Redemption (Kefaret, 2013, Miguel Gomes)
Deneysel ve yenilikçi bakış açısıyla sinemaseverlerin takdirlerini ve beğenilerini kazandığı Tabu’dan sonra merakla yeni filmlerini beklediğimiz Portekizli yönetmen Miguel Gomes, İstanbul Film Festivali’nde Redemption+Shorts’la seyirciyle buluşmaya başladı. Tabu’da ve diğer kısa filmlerinde olduğu gibi Redemption(2013)’da da geçmişin mitleri ve masalları fonda yer alırken, dört farklı dilde, Portekizce, İtalyanca, Fransızca ve Almanca, dinlediğimiz dört hikâye, melankolik bir havada, siyah beyaz, 8 ve 16 mm. görüntüler eşliğinde verilerek anlatıma derinlik ve boyut kazandırılıyor.
Portekiz’in sömürgeci geçmişinin Tabu’dan sonra bir kez daha gündeme getirildiği ilk bölümde, Portekizli bir çocuğun ağzından Afrika’da bulunan ailesine yazılmış mektubu, Angola’nın bağımsızlık dönemleri ve Portekiz’deki yeni sürecin görüntüleri eşliğinde dinliyoruz. Ardından İtalya’da yaşlı bir adamın çocukluk aşkına yazdığı mektupla, Musollini İtalyası’na yolculuk ediyoruz. Bu defa anlatıcı, hayatı boyunca unutamadığı çocukluk aşkıyla olan ayrılıklarında, faşist hükümetin yıkılması için mücadele eden kendisinin de payı olduğunu, titizlikle bir araya getirilmiş gerçek ve kurgu görüntüler eşliğinde anlatıyor. Bu bölümde Gomes, İtalyan sinemasının büyük ustası Vittoria De Sica’ya saygı duruşunda bulunmayı da ihmal etmiyor. Üçüncü bölüm Fransız bir babanın, henüz bir bebek olan kızına yazdığı duygusal tondaki konuşmasına ayrılmış. Ona daha iyi standartlarda bir gelecek sunabilmek adına en önemli zamanlarına şahitlik edemeyeceğini anlatıyor konuşmasında. Son olarak Alman bir kadın, matematiksel ve geometrik ifadelerin, renk lekelerinin yer aldığı görüntüler eşliğinde faşist Wagner’in melodisini düğünü süresince aklından çıkaramamasını ve düğün günündeki mutsuzluğunu anlatıyor. Toplumsal ve siyasi gerçeklerden yola çıkarak oluşturulan bu dört biyografinin ortak noktası ise daha özgür, demokratik bir ülke ya da daha iyi bir gelecek uğruna ödenmek zorunda olunan kefaret.
31 (2001, Miguel Gomes)
Portekizli iki burjuva genci tenis dersleri almaya çalışırken, tellerin ardındaki üç çocuk gelip onların toplarını ve maddi değeri olan eşyalarını alırlar. Sessiz film tarzında ilerleyen ve Wizard of Oz ile Portekiz diktatörlüğünün sonu olan Karanfil Devrimi arasında kendine özgü bağlar kuran filmde, iki burjuva genç, kortu çevreleyen ormanda grotesk ve çocukça bir maceranın içinde bulurlar kendilerini.
Inventario de Natal (Christmas Inventory, 2000, Miguel Gomes)
Çocukların bakış açısından sahte bir belgesel denilebilir Christmas Inventory için. Banyoda yapılan su savaşları, yemek masasındaki salata canavarları, Ave Maria ezgisi ve radyodaki konuşma eşliğinde kutlanan Noel gününe ait anılardan oluşan sahte bir belgesel.
Entretanto (Meanwhile, 1999, Miguel Gomes)
Aynı futbol takımında oynayan iki genç ve bir androjen kızın rugby eğitiminde başlayan, bir gençlik partisindeki yüzme havuzu ve ardından da plajda devam eden üçlü aşk ilişkisi; sürreal snapshot görüntüler ve fonda Doris Day’in seslendirdiği ‘Que sera sera’ şarkısı eşliğinde anlatılıyor.
Cantico Das Criaturas (Canticle of All Creatures, 2006, Miguel Gomes)
2006’da, Asisi’de bir ozan, St. Francis tarafından bestelenen bir şarkıyı söyler. Sonra film 13. yüzyıla atlar ve yapay bir doğa fonunda hafızasını yitirmiş olan St. Francis’i baygın vaziyette yerde uzanırken görürüz. Rahibe Clare bu duruma üzülürken, ormandaki tüm canlılar onun güzelliğiyle ilgili bir şarkı tuttururlar.