Fil'm Hafızası
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    A Real Pain (2024)
    Film Önerileri

    A Real Pain (2024)

    Selin Tanyeri
    6 gün önce
    Nosferatu: Phantom der Nacht (1979)
    Film Önerileri

    Nosferatu: Phantom der Nacht (1979)

    İpek Ömercikli
    1 hafta önce
    Front Of The Class (2008)
    Film Önerileri

    Front Of The Class (2008)

    Merve Çolak
    1 hafta önce
    Spartacus (1960)
    Biyografi / Tarih

    Spartacus (1960)

    Tülay Işık Kalafat
    2 hafta önce
    Joyland (2022)
    LGBTİ

    Joyland (2022)

    Ayşe Yapışık
    2 hafta önce
    Mirai (2018)
    Animasyon

    Mirai (2018)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    2 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    EFF’nin Ardından Festival Yönetmeni Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter ile Söyleşi
    Röportaj

    EFF’nin Ardından Festival Yönetmeni Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter ile Söyleşi

    İrem Yavuzer
    6 saat önce
    Cannes Film Festivali: Son 10 Yılın Jüri Ödüllü Filmleri
    Liste

    Cannes Film Festivali: Son 10 Yılın Jüri Ödüllü Filmleri

    Selin Tanyeri
    6 gün önce
    Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)
    Sinema Yazıları

    Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

    İpek Ömercikli
    1 hafta önce
  • HABERLER
    Jim Jarmusch’un Yeni Filmi Father Mother Sister Brother Festival Yolculuğuna Hazırlanıyor
    Haberler

    Jim Jarmusch’un Yeni Filmi Father Mother Sister Brother Festival Yolculuğuna Hazırlanıyor

    Nehir Arslan
    1 saat önce
    Kaş Uluslararası Film Festivali “Kaş Bir Rüya” Temasıyla Başlıyor!
    Haberler

    Kaş Uluslararası Film Festivali “Kaş Bir Rüya” Temasıyla Başlıyor!

    Elif Arı
    3 gün önce
    Ayvalık Açık Hava Film Geceleri 21 Haziran’da Başlıyor, Biletler Satışta
    Haberler

    Ayvalık Açık Hava Film Geceleri 21 Haziran’da Başlıyor, Biletler Satışta

    Ekin Taneri
    3 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    4 hafta önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    9 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    9 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    A Real Pain (2024)
    Film Önerileri

    A Real Pain (2024)

    Selin Tanyeri
    6 gün önce
    Nosferatu: Phantom der Nacht (1979)
    Film Önerileri

    Nosferatu: Phantom der Nacht (1979)

    İpek Ömercikli
    1 hafta önce
    Front Of The Class (2008)
    Film Önerileri

    Front Of The Class (2008)

    Merve Çolak
    1 hafta önce
    Spartacus (1960)
    Biyografi / Tarih

    Spartacus (1960)

    Tülay Işık Kalafat
    2 hafta önce
    Joyland (2022)
    LGBTİ

    Joyland (2022)

    Ayşe Yapışık
    2 hafta önce
    Mirai (2018)
    Animasyon

    Mirai (2018)

    Büşra Soylu Küçükkaya
    2 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    EFF’nin Ardından Festival Yönetmeni Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter ile Söyleşi
    Röportaj

    EFF’nin Ardından Festival Yönetmeni Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter ile Söyleşi

    İrem Yavuzer
    6 saat önce
    Cannes Film Festivali: Son 10 Yılın Jüri Ödüllü Filmleri
    Liste

    Cannes Film Festivali: Son 10 Yılın Jüri Ödüllü Filmleri

    Selin Tanyeri
    6 gün önce
    Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)
    Sinema Yazıları

    Ölümü İmgelemek: The Shrouds (2024)

    İpek Ömercikli
    1 hafta önce
  • HABERLER
    Jim Jarmusch’un Yeni Filmi Father Mother Sister Brother Festival Yolculuğuna Hazırlanıyor
    Haberler

    Jim Jarmusch’un Yeni Filmi Father Mother Sister Brother Festival Yolculuğuna Hazırlanıyor

    Nehir Arslan
    1 saat önce
    Kaş Uluslararası Film Festivali “Kaş Bir Rüya” Temasıyla Başlıyor!
    Haberler

    Kaş Uluslararası Film Festivali “Kaş Bir Rüya” Temasıyla Başlıyor!

