Türkiye Sineması’nda çokça takdir görse bile belki de hala hak ettiği değeri görmemiş oyunculardan biridir Serdar Orçin. Tiyatrodan televizyon dizilerine, skeçlerden sinema filmlerine kadar geniş yelpazedeki projelerde yer alan oyuncunun yeteneği nispetinde paye aldığı ise tartışılır. Yine de Orçin’in kariyerine göz atmak için, gerek başrol gerekse yardımcı rollerde yer aldığı işleri, kendi süzgecimden geçirerek aktarmaya çalıştım
Yazgı (Yön. Zeki Demirkubuz, 2001)
Orçin’in birçok izleyici tarafından tanınmasını sağlayan projesi muhtemelen Yazgı’dır. (2001). Zeki Demirkubuz’un yönettiği filmde Orçin, henüz 25 yaşında olmasına karşın ağır bir oyunculuk performansı gösterir. Albert Camus’nün “Yabancı” isimli romanından esinlenen Yazgı, nihilistik bir karakterin hayata karşı arzusunu sönümlenmiş bir biçimiyle aktarır. Filmde Musa karakteri, Demirkubuz’un “Karanlık Üstüne Öyküler” anlatısında Yabancı’daki Meursault ile Katip Bartleby arasında bir duygu yansıtır ekrana.
Ali’nin Sekiz Günü (Yön. Cemal Şan, 2009)
Oyuncunun bir diğer filmi Cemal Şan’ın yönetmenliğini yaptığı ve yine bir üçlemeden parçası olan Ali’nin Sekiz Günü’dür (2009). Orçin, filmde yine arıza bir karakter olarak karşımıza çıkar. Mahallede market işleten Ali, içe dönüktür ve sosyal olarak kendisini ifade edemez. Civara yeni taşınan Zeynep, onun için bir heyecan ve saplantılı keşfetme duygusu yaratır. Buna karşın Ufuk Bayraktar’ın canlandırdığı mahallenin “sıkıntılı” tiplemesi, Ali’nin hayatına bir karabasan olarak çökecektir. Film, genel dinamiğinde anlatımsal sıkıntılar barındırmasına karşın gerek Bayraktar gerekse de Orçin oyunculukları nazarında bir şans verilmesi gereken işlerden sayılabilir.
Ceviz Ağacı (Yön. Faysal Soysal, 2020)
Yönetmen Faysal Soysal’ın pandemi döneminde çektiği filmi Ceviz Ağacı (2020) Serdar Orçin’in son dönem işlerinden bir tanesidir. Artık “usta oyuncu” payesini rahatlıkla taşıyan isim, filmde Anayurt Oteli’nin Zebercet’ini anımsatan kupleler sunar. Daha önce analizini yaptığım film senaryo noktasındaki eksikliklerine karşın Serdar Orçin’in bir anlatıyı sürükleyebilecek nitelikte oyunculuk performansı verebildiğini rahatlıkla gösterir. Yaşadığı travmanın izlerinde, geçmişle şimdi arasında sıkışmış Hayati’nin hikâyesini izlemek isteyenler, filme gözatabilirler.
Barda (Yön. Serdar AKar, 2007)
Yakın dönemdeki en arıza karakterlerden birisi, muhtemelen Barda’daki (2007) 45 karakteridir. Gerçek bir olaydan uyarlanan ve bir başka üçlemenin parçası olan filmde Serdar Orçin listede şu ana dek işlenen diğer filmlerdeki pasif arıza karakterlerin aksine kötülük ve acımasızlık motivasyonuyla doludur. Film, ismi üzerine barda eğlenen bir grup gencin beş kişi tarafından rehin alınıp şiddete maruz kalmasını aktarır. Şiddet ve küfürün gereksiz ve fazla kullanımının filmin değerini aşındırmasına rağmen, başta Orçin olmak üzere oyuncuların performansı ve senaryonun çıkış fikri; filmi Orçin’in filmografisine bakmak isteyenler için değerli kılar.
Uzun Zaman Önce (Yön. Cihan Sağlam, 2019)
Orçin’in 26.Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülü” aldığı işi “Uzun Zaman Önce” (2019), sinematografik olarak listenin en güçlü filmlerden birisidir. Bir cinayetin ardından iki kardeşin varolan suçu örtbas etme süreçlerini aktaran Uzun Zaman Önce’de Serdar Orçin, atmosferin gerilimini artıran bir performansa imza atar. Film, akıcılık sorunlarına karşın oyuncuyu daha farklı bir rolde izlemek isteyenler adına listede kendisine yer bulur.
Borç (Yön. Vuslat Saraçoğlu 2017)
Listenin başındaki kötülük ve karanlık temalar üzerine olan Yazgı’nın tersine, Vuslat Saraçoğlu’nun yazıp yönetmenliğini yaptığı Borç (2017), iyilik teması üzerine kurulu bir yapımdır. Orçin’in canlandırdığı Tufan karakteri ve ailesinin hayatı, evlerine gelen komşuları Huriye’nin varlığıyla farklı bir şekil alır. Film, iyilik temasını işlemesine karşın bunu “iyi hisset” filmleri güzellemesinden ziyade toplumsal deformasyona doğal bir eleştirel söylemle savlıyor. İyilik gibi hemen her kavramın metalaştığı bir dünyada anne çocuk ilişkisinden başlayarak işçi patron çelişkilerine kadar farklı elementler, yönetmenin merceğinde yer alıyor. Orçin bu filmde de senaryonun görselleşmesinde ve atmosferin duygusal yönünü aktarmada yüksek bir performans sergiler.
Sen Ben Lenin (Yön. Tufan Taştan, 2021)
Kaybolan Lenin heykelinin akıbetini arayan Sen Ben Lenin (2021) gerçek bir olaydan esinlenmiş bir diğer yapımdır. Orçin filmde başrol olmamasına karşın göründüğü her sahnede filmin değerini artıran bir performans sergiler. Karadeniz’in bir kasabasında, Sovyetlerin dağılmasının ardından denize atılan Lenin heykeli, kıyıya vurur. Heykelin turizmi harekete geçireceğini düşünen idari yetkililer, sergi açılışı için başbakanın geleceğini öğrenir. Fakat ortada bir sorun vardır; heykel çalınmıştır.
Genel olarak tek bir odada geçen film, hırsızın kim olduğunu çözmeye çalışan bir örüntüye sahiptir. Çeşitli kimliklerden karakterler sorgulanır. Orçin filmde baş şüphelidir. Geçmişteki solcu eğilimleri dikkatlerin üzerine toplanmasını neden olur. Sen Ben Lenin, belki de Orçin’i izlemek için ilk seçilmesi gereken bir yapım değil olmayabilir. Ancak yakın dönem Orçin performansını izlemek adına bir tercih olabilir.