Cate Blanchett’in Venedik Film Festivali’nde gösterilen yeni filmi olan Tár’daki performansı, kariyerinin imza rolü olabilir.
Film 79. Venedik Film Festivali‘ndeki dünya galasında altı dakika ayakta alkışlandı. The Guardian’dan Peter Bradshaw “Todd Field’ın bu sürükleyici filmi için gerekli olan buyurgan kibri Cate Blanchett’ten başka kimse veremezdi” dedi. The Wrap’dan Ben Croll, oyuncunun rolü hakkında “Galadriel’den daha uhrevi, Elizabeth’ten daha muhteşem ve Carol Aird’den daha az bastırılmış olan Tár, oyuncunun imza rolü olabilir.” diyor. Sight and Sound’dan Jessica Kiang ise “Oyuncu bu uyarıcı deha, gaddarlık ve devasa ego hikayesini somutlaştırmak için fizikselliğinin her yönünü – kostümünü, jestlerini, saçını – kullanıyor.” diye yazdı. The Playlist’te Jack King, “Hidrojen bombası gibi bir performans” dedi. The Hollywood Reporter’dan David Rooney ise, “Tár, Blanchett için bir başka kariyer zirvesine işaret ediyor ve çoğunluk bunun en iyisi olduğunu iddia ediyor.” dedi. Son olarak Variety’den Owen Gleiberman, Blanchett’in performansının, oyuncunun bu yılki ödül sezonunda önemli bir konuma getirmeye yazgılı olduğunu belirtip, olumlu övgülere katılıyor. Aktris, büyüleyici performansıyla, ödül sezonu boyunca övgü dolu yorumlar almaya devam edeceğe benziyor.
“Lydia Tár’ın Olmadığı Bir Dünya Hayal Etmek Zor”
Blanchett, Berlin Filarmoni Orkestrası’nın parlak, otoriter orkestra şefi Lydia Tár‘ı canlandırırken, yönetmen karakterin sansasyonel olmasını istedi. Sansasyonel olmalıydı, çünkü tüm film klasik müzik dünyasında sadece öncü bir figür değil, aynı zamanda uluslararası bir üne sahip olan bu karakterin etrafında inşa edildi. Senaryonun özellikle Blanchett düşünülerek yazıldığı söyleniyor. Aslında bu biraz riskli bir girişim. Blanchett’in performansı, bu kadını çevreleyen gizemi kabul etmemizi gerektiriyor. Ayrıca, Lydia’nın daha güzel, daha genç astlarından bazılarını nasıl kullandığına dair fısıltılar ve iddialar su yüzüne çıkarken, bu gizem yavaş yavaş yok oluyor ve ona hayran kalmamızı sağlıyor. Kamera acımasızca ona sabitlendiği için, Blanchett tüm dikkatimizi yönlendirme yeteneğini kaybetmeden yıkımını gerçekleştiriyor. Vulture’dan sinema eleştirmeni ve yönetmen Bilge Ebiri, “Performansıyla ilgili gerçekten çarpıcı olan şey, film bittiğinde Lydia Tár’ın olmadığı bir dünyayı hayal etmenin zor olmasıdır.” diyor.
Bir Orkestra Şefinin Hikayesi
Field’ın filmi, Lydia’yı yeni anılarının yayınlanmasına hazırlandığı, Mahler’in Beşinci Senfonisi’nin bir performansı için prova yaptığı, Filarmoni’de arka oda bürokrasisiyle uğraştığı ve eski bir öğrencisi/sevgilisi tarafından ona gönderilen garip mesajlar hakkında endişelendiği bir dönemde takip ediyor. Lydia, duygusal olarak kırılgan eşi (ve baş kemancı), Sharon (Nina Hoss) ve küçük kızları ile birlikte yaşıyor; ancak zamanının çoğunu, düşkün ve sadık yardımcısı Francesca (Noémie Merlant) ile seyahat ederek geçiriyor. Lydia’nın ününün baştan çıkarıcı gücünü filmdeki işlenen bir unsur. Filmin başlarındaki bir buluşmada bir hayran ona rastlar ve Francesca hem profesyonel hem de kişisel nedenlerle hemen olaya dahil olur.
Doğaüstü, Karizmatik Bir Kahraman
Lydia, kurgunun sıklıkla hayal ettiği ama gerçek dünyanın nadiren sunduğu türden doğaüstü karizmatik bir kahramanı canlandırıyor. Film ise bu endüstrideki güç dinamiklerinin çalışma şeklini tasvir ederken oldukça nüanslı ama, aynı zamanda kafa karıştırıcı; Lydia’nın yaptığı, aslında görmediğimiz şeyler anlatılıyor. Peki, kimin bakış açısını görüyoruz? Eğer Lydia’ya aitse, bu ihlallerin çoğunun gözden gizlenmiş olması, kendisinin inkar içinde yaşadığını mı gösteriyor? Yoksa sadece filmin bir parçası mı? Bunlar şu anlık film ile ilgili cevapları açıkta kalan sorular arasında.
Yönetmenden Doğru Tercih
Todd Field, 2006’daki Little Children‘dan bu yana uzun metrajlı bir film yönetmedi ve bu onun kamera arkasındaki üçüncü denemesi. Eleştirmen Bilge Ebiri, Todd Field’in oyuncu seçimini gayet başarılı buluyor: “Tár’ın neredeyse açılış sahnelerinden nereye gittiğini anlamak mümkün, ancak bu, filmin bizi yine de şaşırtmaması ve şok etmemesi gerektiği anlamına gelmiyor. Neyse ki, Blanchett burada devreye giriyor ve filmi orta derecede ilginç ve güncel bir filmden oldukça güzel bir şeye dönüştürüyor. Filmin geri kalanının çoğunda olmayan enerjiyi ve hissi veriyor. Tár’ın posteri, karakterini, özellikle güçlü bir müzik parçasının ortasındaymış gibi, kolları uzanmış, vücudu bükülmüş olarak gösteriyor. Field’ı övmek gerekirse, kendisi beyzbol sopasını Blanchett’e veriyor ve Blanchett vuruşu ustaca yapıyor.” dedi.
Cate Blanchett‘li Tár Türkiye’de 10 Mart 2023’te vizyona girecek.