Son zamanlarda filmleri yerine erken emeklilik kararı gibi ilginç açıklamalarıyla gündememe gelen 21. yüzyılın en büyük yönetmenlerinden biri olmayı başrmış Quentin Tarantino, kendisinin en sevdiği ve en iyi filmlerini açıkladı!
İki Oscar ödüllü yönetmen Quentin Tarantino, The Church of Tarantino adlı podcast’te verdiği kapsamlı röportajda hem en sevdiği hem de en iyi bulduğu filmini açıkladı.
Once Upon a Time… in Hollywood’un kendisinin en sevdiği filmi, Inglourious Basterds’ın ise en iyi filmi olduğunu söyleyen ünlü yönetmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bence Kill Bill ise tam anlamıyla ‘nihai Quentin filmi’. Çünkü onu başka hiç kimse çekemezdi. Her detayı benim hayal gücümden, bilinçaltımdan, tutkularımdan ve takıntılarımdan çıkmış gibi. Bu yüzden çekmek için yaratıldığım film Kill Bill, Soysuzlar Çetesi başyapıtım, Bir Zamanlar… Hollywood’da ise favorim.
Pulp Fiction’ın yönetmeni, senaryoları arasında en iyi bulduklarını da sıraladı:
Bence en iyi senaryom Soysuzlar Çetesi. Onun hemen ardından The Hateful Eight ve Bir Zamanlar… Hollywood’da geliyor. Ama şunu da eklemeliyim: The Hateful Eight yönetmenlik açısından yazdıklarımı en iyi sahneye taşıdığım işim olabilir. Çünkü senaryo zaten sağlamdı, orada ekstra bir şey yaratmam gerekmedi. Kill Bill’de olduğu gibi sıfırdan kurmak yerine, olanı en iyi şekilde aktarmak sözkonusuydu. O açıdan yönetmen olarak kendi malzememe en iyi hizmet ettiğim film olduğunu düşünüyorum.
Tarantino, Bir Zamanlar… Hollywood’da filminin Netflix için çekilecek devam projesinin yönetmenliğini üstlenmeyeceğini geçtiğimiz nisan ayında duyurmuştu. Brad Pitt’in Cliff Booth rolünü yeniden canlandıracağı ancak projeyi yönetecek isim David Fincher olarak açıklanmıştı. Tarantino ise filmin senaryosunu kaleme aldı. Projede de yapımcı olarak yer aalacak.
62 yaşındaki yönetmen ayrıca uzun süredir konuşulan 10. ve son filmi The Movie Critic’ten neden vazgeçtiğini de anlattı. Projeyi rafa kaldırmasının temel nedeni, aslında önceki işlerine fazla benzemesi imiş:
Ön prodüksiyon aşamasında yazdıklarımı dramatize etme fikri beni heyecanlandırmadı. Çünkü Bir Zamanlar… Hollywood’da filminde öğrendiğim beceriyi tekrar kullanıyordum: ‘CGI kullanmadan Los Angeles’ı nasıl 1969’un Hollywood’una dönüştüreceğiz?’ Bu başarmamız gereken bir şeydi ve başaracağımız kesin değildi. Ama The Movie Critic’te böyle bir meydan okuma yoktu. Los Angeles’ı eski bir döneme dönüştürmenin yollarını zaten öğrenmiştim.