Jules Dassin, 2. Dünya Savaşı sonrası Amerika‘sında “komünist görüşleri“ sebebiyle Hollywood kara listesine alınmasının ardından Fransa’ya gitmiştir ve Avrupa’daki ilk yönetmenlik deneyimi olan Du rififi chez les hommes’u 1955’te çekmiştir. Filmde, hapishaneden yeni çıkan Tony, dostları Jo ve Mario tarafından bir mücevher soygununa davet edilir. Tony önce bu işe dahil olmak istemez, fakat sonradan planı değiştirerek soygunu kabul eder. Ekibe César’ın da katılmasıyla dört kişi halinde gerçekleştirdikleri başarılı soygunun ardından gangster Pierre Grutter, soygun sırasında çaldığı yüzüğü sevgilisi Viviane’e veren César’ı görür ve olaya dahil olur. Grutter ve adamlarının işin peşini bırakmaması ile hesaplar karışacak ve bolca kan akacaktır. Film, tam anlamıyla profesyonel bir suç filmi oluşuyla ve özellikle yarım saat boyunca neredeyse hiç ses ve müzik olmadan ilerleyen gerilimli soygun sekansı ile akıllara kazınmıştır. Cannes Film Festivali’nde Palme d’Or’a aday gösterilen Rififi, yönetmeni Jules Dassin’e ise En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandırmıştır ve modern eleştirmenler tarafından Fransız film noir’ının en iyi örneklerinden biri kabul edilmektedir.