    Elif Arı
    3 gün önce
    Ayvalık Açık Hava Film Geceleri 21 Haziran’da Başlıyor, Biletler Satışta
    Haberler

    Ayvalık Açık Hava Film Geceleri 21 Haziran’da Başlıyor, Biletler Satışta

    Ekin Taneri
    3 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)
    Kısa Filmler

    Mattia Ahmet Minguzzi Belgeseli (2025)

    Deniz Tolga Güneysu
    4 hafta önce
    Lucky Fish (2022)
    Kısa Filmler

    Lucky Fish (2022)

    Ayşe Şimal Gürdamar
    9 ay önce
    Sousaphone (2019)
    Kısa Filmler

    Sousaphone (2019)

    Yiğit Aksan
    9 ay önce
  • SPOTIFY
    • Playlists
    • Podcasts
  • ETKİNLİKLER
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • GALERİLER
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İLETİŞİM
No Result
View All Result
Fil'm Hafızası
No Result
View All Result
Home Sinema Yazıları Röportaj

EFF’nin Ardından Festival Yönetmeni Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter ile Söyleşi

İrem Yavuzer İrem Yavuzer
6 saat önce
Röportaj, Sinema Yazıları
Okuma Süresi: 15 min
0
0
EFF’nin Ardından Festival Yönetmeni Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter ile Söyleşi
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Dört yıl aradan sonra bu yıl yeniden düzenlenen Uluslararası Eskişehir Film Festivali 23-31 Mayıs tarihlerinde yirmi ikinci kez sinemaseverlerle buluştu. Anadolu Üniversitesi’nin yüksek katkılarıyla düzenlenen festivalde tüm organizasyonu genç bir kitlenin üstlendiğini belirtmek isterim. Öğrencilerden ve akademisyenlerden oluşan bu kitlenin büyük bir çoğunluğunu sinemaya ve sanata olan tutkuları bir araya getiriyor. Sinema Anadolu ve Cinema Pink salonlarında gösterilen festival filmleri, ekip katılımlı söyleşileriyle yönetmenleri, yapımcıları, sinema çalışanlarını gençlerle buluşturması adına oldukça değerli. Zeki Demirkubuz retrospektifinden Türk Sineması’nın duayen isimlerine birçok alanda sinemamızın güncel tarihini takip edebilmek şansına sahip olduk. Bu bağlamda oluşturulan etkinlik programının ve film seçkisinin ne kadar titizlikle hazırlandığını ve bir festivalin tüm zorluklara rağmen başarıyla gerçekleştirildiğinin altını çizelim.

23 Mayıs tarihinde gerçekleştirilen açılış töreninde geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz Türk Sineması’nın kilometre taşı sayılan çok değerli Şerif Gören’e ve yine yaşayan bir efsane olarak festivali onurlandıran Suna Selen’e Sinema Onur Ödülleri takdim edilmişti. İran Sineması’nın önemli isimlerinden Majid Majidi de Eskişehir Uluslararası Film Festivali tarafından Onur Ödülü’ne layık görüldü. Bu üç önemli ismin ödül takdimlerinin ardından Yeşilçam filmlerinin unutulmaz isimlerinden olan Erdoğan Engin’e ve Leyla Özalp’e Sinema Emek Ödülleri verildi. Festivalin Sinema Kültürüne Katkı Ödülü’ne Türk Sineması’nın yaşayan bir arşive dönüşmesine olanak sağlayan Fanatik Film layık görüldü. Bu duygusal ve görkemli törenin ardından vizyon tarihi 6 Haziran 2025 olarak öngörülen John Maclean’ın yönetmenliğini üstlendiği Tornado (2025) filmi Türkiye prömiyerini gerçekleştirdi.

Geçtiğimiz yıla damgasını vuran birçok yapım festival kapsamında seyircilerle buluştu. Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri (2024), Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi (2025), Öldürdüğün Şeyler (2025), Yeni Şafak Solarken (2024), Zamanın Kıyısında Sınav (2024), Evcilik (2024), Hakkı (2024), Bildiğin Gibi Değil (2023), Daha İyi Bir Yarın (2024) gibi filmler Türk Sineması kapsamında yeniden gösterimlerini gerçekleştirdi. Özcan Alper’in Bölük Pörçük: Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi (2025) adeta Türk Sineması’nın kısa bir tarihi olarak Hayatımız Belgesel kategorisinin özel filmlerinden birine ev sahipliği yaptı. Birbirinden değerli bu isimleri ve filmleri büyük bir özveriyle sinemaya taşıyan festival ekibine buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Dolu dolu geçen bir programın ardından söyleşiler ve sohbetlerle keyifli bir festival sürecini tamamlamış bulunuyoruz. Festivalin ardından, bu özel süreci ve programı Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter ile konuştuk. Keyifli okumalar dilerim.

