‘’Greenwich Village, 1953… Kafeler ve bol macera… İlk aşkınız ve en büyük hayaliniz… Şarap içen kızlar ve evde, Tanrı’dan sizi affetmesi için yalvaran anneniz…’’ yazar, filmin üç farklı posterinden birinde, belki de filmi en iyi özetleyen cümleler de bunlardır. Paul Mazursky’nin hem senaryosunu yazıp hem de yönettiği film, ‘‘hayallerinin peşinde koşmak’’ temasını en sempatik, en naif, en esprili ve en hüzünlü anlatmayı başaran hikayelerden biridir. Oyuncu olmaken büyük hayali olan Yahudi bir gencin, Brooklyn’deki aile evini bırakıp, elinde iki bavulla Greenwich’e, sanatçıların ve bohemliğin kol gezdiği bir hayata atılışı anlatılır filmimizde. Ümit ve hayal kırıklığı, dostlar ve arkadan vuranlar, hayaller ve gerçekler, 111 dakika kadar peşimizi bırakmaz, üstüne bir de ilk aşkın, gençliğin deli duygularının lezzeti eklenir de, tadından yenmez bir seyir de bizi bekler! 37 yaşında kansere yenik düşen Lenny Baker’ın etkileyici performansı,insanın tüylerini diken diken ederken,bugün yaşasaydı Robert DeNiro klasmanında bir oyuncu olması muhtemel birinin kaybını da daha hüzünlü bir hale getirir. Usta oyuncu Shelley Winters, nevrotik ve fazla kontrolcü anne rolünde alkışı hak ederken, Christopher Walkenda bohem sanatçı rolünde dikkat çekmektedir.