Adını Estrella Morente’nin şarkısından alan Volver/Dönüş, 2006 Cannes Film Festivali’nde altı kadın oyuncusuna birden ödülü kucaklatan, sıradan kadınların trajik yaşamlarını mizahi ögelerle harmanlayarak sunan tipik bir Almodovar filmi.
Filme adını veren Volver’in içinde birçok anlam gizlidir. Karakterlerin yıllarca üstünü örtükleri o acı dolu anılarla yüzleşmesine, dönüşmesine ve en son ait oldukları yere dönmelerine tanık olurken filmdeki mekan da Almodovar’ın çocukluğunun geçtiği yerdir. Yönetmenin Volver‘de kendi çocukluğunun geçtiği mekanları kullanması onun için bir köklere dönüştür. Ve tabii ki anne rolünde izlediğimiz Carmen Maura’nın yaklaşık 18 yıl sonra bir Almodovar filmine dönmesi.
Bir mezarlıkta, kadınların mezarları temizlemesi ile başlayan Volver’de kadınlar çok güçlüdür, dimdik ayaktadır ver her zaman dayanışma içerisindedir. Tıpkı filmin bir sahnesinde geçen replik gibi: “Kirli çamaşırlarımızı kendi aramızda yıkamamız gerekiyor’’ Kadınlar erkek egemen dünyada birbirlerinin kirli çamaşırlarını beraber yıkayacak kadar dayanışma içerisindedirler, öyle de olmak zorundadırlar. Volver’in dünyasında erkekler görünmez olmuştur biz onların geride bıraktıkları yıkıma ve dirence tanık oluruz. Daha filmin ilk sahnesinde onların yokluğu ile başlar: Mezarlığın getirdiği histen uzak hatta panayır havasında geçen mezar temizleme sahnesindeki mezarlıkların sahibi tabii ki kasabanın erkekleridir.
Paula: Ne kadar çok dul kadın var.
Sole: Burada kadınlar erkeklerden daha uzun yaşıyorlar.
Filmin nadir erkeklerinden Paco’nun (Antonio de la Torre) da ölümüne kısa bir süre sonra şahit oluruz. Öz babası bildiği Paco’nun kendisini taciz etmesi üzerine Paula’nın (Yohana Cobo) elleri de Volver’in kırmızı dünyasına bulanır. Hüzün, mizah, acı, emek, tutku, yaşam – ölüm, sevgi ve dostluk gibi birçok duyguyu iç içe geçmiş bir şekilde her sahnesinde bize hissettiren filmin muhtemelen en güzel sahnesi Raimunda’nın (Penélope Cruz) gözyaşları içerisinde Volver’i söylediği sahnedir. Raimunda’nın annesi Irene’nin (Carmen Maura) de dönüşüne bu sahnede şahit oluruz. Raimunda kırmızılar içinde şarkı söylerken, Irene de onu izlemektedir. Yıllar önce kızına öğrettiği şarkıyı unutmamıştır:
Geçmişle yüzleşmeye korkuyorum
Yine hayatıma baskın yapıyor
Gecelerden korkuyorum
Ki hepsi hatıralarla dopdolu
Tüm rüyalarımı kaplıyorlar
Fakat kaçan bir yolcu
Er ya da geç yürüyüşü kesiyor
Ve her şeyi mahveden bu unutuş
Eski hatıralarımı yok etse de,
İçimde hep bir umudu saklıyorum
Ki bu, kalbimin tek serveti
Geri gelmek
Alnı çizgilerle dolu
Şakaklar gümüşi olmuş
Sanki zaman kar gibi yağmış
Hissetmek
Hayatın tek bir nefes olmadığını…
Raimunda göz yaşları içinde şarkıyı söyler Irene aynı göz yaşları içinde gizlice onu izler. Aralarında ortak bir dildir bu şarkı. Anne ve kızın, bu iki güçlü kadının acıları da nesilden nesile aktarılmıştır. Her ikisi de örtülü kalan anılar ile yüzleşmekten korkarlar ama yine de geri dönerler. Akan gözyaşları yıllardır konuşamadıklarının hesaplaşmasıdır. İkisi de ortak kaderi yaşamıştır, ikisi de bedel ödemiştir, Raimunda gözyaşları içerisinde Volver diye bağırırken, ikisi de affetmiştir, geri dönmüşlerdir.