Fil'm Hafızası
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    Mi país imaginario (2022)
    Belgesel

    Mi país imaginario (2022)

    Ahmet Sert
    2 hafta önce
    La Traversée (2021)
    Animasyon

    La Traversée (2021)

    Selin Tanyeri
    2 hafta önce
    Arsenic and Old Lace (1944)
    Film Önerileri

    Arsenic and Old Lace (1944)

    Ekin Tayman
    2 hafta önce
    Dreamgirls (2006)
    Film Önerileri

    Dreamgirls (2006)

    Göksu Ertüren
    3 hafta önce
    Rancho Notorious (1952)
    Western

    Rancho Notorious (1952)

    Mustafa Yılmaz
    3 hafta önce
    Glass Onion: A Knives Out Mystery (2022)
    Film Önerileri

    Glass Onion: A Knives Out Mystery (2022)

    İrem Yavuzer
    4 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Gece Trenini Kaçırmak: Ömer Kavur Sineması
    Liste

    Gece Trenini Kaçırmak: Ömer Kavur Sineması

    Ahmet Sert
    1 hafta önce
    Aftersun (2022): Babamı Özledim!
    Eleştiri - İzlenim

    Aftersun (2022): Babamı Özledim!

    Ezgi Ulukoca
    2 hafta önce
    Arşivin Tanıdık Hüznü ve Gizli Heyecanı: The Super 8 Years (2022)
    Eleştiri - İzlenim

    Arşivin Tanıdık Hüznü ve Gizli Heyecanı: The Super 8 Years (2022)

    Nehir Arslan
    2 hafta önce
  • HABERLER
    Small Slow But Steady
    Haberler

    “Small, Slow, But Steady” 2022 Yılının En İyi Japon Filmi Seçildi!

    Berke Kabasakal
    4 gün önce
    MUBI Şubat Programı Açıklandı
    Haberler

    MUBI Şubat Ayı Programı Açıklandı!

    Güliz Kartal
    4 gün önce
    paris texas wim wenders artizan sanat
    Haberler

    Wim Wenders’in Kült Filmi “Paris,Teksas” Bu Cumartesi Artizan Sanat’ta!

    Tuluhan Sena
    5 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Çerçeve (2020)
    Kısa Filmler

    Çerçeve (2020)

    Günsu Akçatepe
    2 hafta önce
    The Thing (2011)
    Kısa Filmler

    The Thing (2011)

    Seda Ertunç
    3 ay önce
    Kimin Umurunda (2020)
    Kısa Filmler

    Kimin Umurunda (2020)

    Zeynep Özaydın
    6 ay önce
  • PLAYLISTS
  • PODCASTS
  • ETKİNLİKLER
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • İLETİŞİM/REKLAM
No Result
View All Result
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • BİZ KİMİZ?
    • EKİBİMİZ
    • GÖNÜLLÜLÜK İLANLARI
  • FİLM ÖNERİLERİ
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
    Mi país imaginario (2022)
    Belgesel

    Mi país imaginario (2022)

    Ahmet Sert
    2 hafta önce
    La Traversée (2021)
    Animasyon

    La Traversée (2021)

    Selin Tanyeri
    2 hafta önce
    Arsenic and Old Lace (1944)
    Film Önerileri

    Arsenic and Old Lace (1944)

    Ekin Tayman
    2 hafta önce
    Dreamgirls (2006)
    Film Önerileri

    Dreamgirls (2006)

    Göksu Ertüren
    3 hafta önce
    Rancho Notorious (1952)
    Western

    Rancho Notorious (1952)

    Mustafa Yılmaz
    3 hafta önce
    Glass Onion: A Knives Out Mystery (2022)
    Film Önerileri

    Glass Onion: A Knives Out Mystery (2022)

    İrem Yavuzer
    4 hafta önce
  • SİNEMA YAZILARI
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
    Gece Trenini Kaçırmak: Ömer Kavur Sineması
    Liste

    Gece Trenini Kaçırmak: Ömer Kavur Sineması

    Ahmet Sert
    1 hafta önce
    Aftersun (2022): Babamı Özledim!
    Eleştiri - İzlenim

    Aftersun (2022): Babamı Özledim!

