Işıklar sönüp görüntü beyazperdeye düştüğü anda biliriz ki karşımızda akan her sahnenin ardında kurgulanmış bir metin vardır. Görüntünün üzerimizdeki duygusal etkisi, bununla birlikte nefes alışımızdan kalp atışımıza kadar bizde oluşturduğu fiziksel değişim, bu metnin çizdiği grafiğe göre hareket eder. Buna göre kimi grafikler kesikli ilerlemeler gösterirken kimi grafiklerde uzun soluklu çizgiler yer alır. Bu benzetmeyi sinema dilinde açıklayacak olursak, grafikteki her bir çizgi parçasını çekim olarak kabul edelim. Çekim, kameranın kayda girmesiyle kayıttan çıkma arasında kayda alınan kısa süreli görüntülerdir. Uzun çizgilerin karşılığıysa “tek plan çekim” (long-take) dediğimiz, kısa görüntülerin tek seferde çekilen daha uzun olanlarıdır. Farklı çekimlerden oluşan sahneler, tek plan çekimde kesme yapılmadan kayda alınır. Göz kırpmadan izleme etkisi yaratan bu çekimlerin birkaç dakikalık olanları mevcutken filmin baştan sona tamamının tek plan çekimle kameraya alındığı, oldukça zorlu bir performans ve titiz bir çalışma gerektiren örnekler de vardır. Çekimler sırasında her koşulun göz önüne bulundurulduğu bu yapımlar, çevresel faktörlerin iyi bir analizini gerektirirken teknik anlamda da dayanıklı ve yeterli bir ekipmanı zorunlu kılar. Tüm bu nüansların bir araya gelmesiyle ortaya nefes kesen, tabir yerindeyse “uzun soluklu” bir görsel şölen çıkar. Çıkabilecek her zorluğu göze alarak bu işe soyunan yönetmenlerin ustalıklarını yarıştırdıkları listemizde tuttuğumuz soluğun süresi gittikçe uzayacak. Cesaretimizi yeterince topladıysak, sonunda neredeyse soluksuz kalacağımız yapımlara bir göz atalım.