarihi Müzesi Kunsthistorisches Museum’un “sahne arkası” üzerine benzersiz bir bakış sunuyor. Müzede yürütülen restorasyon süreçlerini de inceleyen Büyük Müze aynı zamanda zamansallık ve geçicilik olgularını da ele alıyor. Belgeselin yönetmeni ve yapımcısı Johannes Holzhausen Beyoğlu Sineması saat 19.00’daki gösterimde bizlerle birlikte olacak.
AKBANK 10. KISA FİLM FESTİVALİ’NDEN ÖDÜLLÜ FİLMLER Türkiye’de kısa film alanında etkin bir platform olan Akbank Kısa Film Festivali, bu yıl onuncu yılını kutlarken festivalin ilk yılından itibaren Kurmaca ve Belgesel kategorisinde En İyi Film Ödülü alan filmlerden bir seçki de sunuyor. Gösterimlerin ücretsiz olacağı etkinlik Akbank Sanat’ta saat 13.00 ve 16.00’da izlenebilir.
İstanbul Film Festivali hakkında ayrıntılı bilgi için:
film.iksv.org
istfilmfest.tumblr.com
Sosyal medyada İstanbul Film Festivali’ni takip etmek için:
facebook.com/istanbulfilmfestivali
twitter.com/istfilmfest
instagram.com/istfilmfest
#istfilmfest14