Masumiyet (1997)
O gece oturup düşündüm.
Oğlum Bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi.
O gün bugün usul usul yürüyorum işte.
Aşk, insanda bulunan belki de en yüce duygu. Bazılarımıza hayat veren bazılarımızınsa hayatını çalan, defalarca kez tanımlaması yapılmış olmasına rağmen hakkında söylenen her sözün eksik kaldığı ve ancak gelip kapımıza dayandığı anda (daha önce karşılaşmamış olsak da) bize “Evet, işte o!” dedirten bir hilkat garibesi. Kimilerine göre kısa kimilerine göre bir ömür sürse de aşkın, tüm insanlığı ilgilendiren evrensel bir mevzu olduğu su götürmez bir gerçek. İşte, aşkın bir insana neler yaptırabileceği, içinde neleri barındırdığına dair en güzel örneklerinden birini; Zeki Demirkubuz’un Masumiyet filminde, Haluk Bilginer’in muazzam oyunculuğu ve anlatımıyla dinliyoruz. Tıpkı Attila İlhan’ın Üçüncü Şahsın Şiiri’ndeki gibi:
Gözlerin gözlerime değince
Felâketim olurdu ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım
Çöp gibi bir oğlan ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felâketim olurdu ağlardım
Ozan Kayhan