    Ezgi Ulukoca
    2 hafta önce
    Arşivin Tanıdık Hüznü ve Gizli Heyecanı: The Super 8 Years (2022)
    Eleştiri - İzlenim

    Arşivin Tanıdık Hüznü ve Gizli Heyecanı: The Super 8 Years (2022)

    Nehir Arslan
    2 hafta önce
  • HABERLER
    Small Slow But Steady
    Haberler

    “Small, Slow, But Steady” 2022 Yılının En İyi Japon Filmi Seçildi!

    Berke Kabasakal
    4 gün önce
    MUBI Şubat Programı Açıklandı
    Haberler

    MUBI Şubat Ayı Programı Açıklandı!

    Güliz Kartal
    4 gün önce
    paris texas wim wenders artizan sanat
    Haberler

    Wim Wenders’in Kült Filmi “Paris,Teksas” Bu Cumartesi Artizan Sanat’ta!

    Tuluhan Sena
    5 gün önce
  • KISA FİLMLER
    Çerçeve (2020)
    Kısa Filmler

    Çerçeve (2020)

    Günsu Akçatepe
    2 hafta önce
    The Thing (2011)
    Kısa Filmler

    The Thing (2011)

    Seda Ertunç
    3 ay önce
    Kimin Umurunda (2020)
    Kısa Filmler

    Kimin Umurunda (2020)

    Zeynep Özaydın
    6 ay önce
  • PLAYLISTS
  • PODCASTS
  • ETKİNLİKLER
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • İLETİŞİM/REKLAM
No Result
View All Result
Fil'm Hafızası
No Result
View All Result
Home Sinema Yazıları Eleştiri - İzlenim

Sıfıra Geldiğimde: Reprise (2006)

Yağmur Baki Yağmur Baki
3 sene önce
Eleştiri - İzlenim, Sinema Yazıları
Okuma Süresi: 4 min
0
0
Sıfıra Geldiğimde: Reprise (2006)
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Fark edilme ve fark yaratma içgüdüsü, her ne kadar değişik şekillerde kendini gösterse de hepimizin taşıdığı ortak bir iz. İnsanlığa özgü bir doğum lekesi gibi. Düşününce, Diyojen bile istese de “hiçbir şey” için yaşayıp gidemedi bu dünyadan. Geriye bu yazıda bile akla gelen düşünce dünyası kaldı. Herkesin, ister sesli olarak ifade etsin ister kendine saklasın, bence ile başlayan cümleleri ve bu cümlelerin yarattığı bir benlik kaygısı var. Bu yüzden Reprise (2006), kendi cümlelerinin peşinden yürüyen, temelde iki, genelde birçok kişinin benzer hikâyesi.

Joachim Trier, ilk uzun metrajı Reprise ile sevdiği başrol oyuncularından Anders Danielsen Lie’ın çocuksu gülüşünün içine yetişkinliğe geçişin, belirsizlik psikolojisinin, saplantının, aşkın ve melankolinin ağırlığını koyacak, devamında 2011 yapımı filmi Oslo, 31. August’da, Anders’i kimlik arayışlarında yerden yere vurmaya devam edecekti. Trier’in yarattığı bu tipleme, ilk filmde Phillip ismiyle karşımıza çıkarken yalnız da değildi üstelik. Phillip’in yanında, diğer ana karakter olarak, çocukluk arkadaşı Erik (Espen Klouman Høiner) vardı ve başlangıç sekansıyla kırmızı bir posta kutusunun başında karşımıza çıkan bu yirmi üç yaşındaki iki genç, yazdıkları kitap sayfalarını ilgili yerlere postalayarak hayallerini ya da korkularını gerçekleştirmeyi seçtiler.


Kitapları Doğu Afrika’da bir devrimi tetikleyecek, Vatikan tarafından yasaklanacak, Dalai Lama’yı hayal kırıklığına uğratacak, gençlerin cinsel özgürlüklerine yön verecekti. Veya çok az satacak, ama entelektüel üslupları sayesinde Erik ve Phillip kült yazarlar haline geleceklerdi. Ya da bunların hiçbiri olmayacaktı. Ortak tutkularda buluşan iki arkadaş, yayımlanan kitaplarının arka kapaklarındaki siyah beyaz fotoğraflarından, olası geleceklerini izleyecekti sadece.

