1850’lerde geçen filmde, genç emlakçı Jonathan Harker, gizemli bir kontla mülk anlaşması yapmak üzere Transilvanya’ya gider. Bu ziyaret, hem Jonathan’ın hem de karısı Lucy’nin hayatını geri dönülmez şekilde değiştirir. Uzak diyarlardan gelen bir kötülük, Wismar kasabasını sessizce sarar. Hastalık, delilik ve ölüm şehirde kol gezerken, gerçek tehlikeyi sadece Lucy hisseder. Atmosferiyle ve varoluşçu lensiyle öne çıkan film, korku türünün unutulmaz klasiklerinden biridir.
F.W. Murnau’nun 1922 yapımı Nosferatu filminin yeniden çevrimi olan Nosferatu: Phantom der Nacht, orijinali gibi 1897 tarihli Dracula romanının bir uyarlamasıdır. Romandan da filmden de birçok önemli noktada ayrılan uyarlama, Werner Herzog’un imzasını taşıdığını her karesinde belli eder. Doğa ve insanın kurduğu burjuva düzenin arasındaki yıkıcı ilişkiyi birçok filminde inceleyen yönetmen, bu işinde de aynı konuları belgesel üzerinden değil, korku üzerinden yapar. İlk defa bir vampiri bu kadar merhametle gösteren yapım, korku sinemasında önemli bir yere sahiptir.