Bu yıl 18.si gerçekleştirilen !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, çeşitliliğin birlikteliğinden ilham alarak çıktığı yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor.
!f Çocuk, !f Efsaneler ve !f Belgeseller gibi birçok seçki ile dopdolu bir program hazırlayan festival, 13 – 22 Eylül tarihleri arasında sinema severleri bekliyor.
14 Eylül günü !f İstanbul kapsamında gösterimi yapılacak yapımları buradan inceleyebilirsiniz.
14 Eylül – Cumartesi
Ardında Kalanlar | Kadiköy Sineması – 11:00
Yönetmen: Nuray Kayacan
Tür: Belgesel
Süre: 60 Dakika
Fil’m Hafızası Puanı: 6.5/10
Sinemanın topraktan filizlendiğinin ülke sineması adına en önemli örneği Ahmet Uluçay hakkında yapılmış belgesel, sinemamızın acı kaybını büyük bir “keşke”yle tekrar hatırlatıyor. Uluçay, Kütahya’nın bir köyünde doğup büyüyen, kamyon şoförlüğü ve tavukçuluk yapmış, filmleriyle ulusal ve uluslararası festivallerden 40’a yakın ödül almış bir dehadır. Ödüllerini ithaf ettiği; film çekerken kamerayı, kamyonu tamir ederken feneri tutan hayat arkadaşı Ayşe Uluçay’ın, en iyi arkadaşım dediği oğlunun ve omuz omuza vererek filmlerini yaptığı “Tepecik Köyü Arkadaş Sinema Grubu” üyelerinin ağzından Ahmet Uluçay’ı ve onun yarattığı büyülü etkiyi dinlemek, onun sinema tutkusunun kuvvetini bir kez daha gösteriyor.
Making Waves: The Art of Cinematic Sound | Kadiköy Sineması – 13:00
Yönetmen: Midge Costin
Tür: Belgesel
Süre: 94 Dakika
Fil’m Hafızası Puanı: 8.5/10
Making Waves: The Art of Cinematic Sound ile iletişimin başat öğelerinden “ses”in film yapım sürecindeki üretim, tasarım ve kullanım evrelerine odaklanan ufuk açıcı bir belgesel. Boşluksuz anlatımı ve dikkate değer sayısız nokta, Walter Murch (Apocalypse Now, The Godfather), Ben Burtt (Star Wars, Raiders Of The Lost Ark), Gary Rydstrom (Jurassic Park, Saving Private Ryan, Toy Story) gibi usta ses tasarımcılarının ve yönetmenlerin (George Lucas, Steven Spielberg, David Lynch, Barbra Streisand, Sofia Coppola, Christopher Nolan, Ryan Coogler) röportajları ile taçlandırılmış. Making Waves: The Art of Cinematic Sound, sinema algınıza yeni ve ferah pencereler açmaya geliyor.
Pour Vivre Heureux | For A Happy Life | Akasya 6 – 16:00
Yönetmen: Salima Glamine, Dimitri Linder
Tür: Dram
Süre: 88 Dakika
Belçika’da yaşayan müslüman iki ailenin arasında yaşanan bir “gençler” krizi. En yakın kız arkadaşının ağabeyi olan Pakistanlı Mashir’le gizli bir aşk yaşayan Amel, aileler arasında çıkacak olan krizi çözmek için uygun zaman ve durumu bekliyordur. Çünkü Mashir’in ailesi Pakistanlı olmayan bir gelin istememektedir. Mashir’in amcası onu kendi kızına damat yapmak için harekete geçince Amel sonucunu hiç kestiremediği bir harekette bulunur. Sonrasında yaşanan gelişmeler hepsinin hayatını büyük oranda değiştirecektir. Genç bir kızın aşkını kaybetmemek adına doğru bildiği bir mücadeleye girişmesini anlatan Mutlu Bir Hayat İçin, Avrupa’nın göbeğinde kendi geleneklerini yürütmeye çabalayan ortadoğulu ailelerin uyum problemlerini de başarıyla yansıtıyor. Dünyanın her yerinde yaşanabilecek ve belki de birçok sıradan filme konu olacak bu hikayeyi son derece şık ve akıcı bir sinematografi eşliğinde izliyoruz. Amel rolündeki Sofia Lesaffre’nin performansı ise filme çok şey katıyor.
Güvercin Hırsızları | Kanyon 6 – 19:00
Yönetmen: Osman Nail Doğan
Tür: Dram
Süre: 82 Dakika
16 yaşındaki Mahmut’un yaşadığı ilçedeki tek gündeliği taklacı güvercin beslemek ve arkadaşlarıyla birlikte başkalarının güvercinlerini çalmaktan ibarettir. En büyük hayali ise en iyi güvercinlere sahip olmaktır. Bir gün güvercinlerinden biri kaçar ve geri dönmez. Mahmut, bir çatıya yuva yapan güvercinini bulduğunda o evde yaşayan 8 yaşındaki İsmail’le tanışır. Bu tanışma o andan itibaren yaşayacağı hayatı etkileyecek en önemli dönüm noktalarından biri olur. Mahmut artık güvercinleri İsmail’in hayali için çalacak ve ona yardım edecektir.
Koko-di Koko-da | Kadiköy Sineması – 21:30
Yönetmen: Johannes Nyholm
Tür: Dram, Korku
Süre: 86 Dakika
Fil’m Hafızası Puanı: 6.5/10
Kızlarının ölümünden birkaç sene sonra kamp yapmak üzere ormana giden bir çift, ürkünç ve sonu gelmez bir panayır güldürüsünü deneyimlemeye başlar. Yönetmen Johannes Nyholm, fantastik unsurların hakikatin doğallığıyla buluştuğu noktada keder, acı ve travmaların kaynağını sorguluyor. Seyircilerine eksantrik bir seyir zevki sunmaya niyetli Koko-di Koko-da, derinizde serin bir ürperti ve zihninizde mırıldanmadan edemeyeceğiniz tedirgin edici bir çocuk şarkısı bırakacak.
The Sound is Innocent | Beyoğlu – 22 ve sonrası
Yönetmen: Johana Ožvold
Tür: Belgesel
Süre: 68 Dakika
Fil’m Hafızası Puanı: 7.5/10
Uzun yıllardır tiyatro ve sinema kariyerini birlikte yürüten oyuncu, yazar ve yönetmen Johana Ožvold, The Sound is Innocent ile elektronik müziğin tarihsel gelişimini multidisipliner bir yaklaşımla mercek altına alıyor. Demir Perde’nin ardında çalışan ses mühendisleri, postmodern yaratıcılar, Fransız avangart besteciler, analog ekipmanlar ve fütüristik olasılıklar…. Hepsi adeta artistik bir bilim kurgudan dokümanter parçalar izliyormuş hissi uyandırıyor. Ožvold’un nev-i şahsına münhasır akışkan sinematografisi ve sesin gücünün birlikteliği olan The Sound is Innocent, kimi zaman göğsünüzün ortasında ağır bir harekete geçme isteği uyandıracak, kimi zaman ise sizi koltuğunuza mıhlayacak bir deneyim.