Joachim Trier’in, enerjik ve ucu açık bir kurguyla başladığı filmde, sık sık çoktan seçmeli bir senaryo vurgusu yaparak, gerçekle hayalin izini sürdürmeyi zorlaştırdığını söylemek mümkün. Bazı sahnelerde farklı anlara ait görüntü ve seslerin birlikte kullanılmasından dolayı filmin geçmişte mi, gelecekte mi, yoksa sadece düşüncede mi gerçekleştiğini ayırt etmek kolay olmuyor. Yaşananlar, karakterlerin kafasından geçtiği gibi aktarıldığı için seyircinin yalnızca olayları karakterlerin gözünden veya zihninden deneyimleyebilmeye izni var. Bu da film boyunca güçlü tutulan olasılıklar bütünlüğünü destekliyor. Ayrıca ufak detaylar sayesinde, insanın hayatın içindeki olasılık gerçekliğine müdahale etme gücünü de fark edebiliyoruz. Yazma idealini gerçekleştirmek için Oslo’dan ayrılan Erik, kitabını tamamlamak adına kendini tüm dünyaya ve aşka kapamayı tercih ediyor. Yeni yerleştiği şehirde tek başına yürürken, filmin başında gösterilen gelecek kurgusunda, Erik’in birlikte olduğu ve daha sonra “mutluluklarıyla baş edemediğini” söyleyerek intihar eden sevgilisinin, ona bakarak öylece yanından geçip gittiğini görüyoruz. Erik’le hiç tanışmıyorlar bile.


Filmin değişkenlik üzerine yarattığı algıyı destekleyen bir diğer faktör de ana karakterler. Örneğin Phillip, ilk kitabından ve saplantılı aşk hikâyesinden sonra hastaneye yatan psikozlu bir genç olarak resmedilse de aslında hayatın nevrotik değerlerine karşı çıkan, kontrolü eline almak isteyen, duygusal anlamda dominant bir karakter. Her 10’dan geriye doğru saydığında hayatında bir şeyleri değiştiriyor, kaybettiği anılarına ve tutkusuna bir şekilde sahip çıkmaya çalışıyor, tesadüflere değil özel bağlara inanıyor. Yaşamaya dair bu şekilde, içsel bir mücadeleci tavrı var. Erik ise Phillip’in tam zıttı olarak, daha realist bir mücadeleden yana. Tutkularını gerçekleştirmek için elinden geleni yaparken mutlu olup olmadığını çok fazla anlamasak da yaşama karşı direncini gözlemleyebiliyoruz. Bu direncin önüne geçen her şeyi elemeye başlayan Erik, en nihayetinde de hayatının aynı şekilde dönüp durduğu sabit ritmini kırmayı deneyerek şehirden ayrılmayı seçiyor. Filmde Oslo’dan uzaklaşmak iki karakter için de iyileşmek, kendini gerçekleştirmek, dönüm noktasına ulaşmak gibi anlamlarla bağlantılı. Burada da Trier’in, şehrin kişi üzerine kurduğu psikolojik baskı ve özellikle de İskandinavya özelinde, melankoli vurgulamasından bahsedilebilir.

Filmin anlatımında kullanılan ilahi bakış açısı, izleyen kişinin kendini hikâyeyle özdeşleştirmesine de büyük ölçüde destekçi. Karşımıza çıkan her bir karaktere dair az çok bir şeyler öğrendiğimiz Reprise boyunca; punk sahnesinden reklam sektörüne dönenleri, edebiyatı tekeline alan televizyonları, içi boş yayınevlerini, nefret ettiği tarzda kişilerle evlenenleri, yerdikleri konularla ilgili kitap yazanları, kadınların arkasından konuşup tanıştığı ilk kadınla tüm söylediklerini yutanları ve onların yaşadığı değişimi adım adım gözlüyoruz. Bu durum bir nevi; yetişkinliğin, gençlik fevriliğini alıp götürerek iyi kötü yerine oturaklı bir hayat koymasına dair ufak bir eleştiri olarak yorumlanabilir. Özellikle de filmin sonunda gösterilen düğün sahnesinde, herkesin hayatını kendince bir şekilde yoluna koyduğunun mesajı epey belirgin.

