“En azından bir kere dans etmediğimiz her günü yitirilmiş;
hiç olmazsa bir kahkahanın eşlik etmediği her hakikati sahte saymalıyız.”
Nietzsche
Yaklaşık olarak İ.Ö. III. yüzyılda yazılmış, simya konusundaki bir Mısır papirüsüne göre evrenin başlangıcında gülmek vardır.
Tanrı, yaratma ediminde tek bir sözcük, tek bir hece söylemez. Mısırlı Yaradan için sözcükler ve tümceler çok daha sonra gelecektir. İlk Mısır tanrısının yaratı konusunda daha farklı, daha canlı ve daha temel bir yöntemi vardır. O kaosla yüzleşir, onu kahkahasıyla uzaklaştırır, ışığın içine sevinç ve coşku dolu bir dünya salar. ( Sanders / Kahkahanın Zaferi, 2001)
Dünyayı yaratan gülme, insanları da özgürleştirir. İktidarın tarihler boyunca toplumsal alanda otoritesini sürdürebilmek için saygınlığını muhafaza etmesi gerekmektedir. Toplum içerisinde özne olma bilincini sağlayan bireyler mizah yoluyla toplumsal otoriteyi gülerek, alay ederek tehdit edebilir. Saygınlığını yitiren bir iktidar siyasi gücünü de yitirecektir.Çağlar boyunca egemenlerin karşında yer alan mizah, onların meşruiyetlerini sürdürebilmelerinde en büyük tehdit olur. Gülmek tabii olanların, muktedir olana karşı en büyük silahıdır. Çünkü iktidarın son noktada gülmeye karşı söyleyebileceği hiçbir şeyi yoktur.