Fil'm Hafızası
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    We Live in Time (2024)
    Drama

    We Live in Time (2024)

    Selin Tanyeri
    3 gün önce
    Aniara (2018)
    Film Önerileri

    Aniara (2018)

    Nesrin Karadağ
    1 hafta önce
    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)
    Film Önerileri

    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
    Click (2006)
    Film Önerileri

    Click (2006)

    Merve Çolak
    1 hafta önce
    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)
    Film Önerileri

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    Tuba Büdüş
    2 hafta önce
    Eddington (2025)
    Western

    Eddington (2025)

    Serkan Kalender
    2 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Yalnızlıktan Yakınlığa: Fallen Leaves (2023)
    Eleştiri - İzlenim

    Yalnızlıktan Yakınlığa: Fallen Leaves (2023)

    Selin Tanyeri
    3 gün önce
    Çürüyen Düzenin Aynası: New Order (2020)
    Sinema Yazıları

    Çürüyen Düzenin Aynası: New Order (2020)

    Nesrin Karadağ
    1 hafta önce
    Polizei (1988): İki Coğrafya, Bir Beden
    Sinema Yazıları

    Polizei (1988): İki Coğrafya, Bir Beden

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
  • HABERLER
    Grand Prix Sahibi Sentimental Value Filminin Fragmanı Yayımlandı
    Haberler

    Grand Prix Sahibi Sentimental Value Filminin Fragmanı Yayımlandı

    Ahmet Ege Çakırel
    20 saat önce
    Yönetmen Villeneuve, Yeni James Bond’unu 3 Genç Aday Arasından Seçecek
    Haberler

    Yönetmen Villeneuve, Yeni James Bond’unu 3 Genç Aday Arasından Seçecek

    Can Turbay
    1 gün önce
    M3GAN 2.0’ın Yönetmeni Gerard Johnstone: “Bu Film Çok Daha Zorlayıcı”
    Haberler

    M3GAN 2.0’ın Yönetmeni Gerard Johnstone: “Bu Film Çok Daha Zorlayıcı”

    Evin Arslan
    2 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    2 ay önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    10 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    10 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    We Live in Time (2024)
    Drama

    We Live in Time (2024)

    Selin Tanyeri
    3 gün önce
    Aniara (2018)
    Film Önerileri

    Aniara (2018)

    Nesrin Karadağ
    1 hafta önce
    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)
    Film Önerileri

    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku (2014)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
    Click (2006)
    Film Önerileri

    Click (2006)

    Merve Çolak
    1 hafta önce
    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)
    Film Önerileri

    Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025)

    Tuba Büdüş
    2 hafta önce
    Eddington (2025)
    Western

    Eddington (2025)

    Serkan Kalender
    2 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Yalnızlıktan Yakınlığa: Fallen Leaves (2023)
    Eleştiri - İzlenim

    Yalnızlıktan Yakınlığa: Fallen Leaves (2023)

    Selin Tanyeri
    3 gün önce
    Çürüyen Düzenin Aynası: New Order (2020)
    Sinema Yazıları

    Çürüyen Düzenin Aynası: New Order (2020)

    Nesrin Karadağ
    1 hafta önce
    Polizei (1988): İki Coğrafya, Bir Beden
    Sinema Yazıları

    Polizei (1988): İki Coğrafya, Bir Beden

    Büşra Soylu Küçükkaya
    1 hafta önce
  • HABERLER
    Grand Prix Sahibi Sentimental Value Filminin Fragmanı Yayımlandı
    Haberler

    Grand Prix Sahibi Sentimental Value Filminin Fragmanı Yayımlandı

    Ahmet Ege Çakırel
    20 saat önce
    Yönetmen Villeneuve, Yeni James Bond’unu 3 Genç Aday Arasından Seçecek
    Haberler

    Yönetmen Villeneuve, Yeni James Bond’unu 3 Genç Aday Arasından Seçecek

    Can Turbay
    1 gün önce
    M3GAN 2.0’ın Yönetmeni Gerard Johnstone: “Bu Film Çok Daha Zorlayıcı”
    Haberler

    M3GAN 2.0’ın Yönetmeni Gerard Johnstone: “Bu Film Çok Daha Zorlayıcı”

