“Uzağa değil usta, öteye, hep öteye gitti; yalnızlığı ondandır.”
Özdemir Asaf
Şarkıcı filmleri ve bol oyunculu aile komedilerinin Yeşilçam’a can simidi olduğu 60’lı ve 70’li yıllarda günden güne artan sansüre rağmen kırsal kesim sorunları, göç ve gecekondulaşma olgusu, işçi sorunları, sendikal mücadele gibi sosyal konuların işlendiği nitelikli yapımlara da imza atılır. 1960-1980 yılları arasında kırdan kente ve memleketten sınır ötesine yoğun bir şekilde yaşanan göç dalgası Türkiye Sineması’na da yansır. 1961- 1974 yılları arasında Avrupa’ya bir milyonu aşkın Türkiye vatandaşı göç etmiştir. Ancak insanları dış göçe zorlayan ya da yönlendiren gerekçe, dönemin siyasal ideolojik yapısının yanı sıra iş bulmak, daha iyi bir yaşam ve yoksulluktan kaçmaktır. İnsanların, doğduğu toprakları terk edişi, manevi köklerden kopması, büyük kentle/gurbetle bütünleşememesi bir çığ olur ve acısı beyaz perdeye de yansır.
Dönüş (1972)
Türkan Şoray’ın hem yönettiği hem de Kadir İnanır ile birlikte başrolünde yer aldığı Dönüş (1972) gerçekçi ve toplumcu bir bakış açısıyla hem göç olgusunu işler hem de dönemin toplumsal yapısına kadın odaklı bakar. Gülcan ve İbrahim evlendiklerinde geçimlerini sağlayabilmek için bir tarla satın alırlar ancak Gülcan’da gönlü olan Reşit Ağa İbrahim’in borcunu ödemesi konusunda Müslim’e baskı yaptırır. İbrahim’in Müslim’e olan borcunu ödeyebilmesi için tek çıkış yolu vardır: Almanya’ya göç etmek. İbrahim para bulabilmek için Almanya’ya giderken biz de ardında bıraktığı Gülcan’ın yaşam mücadelesine ve göçün geride kalanların üzerindeki yıkıcı etkisine şahit oluruz. Dönüş Türkiye Sineması’nda göç kavramını belirgin bir şekilde ele alan ilk film olmasının dışında ataerkil iktidara boyun eğmeyen kadın figürünü oldukça başarılı bir şekilde betimler.