1995 yılının temmuz ayında, Konya’da doğdu. Bir elinde kalem, bir elinde kitap; okuyarak ve yazarak büyüdü. Ömrüne kelimelerden bir yol çizmek üzere 2014’te Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başladı. Yürürken, yerken, yaşarken okudu; kelimeleri nefes gibi tüketti, bir bir içindeki mürekkebe doldurdu. Ve gün geldi, bir film şeridinin üzerinde, mürekkep akmaya başladı.
Verdiğiniz en basit kararın dahi bir başka hayatın kaderini tümden değiştirebileceğine inanır mısınız? Yoksa basit kararlar, küçük çeperlerde mi...
Her sanat eseri, imzasını kocaman harflerle taşımaz elbet. Sanatçı, ancak eserinin müdavimlerine kendini ifşa edecek küçük ipuçlarıyla da yetinebilir kendini...
İnsanın doğadan öğrenmesi gereken en önemli şey, doğadaki her izle duygusal ve düşünsel bir bağ kurulabileceğidir. Esas öğrenme serüveni bu...
Kadim peri masalları her ne kadar yüzyıllardır anlatılagelse de bu masalların sahneye uyarlanan parodileri, toplumsal sorunları dile getirmede özgün bir...
Kimi filmler, adlarıyla tüm senaryosunu ortaya koyar -ki buna cesaret etmek için ya adın ya da eserin içini tam anlamıyla...
Boşa değil bir fincan kahvenin kırk yıllık hatırının olması. Zira kahvenin dokusundaki, öyküsündeki, hafızasındaki tarifsiz özün hatırlardan çıkması mümkün mü?...
Bilinmeyen bir zamanda tasvir edilen III. Dünya Savaşı, Einstein’ın şu sözünü haklı çıkaran türden: “III. Dünya Savaşı’nda hangi silahların kullanılacağını...
Zamanın akış hızına bakılırsa pek de uzak bir gelecek değil, 2081. Dünya üzerinde hiçbir eşitsizliğin kalmadığı; aksine, her şeyin kusursuz...
Tıpkı Cemal Süreya’nın kahvaltı için söylediği gibi; diğer tatlıları bilmem ama “Çikolatanın mutlulukla bir ilgisi olmalı.” Nitekim gerek mutluluk hormonlarının...
Zaman daima ileri doğru mu akar? Bir sonraki an, şimdikini iyileştirmek için mi koşullanır? Uzay koşullarında geçerli olan görüş böyle...
Hesaplamaları, arşivlemeleri, iletimi, ulaşımı, hatta sağlıkla ilgili operasyonları dahi artık biyonik aletlere bırakmak mümkün de, duyguları biyonik dünyada yaşamak mümkün...
Gelin bugünün tarihini bir noktaya sabitleyip her şeyi 2467 yılına taşıyalım. Dünya taşlaşmaya yüz tutsun; kaynaklar tükensin, bitkiler ve hayvanlar...
Fil'm Hafızası © 2023