    Evin Arslan
    2 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    2 ay önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    10 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    10 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
Fil'm Hafızası
No Result
View All Result
Home Sinema Yazıları Analiz

“Arkanda bir şey bırakırsan başka bir şey kazanırsın”: Past Lives (2023)

Rabia Elif Özcan Rabia Elif Özcan
1 yıl önce
Analiz, Sinema Yazıları
Okuma Süresi: 7 min
0
1
“Arkanda bir şey bırakırsan başka bir şey kazanırsın”: Past Lives (2023)
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Zamanı düzlemsel bir çizgi hâlinde deneyimleyen insan için atom altı parçacıkların belirsiz, zamansız, mekânsız evreni, bir bakıma dehşet verici gerçeklikler barındırır. Dünün geçmişte kalması, şimdinin hissettirdikleri, yarının şüpheli beklentisi güvenlidir. Ancak dün ile yarın, şimdiki zamanda birbiriyle iletişim hâline geçtiği noktada paralel bir evren kurulur ve insan, tıpkı deneyimlediği zaman gibi paramparça olur. Dünkü kimliğiyle yarınına hitap ederken ne varlığını anlamlandırabilir ne de kendini bu yeni evren içinde konumlandırabilir. Kuantum fiziği ile beşerî olguların çatıştığı bu karmaşa, insana bir doğum simülasyonu yaşatır. Zira doğum ânında olduğu gibi bu çatışma esnasında insan, dünyasını kurduğu evrenler arasında geçiş yapmanın travmasını deneyimler. Acı içinde gerçekleşen bu travma, idealize edilmiş düşsel dünyalardan ve illüzyonlardan sıyrılan insanın gerçeklikle tanışma ânını da temsil eder. Güney Koreli yönetmen Celine Song’un, Past Lives’ta (2023) beyazperdeye aktardığı gibi; insan, ancak arkasında bir şey bıraktıkça yeni evreninde bir şey kazanır.

2023’ün sinema dünyasına kazandırdığı yapımlarından Past Lives, insan hayatına ilişkin büyük adımlar ve radikal kararlar içeren kurgusuna rağmen yansıttığı hayatın temposunu oldukça yavaş tutar. Karakterler, mekânlar ve olaylar ne karmaşık ne de derinliğe sahiptir. Ancak yüzeysel olarak nitelendirilebilecek denli sade kurgunun senaristliğinde de imzası olan Song, geçerliliğini hiçbir zaman yitirmeyen, insanın varoluşuna ilişkin kadim tartışmayı derinlere taşımayı başarır. Adı üzerinde ‘geçmiş yaşamlar’ filmin ana konusunu oluştururken bu yaşamlara yöneltilen kuşku, alternatif dünyaları doğurur. Filmin başkahramanı Na Young, çocukluğunu ve gençliğini Seul’de geçirmiş Koreli bir kızdır. Çocukluktan henüz ergenliğe geçtiği dönemde Hae Sung adında bir çocuktan hoşlanmaya başlar. Karşılıklı olan bu duygular, zamanla ikili arasında sessiz bir aşka dönüşür. Ancak Na Young’un sanatçı ailesi, çocuklarının daha iyi ve uluslararası bir eğitim alabilmesi için Kore’den ayrılıp New York’a yerleşme kararı alır. Bu, iki âşığın birbirlerini göremeyecekleri uzun soluklu bir virgül koyar hayatlarına. İlk ayrılığın gerçekleştiği veda sahnesinde objektif, bir tarafında Seul varoşları, diğer tarafında ise ‘yukarı’ doğru uzayan bir merdivenin olduğu bir sokak ayrımını gösterir. Hae Sung, vedasının ardından varoşların derinliklerinde kaybolurken Na Young, parlak bir geleceğin metaforu hâline gelen merdivenlerin basamaklarını çoktan çıkmaya başlamıştır bile.