Ülkemizde sinema adına görünürlük sağlayan birçok değerli kurum ve festivale sahibiz. Bana kalırsa Türkiye’deki festivallerin çoğu yurtdışındaki örnekleriyle yarışır bir hâlde. Bu yıl 22. kez düzenlenen Eskişehir Uluslararası Film Festivali de bu sürece genç ve dinamik bir bakış sunuyor. Dört yıl gibi uzun bir aranın ardından yeniden gerçekleştirilen bu güzide sinema buluşmasını ve tarihi gelişimini festival yönetmeni olarak sizden kısaca dinlemek isterim.

Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nin tarihi, aslında bir üniversitenin içinden filizlenen ve zamanla hem ulusal hem uluslararası sinema çevrelerinde saygı gören bir kültürel hafızaya dönüşmesinin hikâyesidir. Festivalimiz ilk kez 1998 baharında, “Uluslararası Eskişehir Sinema Günleri” adıyla, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gülseren Yücel’in öncülüğünde hayata geçti. Sekiz uzun ve üç kısa filmden oluşan o ilk programda, Yunanistan ve Slovenya’dan konuk yönetmenleri ağırlamış olmamız, daha ilk andan itibaren uluslararası bir vizyon taşıdığımızın göstergesiydi.

2007 yılında “Eskişehir Uluslararası Film Festivali” adını alarak büyümeye devam eden festival, zamanla kentteki farklı salonlara yayıldı; yarışmalar, onur ve emek ödülleri, film dersleri ve atölyelerle çok yönlü bir yapıya kavuştu. “Sinema Tarihinin Unutulmazları”ndan “Engelli Farkındalık”a, “Dünya Sinemasının Genç Yıldızları”ndan “Canlandırma Sineması”na uzanan bölümleriyle yalnızca bir gösterim platformu değil, aynı zamanda düşünen, tartışan, paylaşan bir sinema kültürü yaratmayı hedefledik.

Dört yıllık bir aranın ardından bu yıl 22. kez kapılarını açan festivalimizin geri dönüşü, bizim için sadece bir etkinlik takviminin devamı değil; aynı zamanda bir dayanışma, üretim ve tutkunun yeniden görünür hâle gelişidir. Bu yılki programımız, yerli ve yabancı filmlerden oluşan zengin seçkisiyle seyirciyi yeniden sinema salonlarında buluştururken; sinema öğrencilerine, genç sinemacılara ve meraklılarına yönelik dersler ve söyleşilerle de geleceğe bakıyor.

Eskişehir Uluslararası Film Festivali, üniversite kimliğiyle Türkiye’de benzersiz bir yerde duruyor. Bu da bize, genç ve dinamik bir bakış açısını koruyarak sinema üzerine düşünmeye, üretmeye ve birlikte izlemeye devam etme sorumluluğu yüklüyor.

Bu yıl festival seçkisi oldukça iddialıydı. Türk Sineması, Dünya Sinemasının Genç Yıldızları, Dünya Festivallerinden, Canlandırma Sineması, Gece Yarısı Sineması, Hayatımız Belgesel, Engelli Farkındalık, Uluslararası Kısa Film Seçkisi, Ulusal Kısa Film Seçkisi, Anadolu Üniversitesi Kısa Film Seçkisi, Sinema Tarihinin Unutulmazları, Orta Doğu Sineması gibi birçok kategoride film seçkisi hazırladınız. Aslında bu özel seçkide Charlie Chaplin’den Şerif Gören’e titizlikle çalışılmış bir sinema tarihi var. Filmleri seçme süreci nasıl gerçekleşti?

Filmleri seçmek, her yıl yeniden hem bir keşif hem de bir sorumluluk süreci bizim için. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nin temel hedeflerinden biri, izleyiciye yalnızca güncel sinema örneklerini sunmak değil; sinemanın geçmişiyle bugününü, ustalarla genç yaratıcıları aynı program içinde bir araya getirebilmek. Bu yılki seçkimiz de tam olarak bu anlayışla şekillendi.

Ekip olarak aylar süren bir hazırlık sürecinin ardından, hem yerli hem yabancı yapımları titizlikle değerlendirdik. Dünya sinemasının genç yıldızlarının ilk ya da ikinci filmleri, Cannes, Berlin, Venedik gibi prestijli festivallerde ses getiren yapımlar, Türk sinemasının o yıl öne çıkan örnekleri ve belgesel ile canlandırma alanındaki yenilikçi işler öncelikli odaklarımız arasında yer aldı. Aynı zamanda kısa film seçkilerimizde uluslararası yapımlarla birlikte Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin işlerini de izleyiciyle buluşturmak bizim için ayrı bir heyecan kaynağı.

