Bu sene 82. kez düzenlenen Venedik Film Festivali’nde Filistin’e ve Gazze’de yaşanan soykırıma dair önemli bir an yaşandı. Gazze’de öldürülen Hind’in hikâyesini anlatan The Voice of Hind Rajab adlı film 23 dakika boyunca ayakta alkışlandı. Gösterim sonrası festivalde “Özgür Filistin” sesleri yankılandı.
Bu sene 82. kez düzenlenen Venedik Film Festivali’nin en çok konuşulan yapımlarından biri olan The Voice of Hind Rajab, prömiyerinde yürek burkan anlara sahne oldu.
Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania’nın imzasını taşıyan film, Gazze’de savaşın ilk günlerinde hayatını kaybeden 5 yaşındaki Filistinli Hind Receb’in gerçek hikâyesini anlatıyor. Gösterim sonunda film, festivalin alkış rekorunu kırdı. Şu ana kadarki en uzun alkış süresi olan 23 dakikayı geçip ayakta alkışanan film, salonun boşaltılması için ışıkların kısılmasına rağmen dakikalarca alkışlanmaya devam etti.
Hind Receb, 2024 yılının Ocak ayında ailesiyle birlikte Gazze şehrinden kaçmaya çalışırken amcası, halası ve üç kuzeniyle birlikte içinde bulunduğu aracın vurulmasıyla saldırıya uğramıştı. Receb, saatlerce araçta mahsur kalmış ve bu süre boyunca Filistin Kızılayı ile telefonda konuşarak yardım istemişti. Ancak paramedikler bölgeye ulaştığında, hem Receb hem de kendilerini kurtarmaya çalışan sağlık görevlileri ölü bulunmuştu. Basında yer alan soruşturmalar, İsrail tankının araca yaklaşık 335 mermi sıktığını ortaya koymuştu.
Filmde Receb’in telefonda kaydedilen sesi de kullanılıyor. Variety, Kaouther Ben Hania’nın filminin merkezinde yer alan gerçek ses kaydından etkilenmemenin mümkün olmadığını yazmıştı.
Prömiyerde birçok izleyici tarafından Filistin bayrakları açıldı ve alkışlar sırasında “Özgür Filistin” sloganları atıldı. Filmin yönetici yapımcıları arasında yer alan Joaquin Phoenix ve Rooney Mara da kırmızı halıda ekiple birlikte Receb’in fotoğrafını taşıdı. Oyunculardan Motaz Malhees’in alkışlar sırasında sahneden inerek seyirciler arasından bir Filistin bayrağını alıp açmasıyla beraber salondan coşkulu alkışlar yükseldi.
Günün erken saatlerinde yapılan basın toplantısı da uzun bir alkışla başlamıştı. Filmin oyuncularından Saja Kilani, ekip adına yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Artık yeter demiyor muyuz? Yeter artık bu toplu katliam, açlık, yıkım, insanlıktan çıkarma, bitmeyen işgal… Hind’in öyküsü tek başına ona ait değil; bütün bir halkın yükünü taşıyor. Son iki yılda Gazze’de hayatını kaybeden 19 bin çocuğun sadece birinin sesi o. Bu ses, annelerin, babaların, doktorların, öğretmenlerin, sanatçıların, gazetecilerin, gönüllülerin, paramediklerin sesi. Yaşama, hayal kurma, onurlu bir şekilde var olma hakkı elinden alınan herkesin sesi. Ve bu yalnızca bildiklerimiz. Her sayının ardında anlatılamayan başka bir hikâye var.
Kilani sözlerine şöyle devam etti:
Hind’in hikâyesi, ‘Beni kurtarın’ diye haykıran bir çocuğun öyküsü. Hind Receb’in sesi her salonda yankılansın, Gazze’nin üzerine örülen sessizliği parçalasın, bu sessizliğin koruduğu soykırımın adını koysun ve tek bir kelimeyi haykırsın: Yeter!
Kaouther Ben Hania; aile, hafıza, travmaların kuşaktan kuşağa aktarımı, kadın dayanışması, umut ve şiddet gibi kavramları işleyen Les filles d’Olfa filmi ile de tanınıyor.
Ben Hania yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
Sinemanın güçsüz insanlara bir yüz ve ses verebileceğine, empati dediğimiz bu değerli duyguyu ateşleyebileceğine inanıyorum. ‘Hind Receb’in Sesi’ benim için özellikle önemliydi çünkü Hind Receb’in sesini duyduğumda, bunun sadece onun sesi değil, tüm Gazze’nin sesi olduğunu fark ettim.
Brad Pitt, Joaquin Phoenix ve Rooney Mara gibi isimlerin filmlerine destek vermesinin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Hollywood’daki kültür savaşını kaybettiği anlamına gelip gelmediği sorusu karşısında ise yönetmen Ben Hania, bu isimlerin desteğinden memnuniyet duyduğunu ve bunun “bir şey ifade etmesini umduğunu” dile getirdi.
Film festivalde Jüri Büyük Ödülü’ne layık görüldü.