Senaryo, sosyo-ekonomik ayrımla varlıklı-yoksul çatışmasının olduğu klasik bir kurgu sunmaz neyse ki. Tam on iki yıl sonra sosyal medya üzerinden tesadüfen birbirini bulan ikili, yetişkin hayatlarında çocukluklarından kalma aşkı, bu kez imalarla  hissettirmeyi sürdürür. Birbirlerine hâlâ delice âşık olduklarını söylemeye çekindiklerinden “Seni özledim” demekle yetinirler; ancak ikisi de bilir ki özlemek, sevmektir. Ve sevmek, araya fiziksel mesafelerin girdiği bir dünyada mekân kavramını yeni baştan tanımlar. Beşerî alandan çıkıp fizik bağlamına geçtiğimiz noktada kuantum fiziğinin tam da odak konusu olan bu durumu Na Young, Kore’de kullanılan “In-yun” kavramıyla açıklar. In-yun, çoğuna göre kader demektir; ama geçmiş zamana nokta koyup geleceğin bilinmez olduğu bir kader anlayışından farklıdır. İnsanlar arasındaki dolaylı ilişkiler ağını temsil eden, bütüncül bir yapısı vardır. Temelinde reenkarnasyon fenomeni yer alan In-yun anlayışına göre bir kişi, örneğin bir başkasıyla rastgele gibi görünen bir durumda bir araya geliyor, bir eşyasına temas ediyor, adını işitiyor, yahut fotoğrafını görüyorsa bu durum, önceki yaşamında muhakkak o kimseyle bir bağı olduğu anlamına gelir. Dolaylı veya doğrudan da olsa insanları görünmez bir tarih ağıyla birbirine bağlayan bu anlayış, geçmişle geleceği de şimdiki zamanda deneyimlenecek şekilde birleştirmiş olur. Yani önceki hayattan kalan, noktalanmamış her ilişki, ileriki bir zamanda ve bir başka yaşantıda varlığını sürdürecektir.

In-yun anlayışına inanan ve hayatındaki her tesadüfü bununla açıklayan Na Young, gençlik aşkıyla bir süre internet üzerinden görüştükten sonra her ikisinin önünde uzanan muhtemel kader planlarının, onları uzun bir vakit daha bir araya getiremeyeceğini görür. Ne o, tüm kariyerini bırakıp Seul’e gitmeyi göze alabilir ne de Hae Sung okuluna ara verip Amerika’ya seyahat edecek vakte sahiptir. Dolayısıyla ilişkilerine yine bir virgül koymaya karar veren ikili, bir başka on iki yıllık ayrılığı başlatmış olur. Ne var ki görüşmedikleri bu süre zarfı içinde Na Young, Amerikalı bir adamla evlenmiş, hayallerini gerçekleştirerek bir yazar olmuştur. Hae Sung ise okulunu başarıyla bitirdikten sonra Seul’de mühendislik yapmaya başlamıştır. Ancak farklı yollarda birbirinden habersiz ilerleyen bu iki yolun alınyazısında kesişim noktası hep kendi vaktini beklemektedir. Yine tam on iki yılın ardından Hae Sung, New York’a gelir ve Na Young ile buluşup eski günleri yâd etmek ister. Artık hayatlarının çiçeği burnunda tazeliğini geride bırakıp demlendiği evresine geçmiş olan ikili, bu kez bambaşka kimliklerle bir araya gelir.

Bu noktaya kadar hiçbir aksiyonun olmadığı, durağan tempoda ilerleyen senaryo, iki âşığın bir araya geldiği her kesişim noktasında izleyiciye gizli bir gerilim yaşatır. Zira filmin başından itibaren her iki karakterin de iç dünyasına hâkim olan izleyici, ortada dillendirilmekten kaçınılan kocaman bir aşkın olduğunu pekâlâ bilir ve âşıkların bir araya geldiği bir mutlu son beklentisi içine girer. Fakat film, bu beklentiyi daima erteleyerek bir gerilim ortamı oluşturur. Nihayetinde Na Young’ın, başından beri bu ilişkiden haberdar olan kocası, herkesin ‘susturduğu’ malûm soruyu sorar: (tanıştıkları yeri kastederek) “Peki ya o rezidansta farklı biriyle tanışsaydın şimdi onunla mı olurdun?” Ve bu soruyu, çocukluk aşkına koyduğu virgülün ardındaki yarım kalmış cümleyi izleyen Hae Sung’un sorusu takip eder: “New York’a on iki yıl önce gelseydim ne olurdu?”        