Akademik bir perspektiften bakıldığı takdirde de seçkinin seyirciyle kurduğu iletişimi film türü ve klasik yapıtlar bağlamında gözlemleyebiliyoruz. İsteyip de seçkiye dahil edemediğiniz filmler oldu mu? -Programa dahil edilen filmler herkese hitap eden geniş bir alana sahip- Özellikle sinemanın anaakım ve uzun metrajlı yapımlarının haricinde seyirciler tarafından biraz daha temkinli yaklaşıldığı korku sineması, belgesel ve kısa filmler bu seçkide yer alıyor. Gece sineması konseptiyle kült korku filmlerinden The Exorsist’i (1973) beyazperdede izlemek oldukça heyecan vericiydi. Retrospektif, festivallerin hafızasını canlandırıyor diyebilir miyiz?

Evet, ne yazık ki her yıl olduğu gibi bu yıl da seçkimize dahil etmek istediğimiz ancak çeşitli nedenlerle programımıza alamadığımız filmler oldu. Özellikle uluslararası yapımlarda gösterim tarihleri, dağıtım hakları ya da filmlerin başka festivallerdeki yarışma süreçlerinin devam etmesi gibi nedenlerle istediğimiz bazı filmleri izleyiciyle buluşturamadık.

Ancak bu durum, festival programını oluştururken bizleri daha yaratıcı çözümler üretmeye teşvik ediyor. Örneğin bir filmi getiremesek de aynı yönetmenin önceki işlerine ya da benzer temalarda üretilmiş farklı filmlere yer verebiliyoruz. Bu sayede seçkiyi bütünlüklü bir sinema deneyimi hâline getirmek mümkün oluyor. Ya da bu yıl yaptığımız gibi, Gece Yarısı Sineması bölümüne yeni korku filmi almak yerine seyirciyi klasiklerle buluşturmak da bir tercih olabiliyor. Özellikle genç öğrencilerimizin klasik filmlerle perdede buluşma fırsatı bulması bizim için çok kıymetli.

Bence bu kolektif çalışma kapsamında festivalin gözden kaçırılmaması gereken en önemli hususlarından biri de gönüllülerden oluşan ekip. Sinemaya değer veren birbirinden çalışkan festival ekibiyle bu deneyimi yaşamak benim için de oldukça değerliydi. Şimdiden Eskişehir Uluslararası Film Festivali unutamayacağım anılarımdan biri oldu. Sizce öğrencilerin ve festival ekibinin motivasyonu ve bu kadar özverili çalışmaları nasıl gerçekleşiyor? Sinemanın iyileştirici ve birleştirici gücünün etkisi olabilir mi?

Kesinlikle katılıyorum. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’ni diğer pek çok festivalden ayıran en önemli unsurlardan biri, arkasındaki büyük gönüllü emeğidir. Festivalin mutfağında, başta İletişim Bilimleri Fakültesi hocaları olmak üzere onlarca genç insan yer alıyor. Bu ekip, her yıl yalnızca organizasyonun yürütücüsü olmakla kalmıyor; aynı zamanda festivalin ruhunu ve dinamizmini de şekillendiriyor.

Bu motivasyonun temelinde elbette sinemanın iyileştirici ve birleştirici gücü yatıyor. Çünkü sinema, yalnızca izlenen bir sanat değil, aynı zamanda birlikte düşünülen, tartışılan ve üreten bir alan. Festival sürecinde öğrenciler yalnızca görev almıyor; sinema profesyonelleriyle tanışıyor, film izliyor, söyleşilere katılıyor ve kendilerini bu alanda geliştiriyorlar. Bu karşılaşmalar, öğrencilere hem ilham veriyor hem de onlara mesleki aidiyet duygusu kazandırıyor.

Birlikte üretmenin, sorumluluk almanın ve sonuçlarını sahnede hep birlikte görmenin verdiği heyecan; festivale katılan her öğrencinin ve gönüllünün içten gelen bir bağlılıkla çalışmasını sağlıyor. Her yıl festival bitiminde, “gelecek yıl tekrar buradayım” diyen onlarca gençle karşılaşmak, bu emeğin en kıymetli geri bildirimi oluyor.

Eskişehir hâlihazırda yaşayan bir kültür. Festival ile birlikte kentin hafızası da canlanıyor. Öğrenci şehri olarak anılan bu güzel belde çok uzun bir süredir sanatın nabzını da tutuyor. Ben festival ve kent ilişkisinin birlikte yol aldığını düşünenlerden biriyim. Benim için filmler kadar festivalin düzenlendiği bölge de çok önemli. O kentin demografik yapısı, atmosferi festival sürecini de önemli bir oranda etkiliyor. Festival boyunca gerçekleşen etkinliklerle şehrin havasını soluma şansı yakalıyoruz. Daha geniş bir mercekten bakacak olursak festival ve Eskişehir birlikteliği hakkında neler söyleyebiliriz? Gelen tepkilerden memnun musunuz?

