Dünyada ilk ve tek çevrim içi frankofon film festivali olan MyFrenchFilmFestival’in bu sene on üçüncüsü düzenlendi. 13 Ocak – 13 Şubat tarihleri arasında festival filmlerine internet sitesinden ve pek çok farklı platformdan erişimin sağlandığı MyFrenchFilmFestival, Türkiye’de Gain TV üzerinden yayımlandı. Bu listemizde Fil’m Hafızası okurları için çoğunlukla genç yönetmenlerin toplumsal günceli yakaladığı filmlerini izleyiciyle buluşturan festival filmlerinden bir seçki hazırladık.
Une Femme À La Mer (2022, Yön. Céline Baril)
Genç bir Fransız turist çift, Anna ve Thomas, Muğla Datça’da tatildelerdir. Bir gün başka pek kimsenin bulunmadığı bir koyda deniz kenarındayken, küçük bir kızın denize girdiğini görürler. Anna küçük kızın denizden çıkmadığından, hatta denizde boğulmuş olduğundan emindir. Yaşadığı kaygıyı gidermek için bir hastaneyi, bir polis karakolunu ve ara sokaklara saklanmış bir müzik evini içeren bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk Anna için kendi kendine olmanın gücünü yeniden keşfettiği içsel bir macera hâline gelecektir.
Yönetmen Céline Baril’ın yazar Pauline Ouvrard ile birlikte kaleme aldığı Une Femme À La Mer (2022), büyümek ve kendi hayatının sahibi olmakla bunu bir şekilde hâlâ bekliyor olmak arasındaki değişken dengeyi 33 dakika gibi hayli kısa bir süre içinde ele almaktadır. Başkarakterin yüzündeki ifadeler, günümüzde genç bir kadın olmaya dair düşünce süreçlerinin kısa bir tanıtımı niteliği taşır. Film bittiğinde ise bunun üzerine düşünecek pek çok şey kalır.
La Traversée (2021, Yön. Florence Miailhe)
İzlenimci tarzdaki masalsı görselliğiyle ön plana çıkan La Traversée (2021), MyFrenchFilmFestival 2023 seçkisindeki tek uzun metrajlı animasyondur. İki kardeş, Kyona ve Adriel, ormanlarla çevrili köylerinden bir grup zorbanın saldırı ve tehditleri nedeniyle ayrılmak zorunda kalırlar. Yolculukları, özgür yaşayabilecekleri sınır ardı topraklara ulaşma ümidiyle başlar. Oysaki bindikleri trende Kyona ve Adriel dışında hiç kimse bu yolculuğa devam edemez. Yolları, ailesi olmayan çocukların birbirlerinin ailesi olduğu bir sokak kampından, çocuk sahibi olmak için çocukları parayla satın alan zengin bir çiftin malikânesinden geçer. Kara kışın hüküm sürdüğü karanlık bir ormandan yardımsever bir cadının evine; renkli bir sirkten sınırın tam kenarındaki bir toplama kampına uzanır. Bu zorlu ve zorunlu macerada Kyona ve Adriel; zaman zaman kaybolur, birbirini kaybeder veya umutlarını yitirirler ancak tünelin ucunda sınırın ötesindeki özgürlüklerin ülkesinin olup olmadığı filmin sonuna dek gizemini korur.
Tatsız bir masal kitabının sayfalarını çevirirken gözümüze takılan portrelerin her biri, günümüzde hiç uzak olmadığımız yaşamları anlatır. Bir sınırı geçebilmenin çok katmanlı hikâyesi, yalnızca hayatta kalmanın mucizevi olduğu topraklardan “herkes için var olamayan özgürlüğe” yapılan hazin yolculuğun imkânsızlığını bizlere bir kez daha hatırlatır. 2021 yılında dünya çapında pek çok film festivalinde gösterimi yapılan La Traversée, 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü’ne aday gösterilmiştir.
Nous (2020, Yön. Alice Diop)
Fransa’nın 2023 Akademi Ödülleri adayı Saint Omer (2022) filminin Senegal asıllı Fransız yönetmeni Alice Diop’un belgesel türündeki eseri Nous (2020), günümüz Fransa’sını birlikte var eden farklı yaşam öykülerini sakin, olduğu gibi ve dikkatli bir tonda ekrana taşır. Paris’in banliyölerini kuzeyden güneye kateden RER B tren hattı boyunca farklı duraklarda farklı insanlara, görüntülere, eylemlere ve hikâyelere göz atarız. Fransız yazar François Maspero’nun 1990 tarihli Les Passagers du Roissy-Express kitabından esinlenen Diop, Senegal’den Fransa’ya göç etmiş ailesinin evinde çektiği eski kamera kayıtlarını kullanarak filme otobiyografik bir üslup eklemekle kalmamış, toplumda görünmeyen olmaya mecbur bırakılanları birer başkahraman olarak görünür kılmıştır.
Mali’den gelen ve gaddar ırkçılardan usanmış siyahi bir araba tamircisi, İtalyan bir göçmen ile evlenme hikâyesini anlatan beyaz bir yaşlı kadın, resmî tatil nedeniyle direklere Fransa bayrağı asan siyahi bir adam, torunlarıyla av gezintisine çıkmış bir büyükbaba, her birini anlatmak için kullandığımız tüm tanımlamalar… Pek çok sınırın ve kategorinin ayırdığı bunca varlığı “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” ilkesiyle birleştirenin ne olduğu, dahası eğer öyleyse bunun nasıl olduğuna dair sade bir söylemi olan Nous, fark edilmeyeni temsil etme gayesini oldukça başarılı bir şekilde yerine getirmektedir.