Sahiden, “ya ne olurdu” ile başlayan bu alternatif senaryolar; kurgu, hayal veya kuruntu olmaktan çıkıp deneyimlenen ‘şimdiki zaman’ gerçekliğine dönüşseydi ilişki ağları yine aynı şekilde mi kurulurdu? Bu soru, filmin en başında Na Young, kocası ve Hae Sung’un bir araya geldiği akşam yemeğinde bir dış sesin, objektiften yansıyan üçlü arasında alternatif ilişkiler oluşturmasıyla aslında dile getirilmiştir. Dış ses, üçlüye bakarak hangisinin kiminle nasıl bir ilişki içinde olduğuna dair tahminlerde bulunur. Bunlardan birine göre iki Asyalı sevgili, Amerikalı arkadaşlarıyla buluşmuştur. Bir diğerinde Amerikalı adam, Asyalı kadın ve erkek kardeşiyle tanışmaktadır. Bir başka alternatifte ise Asyalı kadın, diğer iki arkadaş arasında tercümanlık yapmaktadır. Dile getirilen her ilişki ağı, üç karakter için de farklı bir hayat kurgularken ortak ve kaçınılmaz nokta, üçünün de birbirine bir tür In-yun ile bağlanmış olmasıdır.

Peki, farklı alternatif yollar gösterse de nihayetinde aynı noktada düğümlenen  bu kader ağı ‘mutlak’ bir sonuç mudur? İşte bu da günümüzün post-yapısalcı yaklaşımıyla yanıt arayacağımız -veya yanıtsız kalıp içinde kaybolacağımız- esas soruya getirir bizi. Ummadığımız anda bizi bulan tesadüfler, kaderimizin ‘belli’ bir başkahramanının olmadığını gösterir bize. Evreni kendi algı çerçevemizde anlamlandırmaya çalışırken kontrolümüzün, bilgimizin, farkındalığımızın dışında bir başka etken, muhakkak kurduğumuz düzene alternatif bir yaşantı ekleyecektir. Merkezden yoksun ve her an yıkılıp değişmenin eşiğindeki bu zaman anlayışında, yaşadığımızı zannettiğimiz şimdiki zaman, pekâlâ bir başka hayatın öncesi veya sonrası olabilir. Dahası, hiç gerçekleşmemiş bir “ya ne olurdu” sorusunun, kurgusal cevabını deneyimliyor da olabiliriz. İşte bu ayrıma vardığımızda da gerçekliğimiz, somutluğunu yitirir. Kendimizi bir sahtelik algısı içinde bulur, kuşkudan ve belirsizlikten mürekkep bir yolda savrulmaya başlarız. Nitekim Na Young’un, kadim aşkı Hae Sung’u son kez bir bilinmezliğe uğurladığı veda sahnesindeki zihinsel ve duygusal durumu da bu varlık-yokluk karmaşasının sonucudur. Taksiye bindirip arkasından el salladığı, sadece Hae Sung değildir; gerçekliğinden hiçbir zaman emin olamayacağı, alternatif bir ‘geçmiş zaman’ kitlesi, yahut belki hiç yaşanmayacak bir ‘gelecek zaman’ kurgusudur. Anlamlandırmanın mümkün olmadığı, böylesi bir algı kıskacında şimdiki zamanı hissedebilir mi insan?

Çoğu eleştirmen tarafından basit olarak değerlendirilen bir kurgu, olası bir hikâye üzerinden anlatılan klasik bir olay, aslında postmodern insanın kimlik bunalımını ağır adımlarla, ağır bir travma olarak, ağır şekilde izleyiciye yaşatır. Filmin sonundaki buruk ayrılık, âşıkların kavuşmalarına ilişkin hiçbir zaman gerçekleşmeyen beklentiden ziyade, “ya ne olurdu” sorularının yanıtsız kalmasındandır. Öte yandan In-yun anlayışı bakımından, muhtemel bir tesadüf diye düşündüğümüz rastlantıların, anlamlı bir buluşma olma ihtimali de dehşet vericidir. Ya yirmi dört yıl evvel Na Young, o merdiven basamaklarını âşık olduğu gençle birlikte çıksaydı? Ya iki âşık, el ele verip yol ayrımının diğer tarafında ilerleseydi? Ya Na Young, son vedalarında taksiye atlayıp Hae Sung ile bambaşka bir dünyaya gitseydi? Zaman katmanları ve bağlamlar değiştikçe bu sorulara cevap veren alternatif yaşamlar da dallanıp budaklanır, üstelik daha çok soruyu beraberinde getirir.