Eskişehir zaten başlı başına canlı bir kültür ve sanat şehri; öğrencilerin yoğunluğu, genç nüfusun dinamizmi ve kent halkının sanata olan ilgisiyle bu atmosfer yıllardır korunuyor. Festivalin de bu şehirle birlikte büyüyen, zamanla kök salan bir yapısı olduğunu söyleyebilirim.

Biz de bu ilişkinin farkındayız ve onu güçlendirmek için çaba gösteriyoruz. Film gösterimlerini yalnızca kampüs içindeki Sinema Anadolu’da yapmakla yetinmiyor; şehir merkezinde iki farklı salonda daha izleyiciyle buluşuyoruz. Bu bilinçli bir tercih. Çünkü festivalin yalnızca üniversitenin sınırlarında kalmasını değil, şehre yayılmasını, kentin dokusuna karışmasını istiyoruz.

Araya dört yıl gibi bir zaman girmesine rağmen, şehirde yaşayan izleyicilerin festivale olan ilgisini kaybetmemesi bizi ayrıca mutlu etti. Gösterimlere gelen, söyleşilere katılan, atölyelerde soru soran izleyici profili, bize her yıl şunu gösteriyor: Eskişehir’de sinema karşılığını buluyor.

Başta da belirttiğim gibi Eskişehir Uluslararası Film Festivali bu sene iddialı bir açılış gerçekleştirdi. Dünya prömiyerini Glasgow Film Festivali’nde gerçekleştiren Tornado (2025) festivalin açılış filmi olarak Türkiye’deki ilk gösterimini Eskişehir’de yaptı. Türler arası geçişe sahip olan Tornado’yu ben çok beğendiğimi belirtmek isterim. Ancak tür sineması olduğu için belli bir kitleye hitap ettiğini düşünüyorum. Popülerlik kaygısı güdülmeden filmlerin seyirciyle buluşturulması bence önemli bir tutum. Açılış filmini seçerken nasıl bir yol izliyorsunuz?

Açılış filmimizi seçerken en temel kriterimiz, filmin Türkiye prömiyerini festivalimizde yapacak olması. Bu bizim için önemli çünkü Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nin yenilikçi ve keşiflere açık kimliğini vurgulamak istiyoruz. Bunun yanı sıra, açılış gecesi tüm izleyiciler için ortak bir başlangıç anı. Bu nedenle süresi makul olan, anlatımıyla her kesimden izleyiciye hitap edebilecek, erişilebilir ama sinematografik açıdan güçlü bir film seçmeye özen gösteriyoruz.

Tornado (2025) bu anlamda bizim açılış filmi kriterlerimize çok uygun bir yapımdı. Türler arası geçişi olan bir film olmasına rağmen, güçlü görselliği ve evrensel hikâyesiyle geniş bir izleyici kitlesine seslenebileceğini düşündük. Açılış filmi bizim için sadece gösterim değil, aynı zamanda festivalin ruhunu seyirciye aktaran bir çağrı niteliğinde. Bu yüzden popülerlikten ziyade, izleyicide merak ve heyecan uyandıracak filmler tercih ediyoruz.

Festival hakkında sürpriz gelişmeler olduğunu duydum. Ulster Üniversitesi Sinema Sanatları Bölüm Başkanı Murat Akser önderliğinde İrlandalı öğrencilerin filmleri Eskişehir’de gösteriliyor. Bu kültürel iletişim Anadolu Üniversitesi adına nasıl bir işbirliği sunuyor. Henüz planlanan projeler var  mı, kısaca bahsetmeniz mümkün mü?

Ulster Üniversitesi, dünya genelinde ilk 500’de yer alan saygın bir üniversitedir. Şu ana dek Türkiye’deki üniversitelerle bu düzeyde bir ortaklığa imza atılmamıştır. Murat Akşer hoca ise dünyada iletişim alanında en fazla nitelikli yayını olan Türk akademisyenlerden birisi. Hem Ulster’I hem de Murat hocayı festivalde ağırlamaktan büyük bir onur duyduk. Murat hoca üniversitesini tanıtırken bizi de tanıma fırsatı buldu. İrlanda ve Ulster Üniversitesi şu anda Erasmus kapsamında bulunmuyor, fakat Murat hocadan öğrendiğimize göre çok yakında İngiltere ile birlikte İrlanda üniversitelerinin Erasmus kapsamına geçme ihtimali varmış. Böyle bir durumda Türkiye’den ilk anlaşma yapacakları bölüm biz olacağız muhtemelen. Eğer projesi Erasmus gecikirse, o durumda da bölümlerimiz arasında öğrencilerimizi baz alan bir projeyi hayata geçireceğiz. Hepsini festival sırasında konuştuk kendileri ile. Ayrıca Murat hoca ile beraber Türk Sineması hakkında akademik bir kitap projesi gerçekleştirmeyi de planlıyoruz. Yıl sonuna kadar İngiltere’den çok prestijli bir yayınevinden yayımlanması planlanan bu kitap akademisyenleri, öğrencileri ve sinemaseverleri mutlu edecek.

