Film, Britanya’nın son cellatlarından Albert Pierrepoint’in hayatını konu alır. Cellatlık için aldığı eğitimlerle başlayan hikâye, 1932’de resmi olarak bu mesleğe atılmasından istifasına kadar geçen sürece odaklanır.
Pierrepoint, gözde canlanan soğukkanlı ve acımasız cellat profilinin aksine, son derece insancıl bir biçimde temsil edilir. Ölümle cezalandırılan bireylerin varlığına ve durumlarına saygı duyar. Onlara karşı çok titiz ve cesede saygılıdır, çünkü onun gözünde infaz kişinin günahlarını temizlemiştir. Kişi artık saf ve masumdur. General Montgomery, Nazi savaş suçlularını asmak için ülkedeki “bir numaralı” cellat olarak onu çağırdığında ikisi de oldukça gururludur. Fakat bu görev, Pierrepoint’in korunan gizemini paramparça eder ve 1950’lerde idam karşıtı öfkeli protestocuların hedefi hâline gelir.
Yönetmenliğini Adrian Shergold’un yaptığı film, intihar cezasının adaletine dair herhangi bir yargıda bulunmaktan ziyade, bu ceza ile hüküm görmüşlerin ve cezayı uygulamak zorunda kalanların psikolojisine pencere açar. Shergold, son derece iç karartıcı bir konuyu, kasvetli atmosferiyle birlikte somutlaştırarak psikanalitik bir yapıma dönüştürür.