“Arkada bırakılan her yaşam, bir başka şeyi kazandırır insana.” Ancak Na Young’un, gerçekliğine dair hep merak içinde kalacağı yeni bir kapıyı bir kenara bırakıp içinde bulunduğu yaşama tutunması; şimdiki ânın güvenliğine sığınmaya çalışması, hiç değilse ‘sonsuz alternatiften’ Song’un objektifine düşen ‘bir tanesine’ noktayı koyar. Kim bilir, tıpkı Hae Sung’un son sözlerinde dile getirdiği gibi; belki kavuşmak, bir sonraki yaşantılarının hikâyesi olacaktır.

 

Rabia Elif Özcan

1995 yılının temmuz ayında, Konya’da doğdu. Bir elinde kalem, bir elinde kitap; okuyarak ve yazarak büyüdü. Ömrüne kelimelerden bir yol çizmek üzere 2014’te Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başladı. Yürürken, yerken, yaşarken okudu; kelimeleri nefes gibi tüketti, bir bir içindeki mürekkebe doldurdu. Ve gün geldi, bir film şeridinin üzerinde, mürekkep akmaya başladı.

Etiketler: bağımsız sinemaCeline SongGeçmiş YaşamlarIn-yunparalel evrenPast Lives
Rabia Elif Özcan

Rabia Elif Özcan

1995 yılının temmuz ayında, Konya’da doğdu. Bir elinde kalem, bir elinde kitap; okuyarak ve yazarak büyüdü. Ömrüne kelimelerden bir yol çizmek üzere 2014’te Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başladı. Yürürken, yerken, yaşarken okudu; kelimeleri nefes gibi tüketti, bir bir içindeki mürekkebe doldurdu. Ve gün geldi, bir film şeridinin üzerinde, mürekkep akmaya başladı.

YazarınDiğer Yazıları

    3:10 to Yuma (2007)

    3:10 to Yuma (2007)

    8 Mayıs 2025
    Bir Nezaket Yanılsaması: Kinds of Kindness (2024)

    Bir Nezaket Yanılsaması: Kinds of Kindness (2024)

    7 Nisan 2025
    Leo (2023)

    Leo (2023)

    14 Şubat 2025
Sonraki Yazı
Four Daughters ve The Zone of Interest, 35. Palm Springs Uluslararası Film Festivali’nin Kazananları Arasında

Four Daughters ve The Zone of Interest, 35. Palm Springs Uluslararası Film Festivali'nin Kazananları Arasında

Yorumlar 1

  1. Caner says:
    1 yıl önce

    Çok güzel yorum

    Yanıtla

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editörün Seçtikleri

Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

İpek Ömercikli
1 Haziran 2025

All Quiet On The Western Front (2022)

Psycho Therapy: The Shallow Tale of a Writer Who Decided to Write About a Serial Killer (2025) Üzerine

Nesrin Karadağ
17 Mayıs 2025

Zamansız, Yersiz, Ama Bize Dair: David Lynch’in Ardından

Zamansız, Yersiz, Ama Bize Dair: David Lynch’in Ardından

Fil'm Hafızası
2 Nisan 2025

81. Venedik Film Festivali’nden İzlenimler

Hegemonyayı Öldürmek: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri (2024)

Tülay Işık Kalafat
8 Mart 2025

Foucault’un Biyo-İktidar* Perspektifinden Atwood’un Feminist Üstopyası: The Handmaid’s Tale (2017-…) -1

Foucault’un Biyo-İktidar* Perspektifinden Atwood’un Feminist Üstopyası: The Handmaid’s Tale (2017-…) -1

Tuba Büdüş
21 Temmuz 2024

  • Biz Kimiz?
  • Gizlilik Politikası
  • KVKK
  • Çerez Politikası
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Biz Kimiz?
    • Ekibimiz
    • Gönüllülük İlanları
  • Film Önerileri
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
  • Sinema Yazıları
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
  • Haberler
  • Kısa Filmler
  • Spotify
    • Podcasts
    • Playlists
  • Etkinlikler
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • Galeri
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In