Bir başka önemli gelişme de Katar’da bulunan Doha Film Enstitüsü’nün kısa film seçkisi. Eskişehir Film Festivali’nin kurmuş olduğu bu sanat köprüsü sanırım bütün sürecin başarıyla gerçekleştirilmiş kısa bir özeti. Yabancı kolektiflerden örneğin Ulster ve Doha’dan nasıl geri dönüşler alıyorsunuz. Oradaki öğrenci birliktelikleri ve Türk sinemasına bakış açıları nasıl?

Ben şahsen festival kapsamında yaptığımız uluslararası işbirliklerine çok önem verdim ve veriyorum. Anadolu Üniversitesi ve İletişim Bilimleri Fakültesi olarak bizim hedefimiz hep yurt dışındaki prestijli kurumlar ile işbirliği yapmak ve kendimizi bu şekilde geliştirmek olmalı diye düşünürüm. Doha Film Enstitüsü de dünyada sadece çok prestijli ve sayılı festivaller (Sarajevo, Tribeca vb) ile işbirliği yapan bir kurum. Neden 2026 yılında benzer bir işbirliğini bizimle de yapmasınlar diye düşündük ve enstütünün projeler geliştirme departmanından Amna Hanım’ı davet ettik. Kendisi burada dört gün geçirdi ve çok memnun oldu. Festival sırasında öğrencilerimiz ile buluşup Katarlı yönetmenlerin kısa filmlerini izletti ve ayrıca kendi kurumundan bahsetti. DFI, Ulster Üniversitesi gibi doğrudan bizim öğrencilerimize hitap eden bir kurum değil, ancak Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Film Festivali olarak ortak bir çok projeye imkan verebilecek bir kurum. Zaten Amna Hanım ile de tüm bu olasılıkları konuştuk, birlikte neler yapabileceklerimiz hakkında detaylı bir görüşme yaptık. Onlar da Türk yapımcılarını, yönetmenlerini ve filmlerini merak ediyorlarmış. Eskişehir Film Festivali olarak bu iki tarafı rahatlıkla buluşturabileceğimizi, misafir edebileceğimizi veya Katar’da onların istedikleri her türlü organizasyonu yapabileceğimizi ilettim kendilerine. Bayram sonrası ben kendilerine detaylı bir rapor yazacağım, o da bunu direktörüne iletecek. Kasım ayındaki Doha Film Festivali ile başlayacak güzel bir işbirliği projesinin meyvelerini attık gibi hissediyoruz açıkçası.

Hem bir yönetmen hem de akademisyen olarak sinemanın her iki alanına da hâkim birisiniz. Gökkuşağına Dokunmak (2016) ve Disleksi (2016) adlı belgeselleriniz bulunuyor. Hem bir filmi yönetmenin hem de festival sürecinin zorluklarını yakından deneyimliyorsunuz. İkisi de birbirinden farklı alanlar. Sinemamıza vermiş olduğunuz önemli katkılardan dolayı ben kendi adıma buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Önümüzdeki günler için planladığınız yeni bir film veya projeler var mı, dinlemek isterim.