Petite Nature (2021, Yön. Samuel Theis)
10 yaşında bir ilkokul çocuğu olan Johnny, göründüğünden çok daha fazlasıdır. Küçük kız kardeşine bir anne gibi bakım verir, ev işlerini organize eder, evdeki tek yetişkin olan annesi yaşamını sürdürebilsin diye onun yerine her işe koşturur. Banliyöde yeni bir işe başlayan metropollü genç ve dinamik öğretmen Mösyö Adamski, Johnny’nin potansiyelini fark eder ve onunla özel olarak ilgilenmeye başlar. Johnny ve öğretmeni arasındaki ilişki ilerledikçe, Johnny’nin cinsiyet kimliğine, yerine getirmek durumunda olduğu sosyal rollere dair farkındalığı artar ve içinde bulunduğu dezavantajlı sınıfsal konuma kendince isyan eder.
Caméra d’Or ödüllü aktör ve yönetmen Samuel Theis’in bu filminde, yaşının gerektirdiklerinin çok fazlasını yüklenen bir çocuğun yaşadığı istismarın farkına varışını ve kendi yoluna gitme çabasını, Johnny karakterine hayat veren Aliocha Reinert’ın etkileyici performansıyla izleriz.
À Propos de Joan (2021, Yön. Laurent Larivière)
Joan Verra, özgür ve maceraperest bir kadın, başarılı bir editördür. Günlerden birinde Paris sokaklarında bir zamanlar genç bir İrlandalı olan ilk aşkıyla karşılaşır. Bu karşılaşma, uzun zamandır açılmayı bekleyen bir şişenin tıpasını çekmişçesine, Joan’ın zihninde geçmişine dair yer eden anıları serbest bırakır. Gençlik yılları ve İrlanda’dan ayrılışı, kariyerindeki başarıları, aşkları, ilk aşkından olan ve tek başına büyüttüğü oğluyla olan ilişkisi derken görünürde kendini fazlasıyla gerçekleştirmiş bir hayatı olan Joan, aslında o zamana kadarki en önemli sırrıyla yüzleşir.
Tamamlanmamış bir yas hikâyesini, Isabelle Huppert’in büyüleyici performansıyla anlatan À Propos de Joan (2021), dünya prömiyerini 72. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde yapmış ve usta oyuncuya bu törende verilen Honorary Golden Bear Ödülü’ne vesile olmuştur. Dünyanın farklı yerlerinde parçaları bulunan çok katmanlı bir yaşam öyküsünün roman benzeri otobiyografik bir anlatımla sunulduğu bu filmde; İngilizce, Almanca, Fransızca ve Japonca olmak üzere dört farklı dil kullanılmıştır.
Bootlegger (2021, Yön. Caroline Monnet)
Kanada’nın Quebec bölgesinde nefes kesici doğal güzelliklerin bulunduğu Algonquin rezervinde yerli halk, Kabile Konseyi sayesinde bölgelerinin yönetiminde söz sahibi olmaktadır. Yüksek lisans tezini tamamlamak için büyükanne ve büyükbabasının yanına gelen Mani, konseyin toplantılarına ailesini temsilen katılmaya başlar. Asimile olmaya zorlanışının üzerinden bir asır geçen bu topluluğun kolonizasyona direnişi hiç de kolay değildir. Öte yandan değişen dünyanın dönüşen şartları, bazı yeniliklerin gündeme gelmesini zorunlu kılar. Yasa dışı alkol kaçakçılığına karşı alkol satışının yasallaştırılması için kampanya başlatan Mani, karşısında kaçakçılık yaparak yaşamını sürdüren Laura’yı bulur.
İki kadının özgürlük adına karşıt görüşleri, farklı kökenleri ve hedefleriyle çıktıkları yolda, bir topluluğu ikna etmek adına verdikleri mücadelelerini perdeye yansıtan Bootlegger (2021), eşsiz doğa manzaralarının zenginleştirdiği sinematografisiyle dikkati çeker.
Rien À Foutre (2020, Yön. Emmanuel Marre, Juliette Lecoustre)
Cassandra, düşük bütçeli bir hava yolu firmasında uçuş görevlisi olarak çalışmaya henüz başlamıştır. Takma ismi “Carpe Diem”’dir ve bu yaşam felsefesini sonuna dek deneyimlemektedir. Onun için herhangi bir kimseye veya bir şeye bağlanmak söz konusu değildir, her gün ve gece keyfine varılacak yeni birer maceradır. Film ilerledikçe Cassandra’nın içinde sakladığı başka bir yönüyle tanışırız. Annesinin ani ölümünden sonra hayatında önemli değişimler yapan başkarakter kaybının yasını içinde adeta dondurmuştur.
Milenyal bir kadının yaşadığı acı kayıpla yüzleşme ve bununla baş etme sürecini günümüz perspektifinden ele alan Fransa-Belçika ortak yapımı Rien À Foutre (2020), 2021’de Cannes Film Festivali’nde gösterilmiştir.
Muazzam bir yazı olmuş elinize sağlık 👏🏻tüm aradıklarımız bir arada😊