1944 yılı Ağustos ayında müttefik kuvvetleri Paris’e doğru ilerlemeye başlar. Almanlar savaşı kaybetmeye yakındır. İşgal altındaki Paris’in yerle bir edilmesi Hitler için savaşın seyrini değiştirecek en önemli hamle olarak görülmektedir. Hitler’in emrindeki generallerden Dietrich von Choltitz bu görevi ifa etmek için Paris’e gönderilmiştir. Tam bir yetki adamı olan gözü dönmüş Choltitz’in emir subayına anlattığı plandan anlarız ki, birkaç gün içinde ortada Paris namına bir şehir kalmayacaktır. Harekât emrinin verilmesi an meselesiyken, gecenin bir vakti Choltitz’in oteldeki odasına İsveç’in Paris Büyükelçisi Raoul Nordling gelir. Nordling’in Choltitz’i durdurmak için giriştiği ikna çabası, emri Hitler’den alan general üzerinde ne kertede etkili olacaktır?
Alman Sineması’nın usta yönetmeni Volker Schlöndorff’in son filmi Diplomatie (Diplomasi, 2014) Cyril Gely’in aynı isimli oyunundan uyarlanan ve gerçek bir hikâyeye dayanan politik bir dram. İkinci Dünya Savaşı’nı hikâye edinen filmlerden artık bir nebze sıkıldığımı itiraf edeyim. Savaşın vahşetini göstermekten başka söyleyecek yeni bir sözü olmayan, tarihin gün ışığı görmemiş sayfalarını açmaya tenezzül etmeyen, yeni bir estetik, taze ve özgün bir politik bakış açısı sunmayan filmler artık ortalama bir katharsis sağlamaktan öteye gidemiyor nazarımda. Schlöndorff’ün Diplomatie filmi bu bağlamda bildiğimiz pek çok İkinci Dünya Savaşı filminin yapmadığı bir şeyi yapıyor. Filmi özel ve ayrıcalıklı kılan şey, izleyicisini cepheden cepheye koşan askerlerin, art arda patlayan bombaların, savaş stratejilerinin planlandığı karargâh binalarının gürültüsünden çekip alması ve büyük kısmı tek mekânda geçen, cephedeki savaştan ziyade iki kişi arasındaki psikolojik muharebeyle ilgilenen güçlü bir metin sunuyor olması. Savaş manyaklığının, yüzlerce yıllık tarihi tek gecede dümdüz etme çılgınlığının sadece iki dudak arasında olduğunu bu denli çarpıcı bir yalınlıkla ortaya seren Diplomatie’nin muadili pek çok İkinci Dünya Savaşı filminden daha önemli bir işlevi olduğunu söylemeliyim. Bitirirken filmin günümüz Türkiye’sinin malum siyasi aktörleri arasında geçen bir benzerinin yapılması dileğimi de safiyane bir arzuyla evrene iletmiş olayım. Başımıza ne geliyorsa bundan geliyor zira.