Bence bir sinema hocası sadece makale ve kitap yazmamalı, ders vermemeli. Bunun yanında olanakları ve yetenekleri kapsamında mesleği ile ilgili üretim yapmalı. Öğrencilerine ve çalıştığı kuruma bu şekilde de hizmet vermeli, destek olmalı ve kendisini geliştirmeli. Pandemiden önce çektiğim ve bahsettiğiniz o iki kısa belgesel film, hem bu amaçla hem de dezavantajlı gruplar için bir şeyler yapma isteğim ile hayata geçen iki ayrı projedir. Bu iki filmden haberdar olduğunuz için de size ayrıca teşekkür ediyorum, zira şimdiye kadar hiçbir basın mensubu arkadaş bana böyle bir soru sormamıştı. Evet, Eskişehir Film Festivali ekibinin 22 yıldır mensubu olan birisi olarak söylemeliyim ki tüm bu zorluklara rağmen bu festivalin olmasındaki ana gayemiz, öğrencilerimizin mesleki deneyimlerini arttırmak ve onları sektörün profesyonelleri ile tanıştırmaktır. Çünkü bu da bizim akademide veremeyeceğimiz bir eğitimin ana unsurudur. Okulda öğretilen ile sektörde yaşanan, çoğu zaman aynı değildir ve öğrencilerin hepsini bilmesi gerekmektedir. Biz o yüzden bu kadar emek ile bu festivali yapıyoruz. Önümüzdeki projelere gelirsek, üniversitemiz rektörümüz Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel’in destekleri ile Mart ayında çok güzel bir protokole imza attı. Güney Film ve Anadolu Üniversitesi arasında yapılan bu protokol ile UKFA (Ulusal Kısa Film Akademisi) kuruldu. Eylül dönemi başlamadan yapacağımız bir lansman ile bu projeyi tüm kamuoyu ile paylaşacağız. Kısaca bahsetmem gerekirse, UKFA internet sitesine kısa film senaryosunu yollayan kişiler arasından seçilecek üç film, yılbaşına kadar Eskişehir’de sektörün en tanınmış profesyonellerinden oluşan ekipler tarafından çekilecek ve kurgulanacak. Bu üç film ise ilk gösterimlerini Mayıs 2026’da Eskişehir Film Festivali’nde yapacak. Mayıs ayından sonra ulusal ve uluslararası festival yolculuğunu tamamlayan bu filmler, daha sonra Türkiye’de bir dijital platformda gösterimlerine devam edecek. Fakültemizin ve bölümümüzün öğrencileri de bu ekiplerde yer alacak. Ayrıca film çekimi için Eskişehir’e gelen profesyoneller haftada bir gün okulda öğrenciler ile buluşup uzman olduğu dallarda atölye yapacak. Bu döngü her sene bu şekilde tekrarlanacak. Sanırım bu proje Türkiye’deki tüm sinema bölümlerinin ilgisini çekecektir.

Genç bir nüfusa sahibiz ve her yıl sinema bölümü büyük oranda öğrenci alıyor. Bu kadar seçkin ve bu kadar rağbet gören bir alan olarak sinema pratik bakımından ne yazık ki bazı açılarda oldukça yetersiz kalabiliyor. Geçtiğimiz yıllarda çoğu okulda öğrenciler kameraya dokunamadan ya da bir film çekme şansı yakalayamadan mezun oluyordu. Bazı okulların stüdyo imkânları maalesef çok kısıtlı. Kurgu programları, ses ve tasarım daha çok filmin teknik kısımlarını ilgilendiren konularda hâlâ eksikliklerimiz olduğunu düşünüyorum. Ancak günümüzde tekniğin olanaklarının değişmesiyle görüntü kaydetme imkânı olan herkes kendini filmini yapabiliyor. Bu noktada sinemaya değer veren biri olarak merak ediyorum; sinemaya bakışımızı ve kendi potansiyelimizi nasıl etkili hâle getirebiliriz. Gençlere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz? Ek olarak, hikâyeye sahip olan, ancak bunu hayata nasıl geçireceğini bilemeyen bir yönetmen adayı için festival süreci sizce nasıl takip edilmeli?

Haklısınız, teknik donanım ve altyapı eksiklikleri uzun yıllar boyunca sinema öğrencilerinin en temel sorunlarından biri oldu. Ancak günümüzde dijital olanakların gelişmesiyle birlikte, çok daha erişilebilir bir üretim ortamı oluştu. Artık sadece büyük ekipmanlara sahip olanlar değil, hikâyesine ve anlatma arzusuna güvenen herkes film yapma sürecine adım atabiliyor. Bence burada asıl mesele, yaratıcı cesareti göstermek ve kendi dilini bulmak. Genç sinemacıların, ellerindeki imkân ne olursa olsun, üretmeye devam etmeleri çok kıymetli.

Festival süreci ise bu üretim sürecinin doğal bir parçası hâline gelebilir. Özellikle Eskişehir Uluslararası Film Festivali gibi öğrenci merkezli festivaller, genç sinemacılara yalnızca filmler izlemek değil, aynı zamanda profesyonellerle birebir temas kurma fırsatı da sunuyor. Söyleşiler, sinema dersleri ve atölyeler yalnızca bilgi edinmek için değil, aynı zamanda ilham almak ve yönünü bulmak için eşsiz bir alan yaratıyor.

