Yatılı bir kız okulunda okuyan Mary, oda arkadaşları Paulie ve Tori arasında özel bir şeyler yaşandığını hisseder ve bu yakın ilişki hiç beklenmeyen bir anda ortaya çıkar. Muhafazakar ailesinden ve arkadaşları tarafından dışlanmaktan korkan Tori, ilişkiye son verip dedikodulardan kurtulmak için bir erkek arkadaş bulur. Paulie, karşılıksız aşkın derin acısıyla boğuşurken duygularına hakim olamayacak ve kontrolünü kaybedecektir. İsviçreli yönetmen Léa Pool’un Kanada yapımı filmi Lost and Delirious, yaygın dramatik aşk filmlerinin yapısına sahip olmasına rağmen örneklerinden farklı bir yerde duruyor. Film LGBT temalı yapımların da ender olarak temas ettiği bir nokta üzerinden hareket ediyor. Bilinen, klasik filmlerin bazı karakteristik özelliklerini iki lezbiyen arasında yaşanan, Shakespeare metinlerine göndermeler yapılan bir aşkın hikayesine uyarlayan yapım, aşk ve cinsiyete dair yargıları sorguluyor.