Son olarak, filmin ilk yarısında verdiği izlenim birbiriyle gizli bir yarış halinde iki yakın arkadaşın edebi kimlik arayışı gibi görünse de Phillip ve Erik’i rakip olarak göremiyorum ben. Hem başarıyı sırayla göğüslerken verdikleri tavizler ve ödedikleri bedeller birbirinden farklı olduğundan hem de tüm bu süreç içerisinde hayalleri ortak başlasa bile beklentileri tamamen değiştiğinden. İkisi için de sanki yaş aldıkça durgunlaşan, ilk günkü tadını vermeyen, tutkusu eksik, ama belki de özünde hep aynı kalıp tekrarlanan içe dönük bir nakarat söz konusu. Parkta koşan adamın nakaratı gibi. Tıpkı aslında filmde ve hayattaki tüm karakterlerde olduğu gibi. Hepimiz nakaratımızın ilk versiyonunu aramıyor muyuz?

“Sıfıra geldiğimde bana aşık olacaksın. On, dokuz, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üç, iki, bir, sıfır.”

Etiketler:  espen klouman-hoineranders danielsen liejoachim trier
Yağmur Baki

Yağmur Baki

1994, Ocak ayında doğdu. Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. Basılı yayınlarda ve yayınevinde editörlük ve içerik yazarlığı yaptıktan sonra şimdilerde dijitali deneyimliyor. Edebiyatta ve sinemada durum hikayeleriyle ilgileniyor.

YazarınDiğer Yazıları

    Poesía Sin Fin (2016)

    Poesía Sin Fin (2016)

    13 Haziran 2020
    Carax Romantizmi ve Les Amants du Pont-Neuf (1991)

    Carax Romantizmi ve Les Amants du Pont-Neuf (1991)

    23 Mayıs 2020
    Goodnight Mommy (2014)

    Goodnight Mommy (2014)

    15 Mayıs 2020
Sonraki Yazı
Sinemanın “Öteki” Yüzü

Sinemanın "Öteki" Yüzü

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editörün Seçtikleri

Birlikte Ama Yalnız: Vortex (2021)

Birlikte Ama Yalnız: Vortex (2021)

Tuba Büdüş
3 Temmuz 2022

Bir Sahne- Ne Kadın Ne Doğa Ne Ana: Clara Sola (2021)

Bir Sahne- Ne Kadın Ne Doğa Ne Ana: Clara Sola (2021)

Rabia Elif Özcan
24 Haziran 2022

Savaş Temalı Filmler: Gerçek Mi, Kurmaca Mı?

Savaş Temalı Filmler: Gerçek Mi, Kurmaca Mı?

Selin Tanyeri
28 Nisan 2022

Sekiz Buçuğa On Var: Korkusuz Korkak (1979)

Sekiz Buçuğa On Var: Korkusuz Korkak (1979)

Mustafa Yılmaz
14 Nisan 2022

Bedenden Damlayan Korku: Titane (2021)

Bedenden Damlayan Korku: Titane (2021)

Ahmet Sert
5 Kasım 2021

  • Biz Kimiz?
  • Gizlilik Politikası
  • KVKK
  • Çerez Politikası
  • İletişim Reklam

Fil'm Hafızası © 2023

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Biz Kimiz?
    • Ekibimiz
    • Gönüllülük İlanları
  • Film Önerileri
    • Aksiyon / Macera
    • Animasyon
    • Belgesel
    • Bilim Kurgu / Fantastik
    • Biyografi / Tarih
    • Drama
    • Erotik
    • Komedi
    • Korku / Gerilim
    • LGBTİ
    • Müzik / Müzikal
    • Romantik
    • Savaş
    • Suç / Gizem
    • Western
  • Sinema Yazıları
    • Analiz
    • Eleştiri – İzlenim
    • Liste
    • Özel Dosya
    • Röportaj
  • Haberler
  • Kısa Filmler
  • Playlists
  • Podcasts
  • Etkinlikler
    • Fil’m Hafızası Akademi
    • Keşfetmenin Keyfi
  • İletişim Reklam

Fil'm Hafızası © 2023

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In