Hikâyesi olan ama bunu nasıl hayata geçireceğini bilemeyen bir genç yönetmen adayı için festivali yalnızca bir izleyici etkinliği olarak değil, aynı zamanda bir saha çalışması olarak görmek önemli. Festival süresince filmleri takip etmek, ardından yapılan söyleşilerde yönetmenlerin anlatım tarzlarına, üretim süreçlerine dair ipuçlarını dinlemek, onlara doğrudan sorular sormak çok yönlü bir öğrenme ortamı sağlıyor. Bir film nasıl doğar, hangi aşamalardan geçer, hangi zorluklarla karşılaşılır gibi sorulara sahadan gelen yanıtlar bulmak mümkün. Bu da kişisel üretim yolculuğunu daha somut ve cesaret verici hâle getiriyor.

İrem Yavuzer

1993 yılında Kadıköy’de dünyaya geldi ama hâlâ geldiği yere adapte olamadı. Sinema ve Televizyon bölümünde okudu, Okudukça daha çok sevdi sevdikçe daha çok izledi izledikçe daha çok hayata tutundu. Birinci dereceden sinema aşığı ancak eş zamanlı olarak müzikten ve bisiklet sürmekten de hoşlanıyor. Bol bol geziyor, gökyüzünü, renkleri ve uzaylıları seviyor.

Etiketler: anadolu üniversitesieffsırrı serhat sertertornadouluslararası eskişehir film festivali
İrem Yavuzer

İrem Yavuzer

1993 yılında Kadıköy’de dünyaya geldi ama hâlâ geldiği yere adapte olamadı. Sinema ve Televizyon bölümünde okudu, Okudukça daha çok sevdi sevdikçe daha çok izledi izledikçe daha çok hayata tutundu. Birinci dereceden sinema aşığı ancak eş zamanlı olarak müzikten ve bisiklet sürmekten de hoşlanıyor. Bol bol geziyor, gökyüzünü, renkleri ve uzaylıları seviyor.

YazarınDiğer Yazıları

    The Light (2025)

    The Light (2025)

    23 Mayıs 2025
    Eril Olanın Av ve Şiddet Döngüsü: Öldürdüğün Şeyler (2025)

    Eril Olanın Av ve Şiddet Döngüsü: Öldürdüğün Şeyler (2025)

    23 Mayıs 2025
    Tekinsiz Bir Âşık Ya da Kusursuz Bir Arkadaş: Companion (2025)

    Tekinsiz Bir Âşık Ya da Kusursuz Bir Arkadaş: Companion (2025)

    23 Mart 2025
Sonraki Yazı
Jim Jarmusch’un Yeni Filmi Father Mother Sister Brother Festival Yolculuğuna Hazırlanıyor

Jim Jarmusch’un Yeni Filmi Father Mother Sister Brother Festival Yolculuğuna Hazırlanıyor

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editörün Seçtikleri

Av Ya Da Avcı Olmak, İşte Bütün Mesele Bu!: İnsanlar İkiye Ayrılır (2020)

Av Ya Da Avcı Olmak, İşte Bütün Mesele Bu!: İnsanlar İkiye Ayrılır (2020)

Tuba Büdüş
5 Ekim 2021

Bir İçerik Üreticisinin (Gerçek) Anıları: Sweat (2020)

Bir İçerik Üreticisinin (Gerçek) Anıları: Sweat (2020)

Selin Tanyeri
29 Eylül 2021

Sorry We Missed You (2019): Haksızlığa Öfkelenmiyorsan Nasıl Bir İnsansın?

Sorry We Missed You (2019): Haksızlığa Öfkelenmiyorsan Nasıl Bir İnsansın?

Büşra Soylu Küçükkaya
17 Temmuz 2021

Mafya Filmleri

Mafya Filmleri

Fil'm Hafızası
28 Haziran 2021

Bugün Dünün Aynısıydı: Zamansal Döngü Filmleri

Bugün Dünün Aynısıydı: Zamansal Döngü Filmleri

Burakhan Yanık
25 Haziran 2021

  • Biz Kimiz?
  • Gizlilik Politikası
  • KVKK
  • Çerez Politikası
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Biz Kimiz?
    • Ekibimiz
    • Gönüllülük İlanları
  • Film Önerileri
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
  • Sinema Yazıları
    • 44. İstanbul Film Festivali
    • 25. İzmir Kısa
    • 31. Altın Koza
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
  • Haberler
  • Kısa Filmler
  • Spotify
    • Podcasts
    • Playlists
  • Etkinlikler
    • Dinner Talks
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • Galeri
    • BiReplik
    • Bunları Biliyor Muydunuz?
    • Etkinlikler
    • Hafızadan Çıkmayanlar
  • İletişim

Fil'm Hafızası © 2023

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In